Güncel

ANALİZ | Hapishanelerdeki Devrimci ve Yurtsever Tutsaklar İçin Birleşik Mücadele!

Çıkartılan yeni infaz yasası ile 90 bin kişinin salıverilmesi hedeflenmiş bulunuyor. Salınanların boşalan yerlerine kısa sürede devrimciler, muhalif gazeteciler, öğrenci ve sendikacıların doldurulması sürpriz olmayacaktır.

Üçüncü ”Yargı Paketi” olarak düzenlenen ve geçtiğimiz günlerde TBMM’de, AKP ve MHP’nin ortaklığında kabul edilen infaz düzenlemesine ilişkin kanun, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

70 maddelik düzenlemeyle ”Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, İnfaz Hakimliği Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanunu” olmak üzere toplam 11 farklı kanunda yapılan değişiklikte, bir kez daha devrimci tutsaklar ve gazeteciler kamsam dışı bırakıldı. Bundan önce çıkartılan önceki iki ”Yargı Paketi”n de de devrimci tutsaklar, AKP ve MHP ortaklığıyla kamsam dışı bırakılmıştı.

Son düzenlemeyle 12 Eylül 1980 Askeri Faşist Cunta döneminin benzeri bir uygulaması olarak; ”terör suçlarıyla ilgili bilgilerin araştırılması için “ilgili makam” ya da savcılıkların talebi ve sulh ceza hâkiminin kararıyla, mahkûmların cezaevinden alınabilmelerine” olanak veren uygulama bir kez daha yürürlüğe konmuş bulunuyor.

12 Eylül’de buna direk savcılık karar verirken, şimdiki uygulama da ise ”savcılıkların talebi”ne ”sulh ceza hâkiminin karar….” vermesi eklenmiş bulunuyor.

Bu maddeyle artık hiçbir devrimci tutuklunun hapishanelerde can güvenliği kalmamıştır. Bu maddenin özellikle devrimci tutuklular için düzenlendiği nettir. İktidarca esir alınan bir devrimci işkencede direnerek hiçbir bilgi vermeden hapishaneye gelmesi durumunda, MİT ve ”terörle mücadele şubeleri” istedikleri zaman uyduruk bir gerekçeyle, tutukluyu yeniden işkenceye alabilecekler.

Bu madde 12 Eylül uygulamasının yeniden düzenlenerek yürürlüğe konmasıdır. 12 Eylül 1980 AFC’sı döneminde de benzer bir yasayla yüzlerce devrimci hapishanelerden alınıp işkenceye maruz kaldı, birçok devrimci işkence de sakat kaldı ya da katledildi.

Üçüncü ”Yargı Paketi”indeki maddeye ”terör ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar” ibaresi eklenmesinden de görüldüğü gibi, amaçlanan devrimcilerin istendiği zaman hapishaneden işkenceye alınmasıdır.

Çıkartılan yeni infaz yasası ile 90 bin kişinin salıverilmesi hedeflenmiş bulunuyor. Salınanların boşalan yerlerine kısa sürede devrimciler, muhalif gazeteciler, öğrenci ve sendikacıların doldurulması sürpriz olmayacaktır.

Türkiye’de hapishaneler hiçbir zaman boş kalmamıştır. Mücadele yükseldikçe iktidar çareyi toplumu korkutmak, sindirmek ve hapishanelere doldurarak varlığını sürdürmeye çalışmıştır.

Türkiye hapishanelerinde en az 25 bin devrimci tutsak bulunmaktadır. 500’e yakın tutsak ise ‘hapishanede kalamaz’ raporları olduğu halde bırakılmamaktadır. Yaşam mücadelesi veren tutsaklar ölüme terk edilmiş, nihayetinde tutsaklar birer birer hayatlarını kaybetmektedirler.

Koronavirüs salgını sonrası birçok ülke hapishaneleri önemli oranda boşaltılırken, Türkiye’de AKP iktidarı ise tam tersi olarak hapishane koşullarını daha da zorlaştırarak, Koronavirüs’e yakalanan tutsakları bırakalım salıvermeyi, tedavi dahi yapmayarak ölüme terk etmektedir.

Hapishane sorunu mücadelenin en can alıcı yönlerinden biridir. 12 Eylül’den bu yana yüzlerce devrimci açlık grevlerinde, Ölüm Oruçlarında, hapishanelere yapılan operasyonlarda hayatını kaybetti. Tüm iktidarlar döneminde devrimci tutsaklar üzerindeki baskılar katmerleşerek devam etti.

Kitap yasağından, avukat ve ziyaretçi yasağına ve hücre cezaları ile devrimci tutsaklara sistemli bir işkence uygulandı.

Açlık grevi ve Ölüm Orucu direnişlerinde kazanılan haklar ilk fırsata geri alınarak şartlar daha da ağırlaştırıldı. Kadın devrimci tutsaklara özel işkence ve baskılar uygulandı. Kadınların özel ihtiyaçları karşılanmadığı gibi, taciz, tecavüz ve onur kırıcı uygulamalar günlük yaşamın bir parçası haline geldi.

Hamile kadınlara ayrı bir işkence uygulandı, çocuklarıyla hapishanede kalan kadınlar ve çocukların temel günlük ihtiyaçları karşılanmadığı gibi, koğuşlara yapılan baskın ve işkencelerden etkilenen çocuklar hayatları boyunca unutamayacakları travmalar yaşıyorlar.

Hapishanelerde Kürt devrimci tutsaklara ise özel uygulamalar yapılarak, sırf Kürt oldukları için getirilen görüş yasağı, uzak hapishanelere sevk, görüş yasağı, aile görüşlerinde Kürtçe konuşma yasağı konarak ailelerin görüşme yapmadan geri gönderilmeleri, Kürtçe savunma haklarının gasp edilmesi rutin uygulamalar olarak hiç gündemden düşmemiştir.

İdam cezasının yürürlükten kaldırmasından sonra verilen ömür boyu ve ağırlaştırılmış ömür boyu cezaların infazında ise ikinci bir işkence uygulanmaktadır. Cezası kesinleşen devrimcilerin bir yıl süreyle tek başına bir hücrede tutulması, sonrasında ise bunun tek kişilik hücrelerde devam etmesi, disiplin cezaları adı altında görüş yasağı, telefon görüşmelerinin yasaklanması, kitap ve gazetelerin verilmemesi bugünde devam ediyor.

Türkiye hapishanelerinde yatan devrimci tutsakların tümü ortalama 20 yıldır hapishanelerde tutuluyorlar. Bundan sonra daha ne kadar tutulacakları ise belli değildir.

Uzun bir süredir hapishaneler sorunu çeşitli çevrelerce sürekli gündeme getirilmektedir. İnsan hakları, hukukçular, alileler ve devrimciler her fırsatta bu acil sorunu kamuoyuna taşımalarına rağmen bir sonuç almak mümkün olmamıştır.

Son çıkartılan ”Yargı Paketi” ile hukukçular, insan hakları savunucuları bu faşist uygulamanın ve ayrımcı yasanın düzeltilmesi için gösterdikleri çaba yine sonuç vermemiştir. İktidar partisi AKP, yanına aldığı faşist MHP ile istediği yasaları çıkarmaya devam ediyor.

Hapishanelerdeki devrimci tutsakların serbest bırakılması için talepte bulunmakla, sokağa çıkıp protesto etmekle, bildiri ve açıklamalar üzerinden tepki vermek sorunun çözümüne yetmiyor. İktidar, bir sokak protestosuna dahi tahammül edemiyor. Saldırıp tutukluyor. Bu iktidardan demokratik bir talepte bulunmanın artık hiçbir şartı kalmamıştır.

Faşizmle yönetilen ülkemizde, 15 Temmuz 2016 yılından bu yana ise açık faşizme geçilmiştir. Süreç giderek daha da ağırlaşmakta, en küçük bir demokratik hakkın kullanılmasına müsaade dahi edilmemektedir.

Koronavirüs salgının bitmesinden sonra, ortaya çıkacak toplumsal tepki, direniş ve protestoların önüne geçmek için AKP iktidarı daha da saldırganlaşacaktır. Boşalan yerlerin yeni tutuklamalarla doldurulması için iktidar tereddüt göstermeyecektir.

Bu durum önümüze yeni görevler koyuyor. Bu görevlerden biri de hapishanelerdir. Hapishaneler sorunu sadece bir çevrenin, partinin ve örgütün sorunu da değildir. Tüm devrimci ve Kürt yurtsever devrimcilerinin en temel sorunlarından biridir hapishaneler. Hapishaneler sorununda özel bir örgütlenme ve eylem birliğiyle harekete geçmenin dışında çözüm aramak kulağımızı tersten tutmaktır.

Devrimci tutsaklar onurumuzdur, onurumuza sahip çıkalım!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu