DünyaGüncel

Avrupa’da Partizan’dan Paneller Dizisi

Avrupa-Partizan tarafından, “Emperyalist savaşlara karşı, yaşasın işçi sınıfının ve dünya halklarının birliği ve mücadelesi” temalı paneller dizisi haziran ayı içerisinde, Almanya’nın Ulm ve Hamburg, İsviçre’nin Basel, Avusturya’nın da Viyana şehirlerinde gerçekleştirildi.

Düzenlenen panellere Ulm’da (Partizan, Marksist Teori), Hamburg’da (Partizan, Sınıf Teorisi ve MLPD) Basel’de (Partizan, Marksist Teori ve Sınıf Teorisi) Viyana’da ise, (Partizan, Marksist Teori ve FEY-KOM) temsilcileri katıldılar.

Canlı bir tartışma atmosferi içinde geçen paneller dizisinde öne çıkan nokta; Rusya’nın Ukrayna’yı işgal savaşında nasıl bir tutum alınması gerektiği sorusu panellerin ana tartışma konusu oldu. Yoğun ve canlı tartışmaların yapıldığı paneller dizisinde; partizan temsilcilerinin,

“Emperyalist savaşlara karşı, yaşasın işçi sınıfının ve dünya halklarının birliği ve mücadelesi” konusunda sunumları şöyle oldu; son on beş yıl içerisinde, dünya genelinde yaşanan ekonomik krizlerin etkisi halen devam ediyor. Yeni ekonomik ve politik krizlerde artarak sürüyor.

Bu mevcut durum neticesinde, emperyalistler arası çelişkiler derinleşiyor ve pazarlar yeniden paylaşılıyor. Yaşanan jeo-politik hegemonya mücadelesi, gelinen aşamada savaşa yol açmış bulunuyor. Ve Ortadoğu’dan sonra doğu Avrupa emperyalist blokların yeni kapışma alanları olarak öne çıkmış durumda. Bu anlamda; Rusya’nın Ukrayna işgali, emperyalist bloklar arasındaki rekabetin bir devamı olarak, savaş biçiminde sürüyor.

Yine, ABD ve Avrupalı emperyalist ülkeler, Ukrayna’yı siyasi ve ekonomik bağımlılığıyla birlikte, Askeri olarakta NATO çatısı altına alınacağı hamlesine karşı, Rusya Ukrayna’ya işgal savaşı başlatmış oldu. ABD ve AB emperyalist ülkeleri, ezelden beri Şangay emperyalist blokuna karşı, girdiği Pazar rekabetini, Ukrayna üzerinden Rusya’nın sınırlarını daraltarak, hem Rusya ve Çin’in hareket alanlarını sınırlamak, hem de hakim oldukları pazarları ele geçirmek için, jeo-politik hegemonya çatışması olarak sürüyor.

Yine emperyalistlerin ortaya attıkları, YDD ve Küreselleşme politikaları gelinen aşamada iflas etmiş bulunuyor. Zaten bu politikalar mevcut sistem için ekonomik, politik ve askeri olarak yeniden yapılanmanın bir ürünüydü. Bu bakımdan egemenler dünya barışı ve refahı için değil, tamamen sermayenin özgürlüğü için, daha çok kar ve daha çok pazarlara sahip olma nedeniyle aldıkları kararlardı. Bugünde vurguladığımız gibi, emperyalist bloklar arasındaki jeo-politik, hegemonya ve rekabet siyasetinin başka araçlarla yürütülmesidir. Yani savaşlarla yapılmasıdır.

Ayrıca, Ukrayna hem Rusya için hem de ABD ve NATO güçleri için stratejik bir öneme sahiptir. Ukrayna 1921 yılında SSCB’de yer aldı. Sosyalist bir cumhuriyet olarak varlığını devam ettirdi. O tarihten sonra SSCB’ne modern revizyonizmin damgasını vurduğu, bürokratik devlet kapitalizmi Ukrayna’da da hakim duruma geldi. 1989-1991 sonrası, bir önceki düzenin yaratmış olduğu zenginlik, imkan ve olanaklar mafyavari ele geçiren oligark burjuvalar yerini kapitalizme bıraktı. Bürokratik devlet kapitalizmi çöktükten sonra yerini özel mülkiyetin damgasını vurduğu kapitalizm aldı. Bunun sonucunda ayrı devletler kuruldu, NATO’ya karşı kurulan Varşova paktı dağıtıldı. Ukrayna’nın da yer aldığı askeri paktın dağılmasıyla birlikte; Ekonomik, politik ve askeri boşluğu, ABD ve NATO güçleri Rusya’nın sınırlarını daraltarak doldurmaya çalıştı/çalışıyor. Ve bugün yaşanan emperyalist savaşa karşı, anti-emperyalist sınıf bilinciyle her alanda mücadele etmek temel görevdir. Dedi.

Marksist Teori temsilcisi de gündeme ilişkin, geniş kapsamlı bir sunumla görüşlerini aktararak, emperyalist savaşların barbarlığını, Kürdistan özgülünde de ele aldı. Emperyalist savaşın tüm dünyada yaratığı etkiye değinerek, hangi ülke ve coğrafyada olursa olsun, savaşlara karşı aktif mücadele çağrısında bulundu.

Sınıf Teorisi Temsilcisi’ de konuşmasında emperyalist savaşların stratejik hedefleri olduğu için Ukrayna’dan bahsedildiği aslında dünyanın birçok yerinde bu tür savaşların yıllardır sürdüğünü, Komünist devrimcilerin görevlerinin Yıllar önce ikinci Enternasyonalde söylenenler olduğu ve hala güncelliğini koruduğunu söyledi. O dönemde Komünistlerin kurduğu politik platformların demokratik kitle örgütlerine baskı aracı olarak kullanıldığını hatırlattı. Savaş karşıtı olmak hepimizin görevi ancak bunu bir söylem olmaktan çıkararak pratiğe dökmek ve daha örgütlü bir mücadele yürütmek gerekiyor” dedi.

MLPD temsilcisi konuşmasına Ekonomik olarak istikrarsızlığın yeni bir sürece girdiği bunun da III. Dünya savaşını kaçınılmaz hale getirdiğini söyledi. Emperyalist ülkeler açısından Pasta küçüldü çünkü pastadan pay isteyen Türkiye gibi yeni emperyalist ülkeler çıktı. ABD ve ÇİN arasında rekabet var ve dünya yeniden paylaşılıyor. Bu savaşın kaçınılmaz oluşunun belirtileri 2008 krizinin ardından Korona’ nın bu krizi derinleştirmesi, ABD, Çin gibi ülkelerin bile borç batağı içinde yüzmesi, üretilen malların elde kalması, insanların alım gücünün düşmesi, silahlanma yarışının artması, iç faşistleşmenin dünya çapında bütün ulus devletlerde artması, ABD’nin çizdiği sınırların artık ortadan kalkması bu emareler 1. ve 2. Dünya savaşı öncesinde de vardı. Kitleler artık eskisi gibi yaşamak istemiyor. Korona çıkmadan önce 2019’da yaşanan ayaklanmalar (40 dan fazla ayaklanma oldu. Şili, Ekvator, Lübnan, Kolombiya, Hindistan’da 200 milyon kişi greve giderek Guinness rekorlar kitabına girdi. Bütün dünyaya yayılan George Floyd ayaklanması gibi). Şu anda Tunus’ da 200 bin emekçi sokaklarda. Almanya’da bile işçi ücretleri % 4,5 oranında düşmüştür. Asgari ücret 1600 Euro dur ve Enflasyon %15’ lere kadar çıkmıştır.

Çözüm olarak; endüstri ve sanayi proletaryasına dayanan işçileri savaşa karşı birleştiren bir barış hareketi oluşturmalıyız. Bu pasif değil tam tersine aktif bir barış hareketidir. Sadece savaşı önleyen direnen bir barış hareketi değil aynı zamanda Sosyalizmi bu sisteme karşı alternatif olarak koyan bir barış hareketinden bahsediyoruz. Ulus devlet sınırları içine hapsedilmiş bir barış hareketi değil tam tersine uluslararası bağlantıları olan bir barış hareketi. ICOR’ da bu ihtiyacın bir ürünüdür” dedi.

FEY-KOM temsilcisi de bugün yaşanan emperyalist bir savaştır. Kapitalist modernitenin özel mülkiyet savaşıdır. Bu savaş on yıllardır Kürdistan’dan devam ediyor. Bugün Rusya’nın Ukrayna işgal savaşında, Ukrayna’ya gösterilen ilginin bir Şengale, Afrine gösterilmediğini belirtti.

Sonuç olarak; yoğun ilginin olduğu, tüm panelde, temsilcilerin yapığı güncel ve kapsamlı sunumlardan sonra, esas olarak, Rusya’nın Ukrayna işgal savaşı meselesinde nasıl bir tavrın alınmalı, noktasında sorular yoğun olarak soruldu. Her panelistin kendi cephesinde verdiği cevaplarla canlı ve kitlesel tartışmalar yapıldı. Yine tüm panelistlerin, emperyalist savaşlara karşı birlikte mücadele çağrısı yaparak, paneller coşkulu ve başarılı şekilde sonuçlandı.

*Fotoğraf temsilidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu