GüncelMakaleler

ANALİZ | Eğitim-Sen Genel Kurulu; Emek Hareketini Birleşik Mücadele Büyütür!

Eğitim-Sen Genel Kurulu’nda ortaya çıkan tablo, devrimci- demokratik ve yurtsever güçlerin sendikal mücadele bağlamında, demokrasi mücadelesini ele alışı ve birleşik mücadeleye yaklaşımına dair kötü bir örneği ortaya koymuştur.

28-29 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen Eğitim-Sen 11. Genel Kurulu tartışmaların odağında.

Genel Kurul’da ortaya çıkan tablo, gerek sürecin doğrudan muhatapları-tarafları gerekse de pek çok politik özne/güç tarafından bir süre daha tartışılacağa benziyor. Genel Kurul’a 511 delegenin 270’e yakını katıldı.

Kurul’da yaşanan tartışmaların ardından 7 kişilik yeni yönetim; içerisinde KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ve Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan’ın bulunduğu Devrimci Sendikal Dayanışma delegelerinin (Sol Parti) Genel Kurulu protesto edip çekilmesi sonrasında, 193 delegenin kullandığı oy ile seçildi.

Genel Kurul’da, KHK ile meslekten atılan Yüksel Direnişçilerinden Nuriye Gülmen, Acun Karadağ, Mehmet Dersulu, Kurul’da hazır bulunan delegelerin oy çokluğu ile sendikadan ihraç edildi.

Genel Kurul’da grup olarak, Demokratik Emek Platformu/DEP (DBP), Devrimci Sendikal Dayanışma/DSD (Sol Parti), Emek Hareketi (EMEP) ve Devrimci Öğretmen (Halkevleri) vardı.

Genel Kurul’da  DEP tarafından dağıtılan “Kendimizi Yeniden Varederek Direnerek ve Örgütlenerek Faşizmi Püskürteceğiz. Biz Kazanacağız” başlıklı broşürde, emek-sermaye çelişkisinin ele alınışına dair yaklaşımlar ve bu kapsamda ortaya konulan ifadeler, devrimci-ilerici kamuoyunda yoğun tartışmalara neden oldu.

Devrimci-demokratik pek çok kesim tarafından broşürün içeriğine yönelik, sınıfların varlığının inkar edilmesi ve sivil toplumcu anlayış şeklinde çeşitli eleştiriler getirildi.

Gün boyu süren ve oldukça gergin geçen tartışmaların neticesinde Eğitim-Sen yeni yönetimini belirlenmiş olsa da ortaya çıkan tablo, başta Eğitim-Sen olmak üzere bir bütün sınıf hareketi açısından oldukça olumsuz bir hava yarattı.

Genel Kurul’da yaşanan gerginlik ve gerilimlerin; Eğitim-Sen’in, eğitim emekçilerinin öz örgütlülüğü olarak, onların sorunlarının çözümü adına; yekpare, güçlü bir duruş ve etkin, kucaklayıcı bir mücadele hattı ortaya koymasında onu zorlayacak bir rol oynayacağını söylemek gerekir.

Genel Kurul’da yaşanan depremin artçı sarsıntılarıyla birlikte emek hareketinin enerjisini soğuracağı ve güvensizlikleri büyüteceği açık. Nitekim özellikle de 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, AKP iktidarının yaşama geçirdiği saldırılardan ağır yara alan bir KESK, kamu emekçileri mücadelesi söz konusu iken.

15 Temmuz’u takiben gerçekleşen ihraçlarla derinleşen bu kan kaybı, işin esasında da son beş yıldır istikrarlı bir şekilde sürüyor.

Sadece son iki yıl içinde KESK’in üye sayısı 146 binden 137 bine indi.

Bu süre içinde üye kazanan KESK üyesi tek sendika, 2 yılda yaklaşık 6 bin üye kazanan, Tüm Bel-Sen olmuştur. Bunun büyük oranda büyükşehir ve ilçelerde CHP’nin kazandığı belediyelerden kaynaklandığı ise bir gerçektir.

Aynı dönemde, Eğitim-Sen 9 bin, SES 3 bin üye kaybetmiştir. Eğitim-Sen, Mayıs 2017’de gerçekleşen, bir önceki genel kurulundan bu yana 19 bin üye (üyelerinin %20’si) kaybetmiştir.

Geçtiğimiz dönemde özellikle de 15 Temmuz sonrasında çıkarılan KHK ile ihraçlara ve kamu emekçilerinin çığ gibi büyüyen sorunlarına KESK ve bağlı sendikaların etkili bir karşı koyuş örgütleyemediği, süreci aşacak yeni bir yol haritası ortaya koyamadığını açık yüreklilikle ifade etmek gerekir.

AKP-MHP ittifakının, devrimci, ilerici ve yurtsever güçlere yönelik topyekûn yaşama geçirdiği ve aynı zamanda toplumun dinamik tüm kesimlerini hedef alan saldırılarıyla yaşanan geri çekilme hali KESK’te de karşımıza çıkmıştır.

Bu yanıyla KESK’in mevcut halini devrimci-demokratik güçlerin içinde bulunduğu süreçten ayrı almamak gerekir. En örgütlü güçlerin yaşadığı kayıplar, ideolojik-politik saldırılar karşısında buna set olacak ve aşacak politikalar üretmede yaşanan eksiklikler kısa sürede sınıf hareketinde de karşılık bulmuştur.

Sınıf/emek hareketindeki geri çekilme, devrimci-ilerici güçlerin yığınlarla temasının daha da azalmasına zemin sunmuştur.

Başka bir deyişle sınıf ve emek hareketi ile politik güçler arasında birbirini tetikleyen, etkileyen, iç içe geçen bir ilişki söz konusudur. Eğitim emekçileri açısından da tablonun, sınıf hareketinin daha genel anlamda toplumsal muhalefetin andaki durumundan, kitle hareketinin gerçekliğinden bağımsız olmadığını ifade etmek gerekir.

Bununla birlikte tarihsel anlamda, eğitim emekçilerinin demokratik-ekonomik talepleri bağlamında yarattığı son derece olumlu, ilham verici bir mirasının da bulunduğu açıktır.

Pazarlık Değil Sendikalarda Gerçek Demokrasi

Türk hakim sınıflarının AKP marifetiyle rejimi yeniden re-organize ettiği son 18 yıllık süreçte, toplumun direnç noktalarına yönelik sistematik saldırı dalgasının bugün zirvelerde dolaştığı bir süreci yaşıyoruz.

Devrimci-demokratik hareket buna benzer şekilde sınıf hareketi hemen her veçhesiyle çok ciddi bir gerileme ve geri çekilme hali yaşarken söz konusu gerçek üzerine politik öznelerin herkesten fazla düşünmesi, sorumluluk alması ve duyarlı davranması gerekir.

Ne var ki Eğitim-Sen Genel Kurulu’nda ortaya çıkan tablo; bu konuda coğrafyamız, devrimci-demokrat ve ilerici kesimlerinin hala çok ciddi zaaflar taşıdığını; ben merkezci, dar grupçu anlayışlardan hem de böylesi bir dönemde bile mâlul olduğunu gözler önüne sermiştir.

Sendikaların, emekçilerin demokratik öz-örgütlülükleri olduğu gerçeği ne yazık ki devrimci-demokratik hareket tarafından önemli oranda unutulmuş durumdadır.

DEP’in özellikle de T. Kürdistanı’ndan doğru delege çoğunluğunu dayanak alarak, Eğitim-Sen’e, bir sendika ve öz-örgütlenme olarak gerekli özeni göstermediği gerçeği Genel Kurul’a yansımıştır. DSD’nin ayrılmasına ve ortaya çıkan son derece parçalı ve yetersiz delege sayısına rağmen Genel Kurul’un ertelenmemesine yönelik tutumun başlıca sorumluluğu DEP’e aittir.

Öte yandan DEP’in, Marksizm karşıtı, sivil toplumcu yaklaşımları bir sır değildir. Bu görüşler uzunca bir süredir savunulmaktadır. Bu konuda doğru tutum dostluk temelinde ideolojik mücadeledir. Diğer grupların olduğu gibi DEP’in de Genel Kurul’da kendi görüşlerini ifade etme hakkı vardır.

Burada sendikal mücadele açısından tartışmanın merkezine, eğitim emekçilerinin sorunları karşısında ortaya konulan öneriler konulmalıdır.

Eğitim-Sen’i Genel Kurula götüren yönetimin bir parçası olan DSD’nin merkezi düzeyde talep ettiği pozisyonların DEP tarafından red edilmesiyle son iki gün içinde muhalefete soyunması da kabul edilemez. DSD, Genel Kurul’dan çıkarak son üç yılın sorumluluğunu vermekten kaçmıştır.

Gerek DSD gerekse de DEP tarafından yapılan açıklamalar, sendikaların politik güçler tarafından adeta kuşatıldığını ve demokratik niteliklerinin önemli oranda deforme edildiğini göstermektedir.

Nihayetinde DEP dışında hiçbir anlayışın yer almadığı bir yönetim oluşturulmuştur.

Yüksel Direnişçilerinin İhracı

Genel Kurul’da yaşanan en büyük “skandal” Yüksel Direnişçilerinin-ki bir kısmı hapishanede- alel acele sendikadan ihraç edilmesidir. Söz konusu çizginin KESK ve Eğitim-Sen’e yönelik son derece ağır ithamları, hakaretleri olduğu herkesin malumudur.

Elbette sendikalar bir işleyiş ve disiplin çerçevesinde hareket eder. Nihayetinde üyelerini ihraçta edebilir. Ne var ki bunun bir hukuku ve ihraç öncesi işletilecek bir süreci vardır. KHK saldırına karşı -KESK dışında- kendi yöntemleriyle direnen eğitim emekçilerine hele de tutsaklık koşularında ihraç yaptırımı, farklı görüşlerin sendikal çatı altında birlikte yürümesi kültüründe önemli bir yara açmıştır.

Yüksel Direnişçileri’nin bahsini ettiğimiz tavır ve tutumları bugünkü ihraca bahane edilemez.

Eğitim-Sen Genel Kurulu’nda ortaya çıkan tablo, devrimci- demokratik ve yurtsever güçlerin sendikal mücadele bağlamında, demokrasi mücadelesini ele alışı ve birleşik mücadeleye yaklaşımına dair kötü bir örneği ortaya koymuştur.

Kendimizi azade tutmadığımız söz konusu tabloyu değiştirmek mümkündür! Elbette eğitim emekçilerinin 50 yıllık mücadele ve birlikte iş yapma, sendikal mücadeleyi geniş kitleler için bir çekim merkezi haline getirme adına ortaya koyduğu pratiklerinden öğrenme ferasetini gösterebilirsek!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu