GüncelManşet

İdeali büyük yoldaşlara… Cengiz yoldaşa…

Gençlik eğitim kampında yerde, köşede oturmuş, zekice parıldayan bir çift göz dikkatle dinliyor, “partiden gelen” eğitim veren yoldaşı. Arada bir söz alan, kısa boyuyla köşesinde, oturduğu yerde adeta görünmez olmuş yoldaş, söz aldığında konuya hakim olduğunu gösteren önemli ipuçlar veriyordu. Tartışmayı zenginleştiren farklı bir açıdan zenginlik ve açıklık getiren yaklaşımları yoldaşların dikkatini hemen çekiyor.

Eğitim için verilen molada konuşmacı yoldaş bu genç yoldaşın adının Cengiz olduğunu öğreniyor. Bu ismi bir daha unutmuyor. Unutulması zor olan, derin bir iz bırakıyor belleğinde. İçinden “Bu yoldaşta bir cevher var” diyor. Daha ilk karşılaşmada bir grup genç yoldaş içinde dikkatleri üzerine çeken Cengiz yoldaş kısa sürede gençliğin aydınlık dolu yoldaşı ve öncüsü oldu. Çukurova, Amed, Erzingan bölgelerinde gençlik faaliyeti yürüten Cengiz yoldaşın yaşamında bir tutsaklık dönemi de oldu. 

Yıllar sonra konuşmacı yoldaş bu kez de Karadeniz’in küçük bir sahil kasabasında Cengiz yoldaşla karşılaşır. Yıllar önce gençlik kampında karşılaştığı yoldaşı görünce karşısında oldukça sevinir. Randevudaki karşılaşma sonrası konuşmak için uygun bir ortam bulunur. Tenha bir parkta, tahtaları solmuş bir masa etrafındaki dört sandalyeden ikisini çekerek oturdular. İlk başlayan kamptaki konuşmacı yoldaş oldu. “Uzun aradan sonra seni yeniden görmek mutluluk verici yoldaş. Bir dönem ortadan kaybolunca merak etmiştim, sonra durumunu gençlikteki yoldaşlardan öğrendim. Zindana düştüğünü söyleyince üzüldüm. Ancak yeniden seni gördüğüm için çok sevinçliyim. Partinin genç, parıldayan beyinlere, gelecek vaat eden kadrolara ihtiyacı var. Partimizi senin gibi gençlerle hızla gençleştirmeliyiz.

Cengiz yoldaş, yoldaşının bu konuşmaları karşısında biraz mahcup, biraz utangaç bir tutum içinde konuyu değiştirerek konuşmaya başladı; “Gençlik çalışmasından çekilmeyi düşünüyorum. Yoldaş, Çiğdem (Yılmaz) yoldaşın kaybı beni oldukça etkiledi. Zindanda iken hep onu düşündüm. Oradayken söz verdim, dışarı çıkar çıkmaz gerillaya katılacağım.” Konuşma ortamı bir an doğal bir sessizliğe büründü. Ortamı tanımı zor yoğun bir duygusallık kapladı. Partili yoldaş da şehit Çiğdem’i yakından tanırdı. Onun kısa süren gerilla yaşamı sonunda şehit düşüşü onu da oldukça etkilemişti. “Yoldaş! Çiğdem’den sonra Eylem, Emel, Derya, Özlem ve Dilek yoldaşların kaybı partiyi ve gerillayı oldukça zorladı. Kaybettiklerimizin hepsinin kadın yoldaşlar olması da çok etkiledi hepimizi. Hızla onların yerlerini doldurmak için çabalamalıyız. Gerillaya katılma kararını selamlıyorum. Çok sevindim. En başta da sizin gibi genç yoldaşlar gerillaya katılmalıdır. Senin gerillaya katılımın yoldaşlara güç verecektir. Kaldı ki şu an gerillada gerek komuta düzeyinde gerekse siyasi komiserlik düzeyinde görev yapan yoldaşların çoğunluğu gençlikten katılan yoldaşlardır. Bu kararını diğer yoldaşlar öğrenince kim bilir ne kadar sevinecekler” şeklinde konuştu o da.

Konuşmanın ardından iki yoldaş arasında kısa bir süre sessizlik oldu. İki yoldaş sanki bir an, gerilere şehit düşen kadın yoldaşların yanına gittiler. Ortak paylaşımları ve anıları onları konuşmaktan çok susmaya itti. İkisinin de ortak tanıdıkları olan Çiğdem ve Beşlerin şehit düşüşleri onları oldukça etkilemişti.

Cengiz yoldaş bu yoldaşla yaptığı konuşmada aldığı olumlu yanıt karşısında oldukça mutlu olmuştu. Gerillaya katılım kararını zindanda vermesi, dışarı çıkınca da kararının arkasında durması oldukça anlamlıydı. İki yoldaş arasındaki sohbet gençliğin, gerillanın, demokratik faaliyetin durumu ve yapılması gerekenler konusunda devam etti.

Karadeniz’in sahil kesimindeki ilçenin daracık, parke kaplı sokaklarındaki yürüyüş, iki yoldaşa sanki bugün Dersim yarın Karadeniz dedirtecek güçlü bir içgüdünün verilerini sunuyordu. İçilen çay, yenilen simit, geleceğin yoksulluk ancak bir o kadar onur dolu kır yaşamına adım atmanın habercisiydi. Cengiz yoldaş bir daha ne Karadeniz’in ne Akdeniz’in daracık sokaklarında ne de Çukurova’nın sarı sıcağı altındaki kaldırımlarında siyah tişörtü, dağınık(!) kılığıyla dolaşır bir şekilde görüldü.

Dökülen yapraklar ağaçları ve doğayı adeta örtüsüz bırakmıştı. Kampın giriş kısmında yapraklar doğal bir kamuflaj oluşturuyordu. Siyasi komiser yoldaş kampın giriş kısmında sırtındaki kışlık yükü içeriye bırakıp geri yüklenmeye giden komutan Serhat-Amanos yoldaşı sohbete tutar. Gençliğin-gerillanın-yerelin durumuna ve geleceğine dair yapılan kısa sohbet birbirini izler. Siyasi komiserin kendine has özelliğidir. Ağır yük taşıyan yoldaşları gördüğünde onlarla uygun konuşma anını kollar, fırsat bulduğunda yoldaşlarla sohbet eder. Komutan yoldaş bir yandan biriken terlerini siliyor diğer yandan siyasi komiser yoldaşı dinliyordu. Onunla her konuşmadan büyük bir zevk alıyordu. Her iki yoldaşın geride bıraktıkları ortak tanıdıkları yoldaşlar vardı. Geride hangi genç yoldaşların kaldığını, kimlerin gerillaya katılabileceği üzerinde tahminler yürütülüyordu. Siyasi komiser yoldaş “haberin olsun, sizin dönemden Cengiz yoldaş gerillaya katılma sözü vermiş” dedi. Komutan yoldaş, “gerçekten, doğru mu yoldaş! Umarım şaka yapmıyorsun!” Siyasi komiser yoldaş hemen müdahale ediyor; “şaka olur mu yoldaş, not geldi ilgili alandan, Cengiz yoldaş gerillaya katılacak.” Komutan yoldaşın sevincine diyecek yoktu. Dilek yoldaş, Çiğdem yoldaş da gençlik katılımlı yoldaşlardı.

Gençlikten gerillaya katılan yoldaşların en ortak noktası “öğrencilikten kalma geyikleridir.” Birbirlerini bulduklarında hemen öğrenci renkli sohbetleri etmeye başlıyorlar. Hatta kimse uyarmasa zamanlarının büyük bir bölümünü geyiklere ayıracakları zamanlar bile olurdu. Bazı yoldaşlar bu alışkanlığa gerillada son verip bir kenara atarlarken bazı yoldaşlar ise uzun bir süre daha bu alışkanlığı sırtlarında taşırdı.  

O yıl kamp çalışmaları yoldaşların hem ideolojik hem askeri gelişimleri açısından verimli geçti. Yoldaşlar arasında geçen tartışmalar ön açıcı, geliştirici ve ilerletici oldu. Özellikle düşmana yönelik gerçekleştirilen “taciz eylemleri” üzerinde yürütülen felsefi-askeri-örgütsel boyutlu tartışma ve değerlendirmeler oldukça eğitici nitelikteydi. Koparıcı-imha edici eylemler üzerine yürütülen tartışmalar eleştiri-özeleştiri platformları üzerinde yapılan değerlendirmeler oldukça doyurucuydu. Faaliyet değerlendirmelerinin sonrasında her bir yoldaşın bir dönemlik pratikleri üzerinden yapılan değerlendirme-eleştiri platformları herkesi önce ciddi bir şekilde sarsıyor sonra gelişimleri konusunda düşündürtüyordu.

Gerillaya yönelik yoldaşların yaptıkları değerlendirme ve getirdikleri eleştiriler geliştirici bir rol oynuyordu. Gerillaya yeni katılan yoldaşlar, kendileri için ilk ve yeni olan bu eğitici rolü oynayan eleştiri-öz eleştiri platformuna yeterince anlam veremiyorlardı. Yoldaşlardan gelen eleştirileri kişiliklerine yönelik yapılmış bir saldırı olarak görüyorlardı. En sert, en acımasız değerlendirme ve eleştirileri alan yoldaş önce büyük bir sarsıntı geçiriyor, sonra anlamlandırmaya, kavramaya başladıkça geliştirici bir katalizör rol oynadığını görüyordu. Platform öncesi her yoldaşta büyük bir heyecan-düşmanla ve kendisiyle çatışmaya girişecek kadar ciddi bir hazırlık duygusu yaşanıyordu. Platformu yapılan yoldaş bazen platform ortamında ve anında kendisini eleştiren yoldaşları gerçekliklerinden farklı değerlendirebiliyor.  Sanki hiçbir yoldaş onu sevmiyor diye bakıyordu. Sonra zaman içinde eleştirilere anlam verince bir iç rahatlama ve normalleşme durumu yaşıyorlardı.

Yurdal yoldaşın platformunda her şey olağan geçti. Yoldaşın ağırbaşlı ve ciddi bir duruşu vardı. Her şeyi ciddiye alan, laçkalığı sevmeyen ve ona hiç değer vermeyen bir yoldaştı. Yeni katılan yoldaşlara gerillanın deyimiyle fazla “yüklenilmiyordu”, kaldı ki Yurdal yoldaşın yüklenilecek bir pratiği de olmamıştı.

Mart ayının ilk günleriydi. Mart güneşi, sıcak ışınlarını sadece yolladığı yerleri ısıtarak kendisini belli ediyordu. Işınlarını yollayıp, sıcaklığını belli ettiği yerlerde baharın ilk belirtileri yaşanıyordu. Kampın girişine günün belli saatlerinde güneş ışınları geliyordu. Gerilla uzun süren kışın sonrasında güneşin ilk ışınlarından faydalanmak için sıraya giriyordu. Hemen her yoldaş belli saatlerde kampın girişine vurulan güneşin ışınlarından faydalanmak için sırasını bekliyordu. Siyasi komiser kampın girişinde “güneşlenen” Yurdal yoldaşla derin bir sohbete dalmıştı. Yurdal yoldaşın dikkatle ve ilgiyle dinlemesi de siyasi komiser yoldaşı oldukça heyecanlandırıyordu. Özellikle gerilla savaşının gelişimi ve güçlenmesi konusunda halkın rolü ve önemi üzerine yapılan sohbet kampın içinden yoldaşlar tarafında da duyuluyordu. Yurdal yoldaşın parıldayan gözleri ve kararlı sözleri siyasi komiser yoldaşın kulağında çınladı. “Yoldaş, bu yıl yaman geçecek. Partimiz geçen yıldan daha ileri bir pratik sergileyecektir. Bu kış kampında aldığımız siyasi eğitimin ve yürütülen tartışmaların bizlere yararı yeterince oldu.” Siyasi komiser Yurdal yoldaşa dönerek “Evet yoldaş bu yaz çok sıcak geçecek” dedi.

Gülümseyerek birbirine bakan iki yoldaş toprak üzerinde erimeye başlayan karın yerini sıcaklığın alacağı günleri sabırsızlıkla bekledi.

(Rojava’dan bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu