GüncelManşet

Dersim’de Yeni Demokrat Kadın Çalışmasından notlar…

 

Ovacık: Yeni Demokrat Kadın olarak Dersim’de festival öncesi köy çalışmalarımızın ikincisini gerçekleştirdik. Ovacık’ta genel çalışmalar çerçevesinde yürüttüğümüz kadın çalışmamızda, Dersim kadınlarıyla gündemin ve sorunların kadın yüzünü tartıştık.

Geçen yıl Munzur Festivali öncesi köyleri dolaşarak ev içi emek üzerine anketler yapmış ve kadınlarla sohbet etme imkanı bulmuştuk. Sonrasında anket ve beraberinde kadın çalışmamıza ilişkin yaptığımız değerlendirmelerle eksikliklerimizi tespit etmiş ve kadınlara daha güçlü gidebilmenin yöntemleri üzerine çalışmıştık. Bu yıl ise kadınlardan öğrendiklerimizle yine kadınlarla buluştuk.

Çalışmamız öncesinde Yeni Demokrat Kadınlar olarak bir araya gelerek alana ilişkin bir değerlendirme yaptık ve çalışmamızın ana hatlarını belirledik. Buna göre 4 gün boyunca cumhurbaşkanlığı seçimleri, köy boşaltmalar, doğa talanı ve rant, kalekollaşma gibi güncelliği bulunan konuların kadın yüzünü gündemleştirmeyi kararlaştırdık. Bununla birlikte her yer olduğu gibi Dersim kadınlarının da kanayan yarası olan erkek ve devlet şiddeti, taciz-tecavüz, ev içi emeğin görünmezliği, kadın cinayetleri gibi konulara da vurgu yapma noktasında birleştik. Bunun yanında bir diğer gündemimiz 2 Şubat 2011’de yitirdiğimiz ve geçtiğimiz ay cenazelerini defnettiğimiz Beş Kızıl Karanfilimizi gündemleştirmek oldu. Bu çalışmanın sonrasında ise özgün bir kadın çalışması yürüterek kadınları bir kadın faaliyetinin gerekliliği noktasında birleştirmeyi hedefimiz olarak koyduk.

Köylerde kadınlarla geliştirdiğimiz sohbetlerde ilk gözümüze çarpan kadınların çoğunlukla çekimser davranması ve fikir beyan etmede sıkıntılar yaşamasıydı. Sohbet ettikçe kadınların birbirine duyduğu güvenin açığa çıkmasıyla birçok kadının gündem üzerine fikirlerini aldık. Cumhurbaşkanlığı seçimi noktasında kadınlardaki genel eğilim kararsızlıktı. Bizler de, cumhurbaşkanlığı makamının halkı özelde de kadınları temsil etmediğine, erkek devletin temsilcisi olduğuna vurgu yaptık. Askerlerin yıllarca köylerde, karakollarda, zindanlarda kadınlara yönelik taciz-tecavüzlerini; artan kadın katliamlarını teşvik eden devlet temsilcilerinin söylemlerini, yasalarıyla kadını ailenin içine hapseden, yargısıyla taciz ve tecavüzcülere, kadın katillerine güç veren erkek devlet yapısını teşhir ettik. Beraberinde 90lı yıllarda köyleri boşaltılarak sürgün bir hayata mahkum edilen kadınların köylerine geri dönerek yaşam alanlarına sahip çıkması gerektiğine vurgu yaptık. Zorla göç ettirilen kadınların gittikleri yerlerde yaşadıkları sosyal ve kültürel problemleri konuştuk. Kadınların bu dönemlerde yaşananları paylaşmasıyla acılarımız tazelendi ve öfkemiz bilendi. Devlet geleneği değişmezken; halka “demokrasi” diye sunulan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kadınlara mevcut koşullarda bir şey katamayacağı, dahası sandığa gitmenin bu mekanizmayı meşrulaştırmak olduğu noktasında hemfikirleştik.

Sonrasında Dersim’li kadınların kadın sorunu yaşayıp yaşamadığı, kadın sorununun olmadığı yönündeki algının nereden beslendiği üzerine sohbetler ettik. Kadınlardan aldığımız cevap, çok da uzağımızda olmayan ve yabancısı bulunmadığımız cinstendi. Dersim’li kadınlar toplumsal baskıdan ötürü kadınların gördükleri fiziksel ve cinsel şiddeti açıklayamadıklarını, paylaştıkları kişilerin bunu açıklamaları halinde toplumun kendilerini yargılamasından korktuklarını, kimi zaman erkek egemen yargıların kadınları birbirinden uzak tuttuğunu anlattılar. Bunun yanında tecavüz gibi kadına yönelik şiddetin tramvatik etkiler yarattığı bir konuda kadınların bunu kendisinin ayıbı olarak gördüklerini ama bunun gerçekte erkeklerin ayıbı ve kadını yargılayan toplumun ayıbı olduğunu, bu noktada erkeklerin ciddi bir dayanışma sergilediğini belirttiler. Bunun yanında kadınlar erkeklerin çoğu zaman oturduğunu veya gezdiğini; kadınların ise gün içinde sürekli çalıştığını ve köylerdeki işlerden dolayı

sosyalleşme sıkıntısı yaşadıklarını ifade ettiler. Bu noktada kadınların işleri bitmeyince içlerinin rahat etmediğini ve gezmeyi kendilerinin istemediklerini(!) ifade eden bir “aşmış” erkekle uzlaşamadığımız bir tartışma yürüttük. Bu sırada evdeki kadının işler orantılı paylaşılsa onun da gezmek istediği yönündeki cevabı görülmeye değerdi.

Bu sorunlara ilişkin yürüttüğümüz tartışmalarda, bu durumu ancak kadınların birlikteliğinin ve yürütülecek ortak mücadelenin değiştirebileceği sonucuna vardık. Kadınlar da bu noktada bir kadın çalışması olması gerektiğini belirttiler. Bu noktada kimi kadınlarda çözümü bizlerde gören ve kendilerinin bunu yapamayacağını belirten bir düşünce oluşurken; bizler devrimci kadınların da kurtarılmış kadınlar olmadığını, hepimizin benzer sorunlar yaşadığını ve sorunlara karşı her kadının bir özne olarak mücadele yürütmesi gerektiğini belirttik. Beraberinde kadınların daha sık bir araya gelerek sorunları üzerine kafa yormasının oluşacak ortak ruhu güçlendireceğini vurguladık.

Anket çalışmalarımızla da desteklediğimiz çalışmamızı 20 Temmuz’da Ovacık’ta kadın cinayetlerine dur demek için yapacağımız yürüyüşe davet eden bildirilerimizi vererek sürdürdük. Üçüncü gününe geçtiğimiz köy çalışmalarımız devam edecek.

Ovacık Yeni Demokrat Kadın

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu