EmekGüncel

DİSK: İşçi sınıfını asgari ücrete mahkûm etmeyin: Toplu iş sözleşmesi kapsamını genişletin!

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), asgari ücretle ilgili bir açıklamada, "Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda olmamamıza rağmen insanca yaşanacak bir ücret için, işçi sınıfının asgari ücrete mahkûmiyetten kurtuluşu için mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) yaptığı açıklamada, “2022 yılının sonunda hükümet ve işverenler tarafından tek taraflı olarak belirlenen 2023 asgari ücreti, işçileri aylardır açlık sınırının altında bir ücrete mahkûm etmiştir.  Yüksek enflasyon koşullarında işçi sınıfının büyük bir geçim mücadelesi verdiği, gelir adaletsizliğinin tarihte görülmemiş ölçüde arttığı bir süreçte siyasi iktidarın ve işverenlerin elbirliğiyle asgari ücret belirlemesinin ağır sonuçlarını bugün hep beraber yaşıyoruz.

Artan pahalılık ve zamlar karşısında alım gücünün düşmesi sebebiyle asgari ücret yıl içinde ikinci defa güncellenecek. Hepinizin bildiği gibi Asgari Ücret Tespit Komisyonu bugün toplanıyor. DİSK olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda olmamamıza rağmen, işyerlerinden meydanlara taşıdığımız mücadelemizle, hazırladığımız bilimsel raporlarla ve işçi sınıfında karşılık bulan taleplerimizle yıllardır asgari ücret mücadelesinin merkezi durumundayız. Bu nedenle Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci kez toplanırken bizler de DİSK’in görüşlerini, önerilerini ve taleplerini burada sizlerle ve tüm işçi sınıfıyla paylaşmak istedik” dedi.

DİSK tespitlerini şu şekilde paylaştı;

“Öncelikle sürece dair tespitlerimizi sizlerle paylaşmak isteriz:

  • Her şeyden önce bir kez daha altını çizmek gerekiyor ki, asgari ücretin belirlenmesinde tek yetkili organ olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısı demokratik değildir. İşverenlerin ve hükümetin tek taraflı olarak asgari ücret belirleyebildiği bir tespit süreci baştan antidemokratiktir. Asgari ücretin sembolik bir ücret olmaktan çıktığı, ortalama ücret haline geldiği bir ülkede işverenler ve hükümetin tek taraflı olarak ücret belirleyebildiği bir düzen, haktan, hukuktan, adaletten uzaktır.

  • Asgari ücret belirlenirken, bu ülkedeki en düşük ücret değil ortalama ücret belirlenmektedir. Ülkemizde milyonlar asgari ücret civarında ve hatta asgari ücretin bile altında ücretlerle çalıştırılmaktadır. AB ülkelerinde asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranı ortalama yüzde 4 iken, bu oran ülkemizde yüzde 50 civarındadır. Türkiye işçi sınıfı asgari ücret ve civarındaki ücretlere mahkûm edilmiştir.

  • Yoksul milyonların harcamaları beslenme, barınma ve ulaştırmaya sıkışmış durumdadır ve alım gücü erimeye devam etmektedir. Kaşıkla verilen ücret artışları, adaletsiz vergi sistemi ve yüksek enflasyon yoluyla kepçe ile alınmaktadır. TÜİK’in Hanehalkı Tüketim Harcaması (2022) Araştırması’na göre en yoksul yüzde 20’nin (17 milyon kişi) gelirlerinin üçte ikisi kiraya ve gıda harcamalarına gidiyor. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM), Mayıs 2023 dönemine ait verilerine göre açlık sınırı 10.072 lira, yoksulluk sınırı ise 34.838 TL liradır. Türkiye’de ortalama ücretleri bu rakamlarla karşılaştırdığımızda bir kez daha vurgulamak isteriz ki asgari ücret milyonların meselesidir.

  • TÜİK’in baskılanmış enflasyon rakamlarına referans vererek sık sık dile getirilen “asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” söylemleri hakikatten uzaktır. TÜİK hem enflasyona esas madde fiyat listesini mahkeme kararlarına rağmen gizlemeye devam ederek hem de doğalgazdaki devlet desteğini dahi enflasyonu düşük göstermek için kullanarak, inandırıcılığını ve güvenilirliğini tamamen yitirmiştir.

  • Ücretlerin baskılanmasını tercih eden, emeği ucuzlatmaya dayalı politikaların sonucunda kamu ve özel sektör arasındaki ücret uçurumları artıyor! Kamu işçilerinin brüt ücreti 21.750 TL iken, özel sektörde brüt asgari ücret 10.008 TL’dir. Devlette ve özel sektörde farklı asgari ücret eşitlik ilkesine aykırıdır. Türkiye’de sendikalaşmanın baskı altına alınması, toplu pazarlık kapsamının daraltılması ve grevlerin yasaklanması sonucunda, özel sektörde asgari ücretle çalışanların oranı hızla yükselmektedir”

  • *DİSK yapılması gerekenleri ise şöyle açıkladı;

Bu tespitlerden hareketle asgari ücrete dair atılması gereken adımlar, alınması gereken acil önlemler şunlardır:

  • Türkiye’yi asgari ücretliler ülkesi haline getirenler, derhal bu politikalarından vazgeçmelidir. İşçi sınıfının asgari ücret cenderesinden kurtulması için sendikalaşma ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Acilen atılması gereken adım ise teşmil yoluyla toplu iş sözleşmelerinin kapsamının genişletilmesidir. Teşmil, yasalarımızda olan bir düzenlemedir ve işçilerin işkollarındaki toplu iş sözleşmelerinden faydalanmalarını sağlamak oldukça kolaydır. İşçilerin asgari ücret mahkûmiyetine son vermek istiyorsak, teşmil derhal gündeme alınmalıdır.
  • Asgari ücret tespit süreci demokratikleştirilmeli, diğer işçi konfederasyonlarının katılımı da sağlanmalı, işveren ve hükümetin ortak kararıyla asgari ücret ilan edilmesinin önüne geçilmeli, uyuşmazlık halinde grev hakkını da içeren bir toplu pazarlık süreci olarak işletilmelidir.
  • Asgari ücretin tespitinde TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve ekonomik büyüme ile geçim şartları, işçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmalıdır.
  • Her zaman söylediğimiz gibi, asgari ücret belirlenirken bir evde iki kişinin çalışması halinde o eve yoksulluk sınırının üstünde gelir girmesi güvence altına alınmalıdır.
  • Kamu işçileri ve özel sektör işçileri arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır.
  • En düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde belirlenmelidir.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda olmamamıza rağmen insanca yaşanacak bir ücret için, işçi sınıfının asgari ücrete mahkûmiyetten kurtuluşu için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu