GüncelManşet

Devrimciler ölür, devrimler sürer! -3-

Ekim Devrimi’nin erken gelmesi, Çarlık Rusya’sı altında güvencede bulunan Ermenileri Batı tarafında etkilemiştir. Ruslar çekilmeye yanaşmamış, Ekim Devrimi kendi sorunları ile ilgilenirken Batı Ermenistan terk edilmiştir. 30 bin kişilik Ermeni Ordusu kurulmasına kalkışılmış, Antranik Paşa general rütbesiyle ordunun başına görevlendirilmişti. Çarın devrilmesiyle Ermeniler bundan sonra umudu Bolşeviklere bağlamış, Lenin’in sadık öğrencisi olan Stepan Şahumyan, Transkafkasya yönetimi liderliğine görevlendirilmişti. Halk tarafından sevilen Şahumyan “Kızıl Başkan” diye anılıyordu. Osmanlı’nın politikası ise Kafkasya’yı Rusya’dan koparmak, bağımsızlık ve özgürlüklerinden sonra “kolay yutulabilir lokma” haline gelmesi olmuştur. Bugün dahi bu rüya devam etmektedir ama asla mümkün değildir.

Gürcüler bağımsızlıklarını 26 Mayıs’ta, Azeriler 27 Mayıs’ta ilan etmişler, sıra Ermenilere gelmiştir. Eğer Ermeniler bocalama gösterir, bağımsızlık ilanında geç kalmış olsalar kalan bir avuç toprak da kaybedilebilirdi. Şaşıran ve bocalayan Taşnak yöneticileri, kendi aralarında bağımsızlık ilan etme-etmeme konusunda münakaşaya başladılar. Nihayet bıçak sırtında ölüm kalım savaşı veren Ermeni halkının tükenmeyen umudu Osmanlılara karşı verilen Sardarabat’ta kazanılan zafer sonrasında 28 Mayıs 1918 tarihinde ”Bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti” doğdu. Savaşı kaybeden Osmanlı, imzalanan Mondros Mütarekesiyle çekilmeye zorlandı. Sardarabat zaferi Ermeni tarihinde önemlidir. Tarihi zafer, birlik ve beraberlik içerisinde olan bir toplumun kolay kolay yenilemeyeceğini göstermiştir. 28 Mayıs 1918 Sardarabat Zaferi ardından 29 Mayıs 1920 tarihinde ise Sovyet Ermenistanı’na dönüştü.

Ermenistan Cumhuriyeti yöneticileri Taşnaklar ile Antranik Paşa arasında geçen siyasi çekişmeler, görüş ayrılıklarının sebebi dost ile düşman belirleme konusunda ayrılıklar arz ediyordu. Geçmişten gelen tartışmalar gibi Taşnaklar Sovyetlerle ilişkilere kesinlikle karşı gelirken, esas düşman olan, soykırımın izleri halen yok olmamışken, Türklerden medet ummak, dost olmak, iyi ilişkilerde bulunmak gibi akıl almaz politikalarına devam ettiler. Kafkasların Türkler tarafından işgal edilmesini isteyen ilhakçı Batum görüşmelerinde gerici Azeriler, Menşevik Gürcülerin peşine takılarak, Osmanlı’nın işine gelecek bağımsızlık girişimlerinde bulundular. Osmanlı’nın art niyetli politikalarını göremediler. Soykırımın izleri halen ortada iken Halil ve Nuri Paşalarla ilişki kurdular. İstanbul’a heyetler göndererek, Talat Paşa ile görüşerek kendilerini acındırdılar. Rahat edeceklerini zannettiler ama yanıldılar. Ermeni hükümeti, Osmanlı’yla barışmak istedi ama Antranik Paşa kesinlikle karşı çıktı. Kısacası Batum Antlaşması ile oluşturulan Ermeni Cumhuriyeti, Antranik Paşa’ya umut vermedi. Antlaşmada konulan bir maddeye göre Antranik’in ordusu dağıtılacak, Ermeni topraklarını terk edecekti. Daha ileri giderek Vehip Paşa’nın emriyle generalden kendi birliğini dağıtması istendi. Antranik Paşa ise bu isteği “Söyleyin Vehip Paşa’ya birliğimi dağıtmayacağım” diye cevaplamıştır.

 

İşim yarım kaldı…

Kafkaslarda oluşan siyasi atmosferde Gürcü Menşevikler, Azeri gericiler ile ittifak içerisinde bulunan Taşnak yöneticileri emperyalist güçler olan İngiltere, Fransa, Amerika ile anlaşmaya giderken Bolşeviklere karşı politika izlemeye devam ettiler. Kafkasya’da oluşturulan Meclis’te Bolşeviklerden ayrıldılar. 1917 Ekim Devriminden sonra yeni kararlar alan Bolşevikler Kafkaslar bölgesine Stepan Şahumyan’ın atanmasını kararlaştırdı. Yine görevli olarak Lenin’in fedaisi olan Kamo (Simon Ter Petrosyan) da bölgeye gönderildi. Şahumyan, Merkez Sovyet hükümetinin temsilcisi, aynı zamanda da Hayastan sorumlusudur. Cephede kalan Rus askerlerinden teşekkül bir ordu oluşturmak istediler. Görevleri arasında milis kuvvetleri kurup toprakların savunması görevi de bulunan Şahumyan’a, Taşnaklar engel oldular. Daha ileri giderek tutuklama kararı bile çıkardılar. Tüm bu olumsuz koşullar içerisinde Antranik Paşa yüzünü Bolşeviklere döndü. Şahumyan’a haber göndererek ilişki içerisinde olduğunu duyurdu. Antranik’in Merkez Sovyet hükümetiyle işbirliği yapma kararı alınca Enver Paşa esas tehlikeyi gördüğü için Kafkas komutanlarına derhal şu emri verdi. “İslamları ayağa kaldırın… Antranik’in önündeki bütün yolları kapatın. Silahlı kuvvetleri ile Bakü’deki Bolşevik idaresini kuran Şahumyan’la birleşmesini önleyin. Bunu başaramadığınız takdirde Bakü’nün bizlerce işgali imkansızdır.”

Ekim Devriminden sonra Moskova’da bulunan Ermeni Bolşevikler ve merkezi hükümetin kararıyla Sovyet toprakları üzerinde bulunan bütün Taşnak örgütlerinin mal ve mülklerine el kondu ve yasaklandı. Efsane liderin savaş bölgelerinden uzaklaştırılıp, elinden silahı alınıp pasif duruma getirmek için Ermenistan’ı terk etmesi istendi. Kafkasları dolayısıyla bölge petrollerini ele geçirmek için İngilizler gerici Azeri yöneticilerle Ermeni topraklarına el koymaya çalıştılar. Ama karşılarında Antranik Paşa komutasında Fedailer Zangezur, Karabağ’da direniş örgütlediler. Bugün de devam eden savaşın geçmişi yüzyıl öncesine haksız yere işgal edilen, başkalarına verilen statüler yüzündendir. Taşnakların Bolşeviklere karşı gerici Gürcü, Azeri, Osmanlı ittifakında yer alarak İngilizleri Bakü’ye davet ettiler. İngilizlerin Bakü’de oluşan Şahumyan başkanlığındaki, Sovyet iktidar düşünce Osmanlı’nın saldırılarında 30 bine yakın Ermeni hayatını kaybetti. İngilizler halkı savunmasız bıraktı. İngilizler Bakü’de Şahumyan ile 35 Bolşevik’i tutuklayıp hapse attı. 1918 yılında 25, Bolşevik mahkemeye çıkarılmadan kurşuna dizildi. Ermeni halkı tarihinin en büyük kahramanlarından biri olan Stepan Şahumyan’ı böylelikle kaybetmiş oldu.

Taşnak Partisi ile her türlü ilişkilerini keserek, önce Paris’e, ardından Kaliforniya’ya gitti. Fransa’da devlet başkanı tarafından en büyük ödül olan Legion d’Honneur ile onurlandırıldı. Amerikan hayatına hiçbir zaman alışamadı, onun için sürgün yılları oldu. 30 yıllık mücadele tarihinde en çok Erzurum’un düşüşü onun zoruna gitmişti. Ama Ermenistan’ın kalan son parçasının ise Sovyetler’in güvencesi altında olması ile avunup durdu. Pırlanta kaplı kılıcını Erivan’a gönderdi. Bugün halen efsanenin hatıratı olarak Erivan müzesinde korunmaktadır. Eşine hastalık döneminde ”vücudumu yabancı toprak üzerinde bırakma, muhakkak Erivan’a götürün” dedi. Yine eşine ölüm döşeğinde son sözü ise ”işim yarım kaldı” oldu. 31.08.1927 tarihinde hayata gözlerini yumdu. On bin kişinin katılımıyla California’da Ermenilere ait ”Ararat Mezarlığı”na defnedildi.

Ölümünden beş ay sonra Erivan’a defnedilmek üzere çıkarılan naaşı Moskova yönetiminin engel olması ile Paris’te bulunan Pere La Chaise mezarlığına defnedildi. 2000 yılına kadar Komünarlar, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Gomidas Vartabedler ile bir yerde, her biri Osmanlı ve Türk zulmünden yurtdışında şehit düşmüş kişilerle tarih onları ortak noktada buluşturdu. 2000 yılından sonra naaşı Pere Lachaise mezarlığından alınarak Anavatan Hayastan’a çok sevdiği topraklara kavuştu. Bugün Erivan’da bulunan Yerablur Panteonunda ebedi istirahatgahında yatıyor. (Bitti)

(Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu