GüncelManşet

Bir ÖG okuru: “Karşılıklı fedakârlık” değil birleşik mücadele kazandırır!”

Asgari Ücreti Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı gerçekleşti. Toplantının başlamasıyla birlikte herkes Asgari Ücretin 2018 yılında ne olacağı konusunda beklentiler içinde tartışma yürütürken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Julide Sarıeroğlu’nun “işçi ve iş verenlerimizden fedakârlık bekliyoruz” sözleri hükümetin tavrını açıktan gösterdi. Görüşmelerin Aralık ayı boyunca süreceği toplantılarda işçiler adına Türk-İş temsilci olarak katılırken patronlar adına da Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) katılıyor. Toplantının ardından işverenlerin asgari ücretin aynı kalması yönündeki beklentileri sürecin nasıl devam edeceğini özetler nitelikte

Görüşmelerin ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın ‘Son 15 yılda asgari ücreti 7.5 katına çıkardık, işçi ve işverenlerimizden fedakarlık bekliyoruz, karşılıklı fedakarlık birlikte kazanmayı getirir’ sözleri AKP’nin ekonomideki çıkmaz sokağının ve çöküntüsünün ifadesi oldu. Özellikle geçtiğimiz süreçte dış politikada yaşanan krizlerin iç politikaya yansımasıyla birlikte ve de son olarak AKP iktidarına ait Man Adası’nda bulunan  şirketlere para aktarımlarının ortaya çıkması ekonomideki olumsuzlukları yine işçilerin yaşamları ve ücretleri üzerinden kısıtlamaya giderek dizayn etmeye çalışacaklarını gösterdi. Oysaki Asgari Ücret Yönetmeliği 1. Maddesi asgari ücreti şöyle tanımlıyor, İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını, günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir. Oysa bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Özellikle OHAL ile birlikte RTE’nin ‘şimdi grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade izin vermiyoruz. Bunun için kullanıyoruz OHAL’i’ itirafları işçi düşmanlığının göstergesinin yanında işçi sınıfına karşı tahammülsüzlüğün de açık göstergesidir. Asgari ücrette işçilerden fedakârlık bekleyenlerin sadece son dört yıl içindeki işçi ölümleri karşısındaki tutumlarına bakalım yeterlidir. Soma’da maden cinyatinde yaşamını yitiren 301 madencinin yakınından, Başbakanlık Özel Kalem Müdürü tarafından tekmelenen madenci yakınından fedakârlık istemek işçiler karşısında ikiyüzlülük politikası yürütmekten öteye gitmemektedir.

OHAL ile birlikte haksız hukuksuz ihraç edilen yüz binlerce emekçilerin yanısıra emeğinin, onurunun elinden alınması nedeniyle yüzlerce emekçinin intihar etmesinin tek sorumlusu olan bu iktidarın asgari ücret zammı sözkonusu olduğunda işçinin kesesinden yana tavır almayacağı açık bir gerçektir. Sadece OHAL’li geçen 16 ayda 2.719 işçinin yaşamını yitirmesi tüm gerçeği gösteriyor aslında.  Elbette 7 milyonu aşan emekçiyi doğrudan ilgilendiren asgari ücret meselesi önemli bir yerde durmaktadır ama meselenin iktidar tarafından nasıl ele alındığı ve sonuçlandığı önemlidir. İşçiler aylık geçim derdi ile hesap yaparken iktidar ise savaş politikalarıyla Ortadoğu üzerinde söz sahibi olabilmek için ekonomide kısıtlama yapmakta, servetine servet katmaktadır.

Bunları da işçilerin yaşam koşullarından kısıtlama yaparak gerçekleştirmektedir. O yüzden işçilerin en temel hakkı olan asgari ücretin işçinin yaşam koşullarının geniş bir şekilde ele alınarak belirlenmesi gerekir. Bugün örgütlü mücadele etmenin yakıcılığı kendini daha çok gösteriyor. Bakanın ‘karşılıklı fedakarlık’ talebine işçilerin birleşik mücadelesiyle cevap vermek yerinde olacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu