GüncelMakaleler

Burjuva-Feodal Medyanın “Çekici” Haberleri!

"Ataerkinin üzerimizde baskısını kurmak ve artırmak için kullandığı bütün araç ve yöntemleri boşa çıkarmalıyız. Bunun için de her gün her saat bu sistemi teşhir etmeli, darbelemeli ve kitlelere devrimi anlatmalıyız"

Biz kadınlar her alanda çekiciliğimizi kullanmak zorundayız(!) Hatta “kadın dediğin çekici olur”(!) Bir çikolata reklamında “esmer güzeli” bir kadın bütün çekiciliğini kullanarak çikolatayı ısırmalıdır ya da bir “sarışın bomba” arabanın üzerine çıkarak tanıtım yapmalıdır. Diğer bir yandan evde de çekici olmalıdır. Hem temizlik, yemek, ev içi rutin işler vs. hem de “evin reisinin” hizmetini görmek için çekici olmalıdır.

Bugün çeşitli iş kollarında çalışan kadınlar “çekici olmak” adına aslında ataerkinin bir çeşit güzel ve çekici olma baskısına maruz bırakılmaktadır. Pantolon giymek için mücadele eden kadınlardan günümüze baktığımızda kadının “modası” bir hayli değişmiş ve baskı haline alınmış durumda. Elbette ki genel toplumsal cinsiyetçilik yargılarından kaynaklı zaman ve mekanda yaşananlar değişse de öz itibariyle ataerkinin kadınlara yaptığı güzellik ve estetik baskısı yaşamın her alanında kendisini göstermektedir.

Pazara sunulacak hemen hemen her meta, kadın aracılığıyla çekici hale getirilmektedir. Burada değinmek istediğimiz konu ise burjuva medyanın, kendi pazarına suç camiasının haberlerini sunarken yine aynı kadın çekiciliğini kullanmasıdır. “Hırsız kadın, katil kadın, cani anne” vb. haberleri çok görmüşüzdür. Erkek katilden bahsederken erkekliği belirtilmez, kadınınki belirtilir. Çünkü bir kadın nasıl katil olabilir, nasıl cani ya da hırsız olabilir? Bu sebeple özellikle kadının cinsiyeti haberlerde sunulurken belirtilir. Tabi bu çekicilik tersindendir. İtici değildir ama kadının katil ya da başka bir suçu işlemesi haberi çekici kılmaktadır.

Son süreçte gündemi olabildiğince meşgul eden iki dava: Biri Dilan-Engin Polat’ın kara para aklaması bu yolla zenginleşmesi ve çektiği videolar, diğeri ise Candan kardeşlerin dolandırıcılık şebekesi içerisinde olması. Her iki suçun da sunuluş şekli şöyledir; Dilan Polat davası ve Candan kardeşlerin sazan sarmalı. Ama burada bir tuhaflık var. Dilan Polat davasında esas ilişkiyi kuran Engin Polat’tır ve zaten o kişi de onun çocukluk arkadaşıdır.

Aynı zamanda bahsi geçen 580 milyonun çoğunluğunu alan kişi de Engin Polat’tır. Fakat buna rağmen burjuva medyada servis edilen Dilan Polat’ın kendisidir. Engin Polat’ın çektiği videoların hiçbiri gündeme gelmezken Dilan Polat’ın burjuva yoz yaşam videoları hemen hemen her kanalda ekrandadır.

Sanki patron Dilan Polat, yardımcısı da eşidir. Burada esas yapılmak istenen Dilan Polat’ın videoları ile haberi daha çekici yapmak ve suça teşvik bağlamında kadını öne atmaktır. Sanki bu kadar parayı Dilan Polat tek başına harcamaktadır. O bahsi geçen kumarhane patronu yani Engin Polat’ın arkadaşının bir tek fotoğrafı bile gösterilmedi. Esas kurulu çetenin lideri hiç gündem olmadı, Engin Polat’ın görseli fazla yaygınlaştırılmadı bu konudaki esas gündem Dilan Polat oldu.

Aynı şey Candan kardeşler meselesi için de geçerli. Sazan sarmalı dolandırıcılığının lideri Eren Koç denilen şahsın cismini bilen yok. Hatta bir eski polis de şebekenin içerisinde fakat onun da görseli yok. Yine medyada servis edilen, bu iki kız kardeşin burjuva yoz yaşam videolarıydı. Yine aynı şekilde haberin çekici olması için dans ettikleri vb. ile videolar ile dolandırıcılık şebekesi servis edilmektedir. Tutuklanan 20 kişiden bu iki kız kardeş dışında hiçbirinin fotoğrafı veya videosu ortada yoktur.

Kadın bedeninin metalaştırılması ve reyting malzemesi olması

Diğer bir yandan sadece bu iki haber yoktur. Aynı ya da benzeri yollarla bir anda zenginleşen onlarca çift vardır ve yine kadınlar üzerinden zenginleşmeleri anlatılmaktadır. Son süreçteki bu haberlerde esas mesele kadın bedeninin metalaştırılması ve bu sayede hem kanalın reyting elde etmesi hem de suçları esas işleyenlerin ortaya çıkarılmamasıdır. Çünkü halkı bu kadınların “çekici” videolarıyla meşgul ederek, halkın görünenin arkasındaki karanlığı görmesini ya da sorgulamasını ataerkil sistem istememektedir.

Herhalde Dilan-Engin Polat çifti bütün uyuşturucu ve mafya çeteleriyle ilişkisi olan Süleyman Soylu ile görüntülü görüşme yaparken sadece hal hatır sormadı ya da o görüşme sadece bir defaya mahsus değildi. Eski içişleri bakanı ile yapılan bu görüşme Dilan Polat’ın “enerciii” videosu kadar gündem olmadı, sorgulanmadı. Meselenin bu yanına da değinmekte fayda var.

Faşist TC devleti ve onun Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerden sonra kabinesini değiştirdi ve bir dizi mafya, uyuşturucu çetelerine operasyona başladı. Bilindiği gibi bu çetelerin hepsinin de Süleyman Soylu ile ilişkisi vardı. Fakat bu çetelerin hepsi ufak çaplı çetelerdir.

Esas devletle bağlantısı olanlar ve Soyluyla direkt temas halinde olanlar bunlar değillerdir. Evet bazılarıyla Soylu’nun resimleri vardır fakat bu bir şey ifade etmez, en fazla küçük kardeşler abilerini ziyarete gitmişlerdir. Susurluk meselesini de hatırlatarak; devlet kendisi bu çeteleri beslemekte ve büyütmektedir. Çünkü ancak bu yolla kompradorlarının menfaatlerini pazarda koruyabilir ve onların desteğini alabilir. Kompradorların menfaatleri yerine getirilmeden TC devletinin yaşama şansı yoktur.

Piyonların yerini çoktan yenileri aldı

Dilan-Engin Polat ve Candan kardeşler davaları da görüldüğü gibi değildir. Tam tersi devletin bizzat yönettiği çetelerdir. Öne sürülen kişiler ise sadece görüntüdür. Şundan emin olalım ki, bu görüntülerin yani maşaların ya da piyonların yerini çoktan yenileri almıştır. Zaten bu sebeple bu kadar zenginlik videosu servis edilmektedir ki halk bunları çete lideri zannetsin. Halbuki çetelerin liderleri devlet içinde bir konuma sahiptir. Tabi bu videoların daha da çekici hale gelebilmesi için çetenin içindeki kadınları ön plana çıkarmak gerekmektedir. Ufak bir hatırlatma yapalım; Adnan Oktar’dan çok “Kedicikler” gündem olmuştu.

İşte bu sebeplerle de kadının çekiciliği patriyarkanın her pazarında metadır. Bu yüzden KYK (Kredi ve Yurtlar Kurumu) yurtlarında ihmalden kaynaklı asansörde yaşamını yitiren, barınamıyoruz diyen gençler gündem olmaz, boşanmak istediği erkek tarafından öldürülen kadınlar gündem olmaz, köylülerin doğa katliamına ve HES’lere karşı yaptığı eylemler gündem olmaz, işçilerin hak talebi ve grevleri gündem olmaz, Cizre’de katledilen ve günlerce cenazesi sokak ortasında bekletilen Taybet Ana gündem olmaz…

Bir avuç asalak burjuvanın artı değeri elde ederek zenginleşmesinin önünü ancak kitlelerin mücadelesi keser. Ne burjuva medyanın sözde demokrat ve aydınları, ne devrimci geçinen reformistler, proletarya karşısında burjuvazinin yenilmesini istemezler. Ancak proletaryanın kitleler içerisinde yükselen mücadelesi devleti ve onun çetelerini teşhir eder ve devleti alaşağı eder.

Erkek egemen sistemde ülkenin gündemini hep egemen sınıflar belirler. Peki bizler onların gündemlerinin mi takipçisi olacağız, yoksa ezilen halkların mücadelesinin mi? Eğer ikincisinden yana isek, sistemin meta olarak sunduğu güzellik çekiciliğini devrimci çekicilik haline getirelim.

Ataerkinin üzerimizde baskısını kurmak ve artırmak için kullandığı bütün araç ve yöntemleri boşa çıkarmalıyız. Bunun için de her gün her saat bu sistemi teşhir etmeli, darbelemeli ve kitlelere devrimi anlatmalıyız. Çünkü bizi güzel ve çekici kılan şey, mücadelemizdir. Biz ataerkiyi her darbelediğimizde onu zayıflatacak ve yeni dünyaya daha fazla yakınlaşacağız. İşte devrimci çekicilik de budur; yeni kadını ve özgür dünyayı yaratma iradesidir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu