GüncelMakaleler

BELLEK | “Kızıl Afişte Olmayan” Kadın!

“Sevgili bayan, lütfen bu mektubu savaştan sonra kızıma ulaştırın. 12 saat daha yaşayacak bir kadının arzusu.”

Fransa’nın Faşist Nazi Almanya’sının işgali sonrasında enternasyonalist devrimci direnişi örgütleyen Missak Manouchain ve Mélinée Manouchian’ın mensubu olduğu, Paris bölgesinde anti-faşist silahlı direnişi örgütleyen Fransız Komünist Partisi’ne bağlı Direnişçiler ve Partizanlar – Göçmen İşçi Grubu üyesi yirmi üç partizanın 21 Şubat 1944 tarihinde katledilmesinin yıldönümünde Missak ve Mélinée Manouchian’ın naaşları devlet töreni ile Panthéon’a yerleştirildi.

Başta Misak Manuşyan olmak üzere direnişçilere dair çok şey yazıldı çizildi. Ve yazılmaya da devam ediyor. Faşizm ve işbirlikçisi Fransızlarla birlikte tutukladığı İtalyan, İspanyol, Bulgar, Romanya, Polonya, Macar, Ermenilerden oluşan partizanlar içinde yer alan ve 23’lerle birlikte tutuklanan ancak kurşuna dizilen 22 Partizan’dan ayrılan bir başka enternasyonal direnişçi daha vardı. Bu kişi örgütün tek kadın üyesi Romanya’lı Olga Banciç’ti.

Olga, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 10 Mayıs 1912’de Romanya Kishinev’de doğar. 12 yaşında işçi olarak çalışmaya başlar. Çalışmaya başlar başlamaz da henüz 12 yaşında katıldığı ilk grev hareketinde tutuklanır ve polisin işkencesini görür. Bu baskı ve mücadele isteği genç bir kadın olarak onu Romanya Komünist Partisi’ne üye olup bir militan olarak çalışmalarını sürdürmeye iter. Bu süreçte defalarca tutuklanır, bırakılır ve tekrar faaliyetlerine devam eder.

Olga baskı ve tehditler nedeniyle Paris’e göç etmek zorunda kalır. 1938 yılında geldiği Paris’te Uluslararası Tugaylar Birliği için İspanya’ya silah vb. yardım etme çalışmalarında bulunur.

Bu süre içinde Alexandru Jar ile 1939’da evlenir. Aynı yıl doğan kızına İspanya özgürlük mücadelesinde sembolleşmiş Dolores’in (Dolores İbarrurri) adını verir. Fransa Komünist Partisi’nin göçmen işçiler bölümünün (FTP-MOI) çalışmalarına katılır. Bu arada çok sevdiği kızını iki yaşındayken can güvenliği nedeniyle Fransız bir aileye teslim eder.

Hitler faşizmine karşı şehrin değişik noktalarında gerçekleştirilen bazı eylemlerin doğrudan örgütleyicisi, bazılarında ise yoldaşlarına silah taşıyan komünist bir kadın olarak hareket eder.  Örgütü başarılı eylemleri nedeniyle faşizmin hedefi haline gelir.

23 Partizan içinde olan Olga Bancic, 16 Kasım 1943’te tutuklanır. Olga, yapılan tüm işkencelere aldırış etmeden örgüt ve yoldaşları hakkında tek bir bilgi dahi vermez. Ağır işkenceler ve tacize boyun eğmez.

17-21 Şubat 1944’te devam eden göstermelik mahkemeler sonucu bütün grup üyeleri ölüm cezasına çarptırılırlar.  22 komünist Partizan, Paris’in Valerien tepesinde kurşuna dizilerek katledilir. Olga ise Fransa’da kurşuna dizilmez. Kadın olduğu için ve Fransız yasalarına göre kadınların kurşuna dizilmesi yasaklandığı için faşistler Olga Bancic’i önce Karlsruhe’ye sonra Stuttgart’a getirirler. Faşistler burada da “yeniden yargılama” adı altında işkencelerine devam ederler. Olga faşizm karşısında diz çökmeyip düşüncelerinden taviz vermez.

Olga 32. doğum günü olan 10 Mayıs 1944 akşamı giyotin ile kafası kesilerek katledilmeden önce kızına seslenen kısa bir mektup yazıp pencereden dışarı atar. Mektup, Kızıl Haç görevlisi bir kadına küçük bir not (rica); ile başlar “Sevgili bayan, lütfen bu mektubu savaştan sonra kızıma ulaştırın. 12 saat daha yaşayacak bir kadının arzusu.”

İdam edilen bir kadının son arzusu mektup kızı Dolores Jar’a ulaştırılır:

“Sevgili küçük kızım, sevgili minik aşkım. Anne son mektubu yazıyor sevgili küçük kızım, yarın saat 6’da 10 Mayıs’ta, ben artık olmayacağım. Aşkım ağlama, senin annen de ağlamaz. Yarın annenden daha mutlu bir hayata ve geleceğe sahip olacağına olan inancımla ve vicdanım rahat bir şekilde ölüyorum. Artık acı çekmenize gerek kalmayacak. Annenle gurur duy, küçük aşkım. Her zaman önümde senin resmin var. Babanı göreceğine inanıyorum, umarım onun kaderi başka olur. Ona her zaman seni düşündüğüm gibi onu da düşündüğümü söyle. Seni bütün kalbimle seviyorum.

İkiniz de benim için değerlisiniz. Sevgili çocuğum, baban senin için aynı zamanda bir annedir. O seni çok seviyor. Annenin eksikliğini hissetmeyeceksin. Sevgili çocuğum, hayatının geri kalanında babanla herkesle mutlu olman ümidiyle mektubumu bitiriyorum.

Seni tüm kalbimle öpüyorum, çok ama çok. Hoşçakal aşkım.

Annen.’’

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu