Dünya

DÜNYA | 45’incisi Düzenlenen Emperyalist G7 Toplantısı Üzerine

"Bir G7 zirvesinin daha geride bırakıldığı Ağustos ayında, zirveye karşı belli gösteri ve etkinlikler olsa da, bunlar sınırlı ve yetersiz oldu. Sorun elbette ki tek başına gösteri olup olmaması değildir. Böylesi zirvelerde ortaya konan tepki ve direnişler elbette ki önemlidir"

23 Ağustos 2019 tarihinde başlayan ve 26 Ağustos günü sona eren G7’yi oluşturan ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya, Japonya ve Kanadalı emperyalist güçlerin toplantısı hem kendi aralarındaki pazar kavgasında hem de müdahale edecekleri ülkeler konusunda uzlaşmalar sağlanarak sona erdi. Toplantının sonunda yaptığı basın toplantısında Fransa Başkanı Macron “Anlaşmazlıkların daha çabuk çözülebilmesi ve ortadan kaldırılabilmesi için Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) işleyişinin değişmesi gerektiği”ni belirtti.

Emperyalizm bir dünya sitemidir. Dünya halklarının başına beladır. Bu sitemden kurtulmadıkça da, yer yüzünde hiçbir şey düzelmeyecektir. Ne bağımlı halklar ve uluslar kurtulabilir, ne açlık ve yoksulluk sana erebilir ne de doğayı kurtarabiliriz. Emperyalist güçlerin oluşturduğu bu ve benzeri hiçbir oluşum, insanlığın yararına değildir. Ne Birleşmiş Milletler ne İMF ne Dünya Bankası vb. hiçbir kuruluş insanların ekonomik ve sosyal olarak yararlanmaları için kurulmamıştır.

Tüm bu kurumlar, emperyalistlerin kendi çıkarı için kurulmuştur. Birleşmiş Milletler, güya, II. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan sonra, dünya barışının sağlanması için kurulmuştu. Bugün ise emperyalistlerin savaş makinasına dönüşmüştür. Emperyalistlerin işgal ettikleri, savaş çıkardıkları hiçbir ülkede, işgalci bir güce karşı bir yaptırımı olmayan BM, tam tersine bu işgalleri onaylayan bir kuruma dönüşmüştür. Keza, İMF ve Dünya Bankası da emperyalistlerin para trafiğini kontrol eden, yarı-sömürge ülkelerdeki ekonomiyi denetleyen kurumlar olarak çalışmaktadır.

G7, “soğuk savaş” olarak adlandırılan dönemde Sovyet Sosyal Emperyalizmi’ne karşı kurulan bir güç olarak ortaya çıktı.

Önce G6, sonra G8 ve son olarak da G7 olarak adlandırılan emperyalist oluşumun ilk fikri, 1973 petrol krizinden sonra açığa çıktı. Petrol krizini takip eden dünya çapındaki ekonomik krizden bir çıkışı yolu olarak, 1975 yılında Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing’nin çağrısıyla Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD, Fransa’nın Rambouiller şehrinde toplandı. Toplantıda, G6 (gelişmiş altı ülke) adında mutabık kalan emperyalist güç odakları, bir yıl sonraki toplantıya, ABD’nin önerisiyle Kanada’yı da davet ederek genişledi ve G7 ismini aldı. 1990’larda dağılmaya başlayan Sovyet Sosyal Emperyalizmi’nin kendileri için tehlike olmaktan çıktığı fikrine varan kurucu emperyalist güçler, 1997 yılında Rusya’yı oluşuma dahil ettiler. Bu tarihten sonra G8’ler adını alan oluşum, Rusya’nın Ukrayna ile savaşı ve Kırım’ı ilhak etmesinden sonra 2014’te birlikten çıkartılmasıyla G7 ismine yeniden döndü.

G7’nin Kanada’daki toplantısında yeniden gündeme gelen Rusya’nın oluşuma dahil edilmesi fikri, Fransa’daki toplantıda da tekrar tartışıldı. ABD ve Fransa dışındaki güçler karşı çıktığı için öneri kabul edilmemiş oldu. ABD’nin Rusya’yı yeniden oluşum içinde görmek istemesinin temel sebebi, Ortadoğu’daki gelişmelerdir. Trump’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin’le olan arkadaşlığının da bunda payı var rivayeti bir yana bırakılırsa, mevzuu, ABD’nin çıkarlarında yatmaktadır.

ABD, Suriye’de etkin olmanın, İran’ı ablukaya almasının yolunun Rusya’yı yanına çekmekten geçtiğini bilmekte ve Rusya’yı G7’ye dahil ederek, hem Suriye’de daha etkin olmak hem de İran’ı Rusya üzerinden hizaya getirmek istemektedir. Diğer yandan, Rusya’nın Türkiye’yi yanına çekme planı, ABD’nin işine gelmemektedir. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler de buna dahil olduğunda ABD’nin Rusya’yı oluşuma dahil etmek istemesi anlaşılır olmaktadır. Fransa’nın Rusya’ya yeşil ışık yakması da kendi çıkarlarından ileri gelmektedir.

ABD-İran sorununun Rusya üzerinden çözüleceğini düşünen Fransa, Rusya’nın birliğe alınmasından sonra, İran’la ekonomik ilişkilerinin daha da gelişeceğini düşünmektedir. Almanya’nın karşı çıkmasının temel argümanı Ukrayna faktörüdür. Bu sorun çözüldüğünde Rusya’nın G7’ye alınması önünde bir engel yoktur. Zira, Avrupa’nın doğalgaz ve enerji konusunda Rusya’ya önemli ölçüde bağımlı olmasından dolayı Rusya’nın G7 içinde olmasına karşı çıkmayacaklardır. G7 toplantısında emperyalistlerin kendi aralarındaki bu görüş ayrılıkları çözülememiştir.

G7 toplantısının bir diğer gündemi olan ABD-İran çelişkisinde belli bir yumuşama sağlansa da sorunun tam olarak bir çözüme kavuşturulduğu söylenemez.

ABD, Ortadoğu’da gerileyen pozisyonunu İran’ı hedefine koyarak aşmaya çalışıyor. ABD, İran çelişkisi 1979 yılına kadar gitmektedir. Humeyni’nin İran’da iktidarı ele geçirmesiyle ABD, buradaki egemenliğini kaybetti. ABD, bu stratejik ülkeyi kaybetmeyi hazmedemedi ve sistematik saldırılarını devam ettirdi. 1980’de Saddam başkanlığındaki Irak’ı kışkırtarak İran’la 8 yıl süren bir savaşa soktu ve karşılıklı her iki ülkeyi zayıflattı.

Bununla yetinmeyip ardından terörist ülkeler listesine aldı ve zaman zaman daralan, zaman zaman genişleyen ekonomik ambargoyla boyun eğdirme saldırıları Suriye iç savaşıyla yeniden gündemleşti. İran’ın Suriye’de Rusya’nın yanında yer alması ABD tarafından bir risk olarak görüldü. Obama döneminde imzalan “nükleer silah yapımının durdurulması” anlaşmasını geri çeken Trump, “İran nükleer silah yapıyor, vazgeçmezse saldırırız” tehdidiyle İran üzerinde hegemonya kurmaya çalışıyor. Rusya ve Çin faktörünün İran lehine olması şimdilik ABD’yi frenlese de Trump, İran macerasından vazgeçmiş değil. Ortadoğu’da yeni bir savaşın adresi olarak ABD-İran savaşı gündemdeki yerini korumaktadır.

ABD dışındaki emperyalist güçlerin çıkarları ABD ve İran çelişkisine denk düşmüyor. İran, büyük bir pazar olmanın yanında petrol ve doğalgaz bakımından da zengin bir ülke. İran’dan yaralanmak isteyen emperyalist güçler, ABD’nin İran üzerindeki ambargosunu kaldırmasını istiyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un İran Dışişleri Bakanı Muhammet Cevad Zarif’nin toplantıya davet edilmesi bir yumuşama olarak görülmektedir.

Nitekim, ABD Başkanı Donald Trump “koşulların oluşması durumunda İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşebileceğini” söyledi. Ruhani ise “görüşme için ilk adımın ABD tarafından gelmesini” istedi ve ilk koşul olarak da “ABD’nin İran üzerindeki yaptırımlarının kaldırmasını” öne sürdü. Bu, bir yumuşama olarak yansımış olsa da ABD’nin buna yanaşması şimdilik çok olası görünmemektedir.

G7 toplantısında ele alınan bir diğer konu da ABD-Çin ekonomik savaşının sona erdirilmesi için ABD’ye yapılan öneridir. Büyük bir pazar olan Çin’le geliştirilecek ticaret, diğer emperyalist güçlerin çıkarınadır. ABD, hızla yükselen Çin Sosyal Emperyalizmi’nin önünü kesmek istiyor. Bu diğer emperyalist güçlerin de arzu ettiği bir durum olmakla birlikte, Çin’in bir tarafa itilmesini şimdilik istemiyorlar. Nitekim, basın toplantısında “Çin ile ABD arasında ticari alanda anlaşma sağlanması gerektiğini” ifade eden Macron, aynı zamanda bu çelişkinin çözülmediğini de dile getirmiş oldu.

Emperyalistler G7 zirvesinde Libya’ya müdahale konusunda bir anlaşmaya vararak “Savaştan etkilenen tüm tarafları ve yerel aktörleri ortak eden ve iyi hazırlanmış uluslararası bir konferansın düzenlenmesini istiyoruz” açıklamasıyla Libya’nın yeniden kendi denetimlerine girmesi için, BM üzerinden bir müdahalenin yapılmasında hem fikir olmuş görünüyorlar. Libya’nın iç savaşa sürüklenmesinde esas rolü oynayan emperyalistler, Libya’da hakimiyet savaşı veren güçlerin kendi denetimlerinden çıkmasının ardından aldıkları bu kararla, Libya petrollerine yeniden hakim olmak için bu kararı almış bulunuyorlar.

Amerikalı internet tekellerine Fransa’nın vergi uygulama kararı nedeni ile Washington ile Paris arasında yaşanan çelişki toplantıda ele alınarak, bunun için somut olarak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)’nün gelecek yıl yapacağı toplantıda “uluslararası vergi hususunda” çözüm bulacaklarını karara bağladılar.

Fransa Ulusal Meclisi, Google, Apple, Facebook, Amazon gibi İnternet tekellerine ülkede elde ettiği gelir üzerinden vergilendirilmesini öngören yasa tasarısını geçen ay mecliste kabul etmişti. Vergi gelirinin uluslararası çapta 750 milyon Euro ve Fransa içinde de 25 milyon Euro olduğu düşünüldüğünde Fransa ekonomisine önemli bir katkısının olacağı açıktır.

Emperyalistler G7 zirvesinde Rusya’ya karşı aldıkları bir kararla Ukrayna sorununa “çözüm” bulmak için inisiyatif alan “Fransa ve Almanya, somut çözüm bulmak için gelecek haftalarda Normandiya Formatı’nda bir zirve” düzenleme kararı almış bulunuyorlar. Nomandiya Formatı’ndan kast edilen; Ukranya krizinin çözülmesi için ilk adımın Normandiya çıkarmasının 70. yılında Fransa’nın batı ucundaki bu şehirde atılmasıdır. Sonrasında; Almanya, Fransa, Rusya ve Ukranya’nın bir araya gelerek çözüm bulmaya çalıştıkları görüşmelere verilen addır.

G7 zirvesinde alınan bir diğer ortak karar da Çin’in Hong Kong’daki ayaklanmaya fazla müdahale etmemesi için ortaya konan tutumdur. Ortak bildirgede “G7, 1984’te imzalanan Çin-İngiltere Ortak Deklarasyonu’nun önemini ifade ediyor ve şiddetten vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz” istemi dile getirilmiş bulunuyor.

Bildirgede kast edilen “deklarasyon” 19 Aralık 1984 tarihinde Pekin’de Çin Başbakanı Ziyang ile İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher tarafından imzalanan ve 1997 yılında Hong Kong’un Çin’e devredilmesi belgesidir. İngiltere, sömürgesi Hong Kong’u Çin’e devretmiş olsa da, hala Hong Kong üzerinde hakkı olduğunu düşünmektedir.

Emperyalistlerin G7 zirvesinde yaptıkları iklim toplantısında çıkan tek somut karar varsa o da Amazon bölgesindeki yangında Brezilya Hükümeti’ne verilmek istenen 20 milyon dolar bağış önerisi oldu.

Brezilya hükümeti ise G7 ülkelerinin Amazon bölgesindeki orman yangınlarını söndürme çalışmalarına katkı sunmak için sunduğu yaklaşık 20 milyon dolar hacmindeki acil yardım önerisini kabul etmedi. ABD Başkanı Trump, zirvenin iklim toplantısına katılmadı. Gazetecilerin bu konudaki sorularını yanıtlayan Trump, gazetecilerle dalga geçercesine “temiz hava ve su” istediğini vurguladıktan sonra “ABD, zaten en temiz hava ve suya sahip” diyerek cevap verdi.

Bir G7 zirvesinin daha geride bırakıldığı Ağustos ayında, zirveye karşı belli gösteri ve etkinlikler olsa da, bunlar sınırlı ve yetersiz oldu. Sorun elbette ki tek başına gösteri olup olmaması değildir. Böylesi zirvelerde ortaya konan tepki ve direnişler elbette ki önemlidir. Ancak sorun emperyalizmden kökten kopma, emperyalizmi tarihin çöplüğüne gömmedir. Çelişkiler giderek kızışıyor. Emperyalizmle ezilen halklar ve uluslar arasındaki çelişki baş çelişkidir. Bu çelişkinin çözümü emperyalizmden kurtuluştur. Uluslararası proletarya bunu er ya da geç başaracaktır.

 

 

 

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu