GüncelMakaleler

EMEK | Riskli Alan Yalanıyla Boşaltılmak İstenen Tozkoparan Mahallesi’nin Direnişi Üzerine

AKP’li Güngören Belediyesi’nin bu saldırılarla kendilerini sınadığının bilincine varan halk, mahalle ortasında yan yana durarak geri adım atmama kararlılığını gösterdi.

İstanbul Güngören’e bağlı Tozkoparan Mahallesi’nin riskli alan ilan edilerek kentsel dönüşüm adı altında mahallenin rant alanına çevrilmesine karşın mahallelinin direnişi sürüyor. Mahalleli, evlerinin bir belgeyle yok edilmesine, mahalle kültürlerinin tırpanlanmasına karşı bir arada mücadele yürütüyor. Mahallelinin bu direnişi ve birbirlerini sahiplenişinin yanında devrimci-demokrat güçler de mahalleliyle birlikte omuz omuza gelerek direnişlerinin yanında yer alıyor.

Tozkoparan direnişinin geldiği süreç nasıl başladı?

Mahallelinin yanında kaldığımız süreç boyunca Tozkoparan’ın rant alanına çevrilmek istenmesini mahalleli bize iki başlık altında anlattı. Birincisi sürecin hukuki boyutu, ikincisi ise -daha önemli olarak- sosyolojik ve demografik boyutu. Tozkoparan Mahallesi yanı başında duran Küba Mahallesi ile birlikte devrimcilerin yoğun olarak faaliyet yürüttüğü ve devrimci mücadelenin hala etkisinin görüldüğü bir mahalle. 1970’lerden sonra köylerden metropollere gelişlerin hız kazandığı, gecekondu evlerin yapıldığı bölgelerden biri.

Mahallelinin birçoğu Türkiye Kürdistanı başta olmak üzere Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinden iş bulma ve yaşam kurma amacıyla gelen insanlardan oluşuyor.

Mahallede Kentsel Dönüşüm meselesi ise ilk olarak 2006 yılında ortaya çıkıyor. Bir önceki dönemin Belediye Başkanı AKP’li Yahya Baş’ın isminin geçtiği bir proje olduğu mahalleli tarafından vurgulanıyor. Daha sonra 2012 yılında çıkan ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesine İlişkin Kanun’ kapsamına 2013 yılında Tozkoparan Mahallesi de alınıyor. Mahalleli de bu gelişmelere karşı örgütlenerek 2009 yılında TOZDER adıyla bir dernek kuruyor.

Bu dernek ile birlikte Tozkoparan’ın kentsel dönüşüm kararına karşı dava açılarak dava kazanılıyor. Sürecin devamında ise 2016-2018 yılları arasında mahalleliye bir muvafakatname imzalatmak istenerek, mahallenin evlerine çökmek isteniyor. Ancak imzalatılmak istenen belgenin Tozkoparan halkı üzerinde etkisi olmuyor ve sadece %15’lik bir imza ile geri dönülüyor.

İktidar-belediye ortaklaşa olarak her kaybetmelerinde ise çıkarttıkları yeni kanunlarla Tozkoparan’ı ranta açmak adına her yolu denemeye devam ediyor. Son olarak ise Tozkoparan ve Küba mahalleleri 21 Nisan 2020’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ‘riskli alan’ ilan edildi.6306 sayılı Risk Yasası Kanunu’nda yapılan büyük değişikliklerle Tozkoparan dahil birçok alan ‘metruk’ ve ‘heyelan bölgesi’ denilerek boşaltmak istiyorlar.

Ancak mahallenin yer aldığı bölgede ne bir metruk bina bulunuyor ne de orası heyelan riski taşıyan bir bölge. Yani AKP iktidarı ‘Minareyi çalan kılıfını hazırlar’ misali Tozkoran’ı ranta açmak adına burjuva hukukunun tüm yollarına baş vuruyor.

Mahalleli ise tüm bu hukuk altındaki dayatmalara karşı süreci sükunetle takip ederek bekleme yolunu seçtiler. Yukarıda bahsettiğimiz tüm bu süreçleri mahalleye yaptığımız ziyaretlerde ve sohbetlerde anlatan gencinden yaşlısına herkes, bu işin hukuki olarak çözüleceğini sandıklarını ifade ettiler.

Ancak elbette sürecin öyle işlemediği mahalle halkı tarafından 2020 yılının sonlarına doğru anlaşılıyor. 22 Aralık 2020 tarihinde mahallelinin kapısına tebligat asarak evlerini 1 ay içinde boşaltmaları istendi. O tarihten itibaren ise belediye halka tebligat üzerinden baskı uygulayarak imza karşılığı evlerini vermelerini istedi. Sürecin bu kadar hızlı bir oldu bittiye getirilmesinin asıl nedeni ise mahallenin bulunduğu alandaki rantın büyüklüğüyle alakalı.

Mahalle halkı hemen yanıbaşlarında yer alan ve Türkiye’de tekstil ticaretinin merkezi durumundaki Merter bölgesi ve tekstil atölyelerinin sermayedarlar açısından zengin ve yatırım alanı olduğunu, bu yüzden mahallelerinin bir an önce yok edilerek oradan çıkarılmak istendiklerini vurguladılar. Mahalle halkının şu anda barındıkları evleri değerinin altında bir fiyatla devlet tarafından kamulaştırılıyor.

Verilen fiyat burada yapılması düşünülen projeyle ortaya çıkacak yeni rakamın yanında son derece küçük kalıyor. Mahalle halkı da buna itiraz ediyor. Evlerinden uyduruk gerekçelerle çıkarılacaklarını asıl derdin ise ortaya çıkacak büyük rant olduğunu ifade ediyor.

Bölgenin arkasında Tekstilkent’in yer alması, Merter Metro ve E-5’e yakınlığı ve büyüklüğüyle oldukça cazip bir yerde olması da amacın AKP’ye yakın yandaş şirketler eliyle yeni rant alanları açılmak istendiğini gösteriyor.

Halk ise bu tehditlere karşın evlerini terk etmeyerek direniş yolunu seçti.

Birkaç aylık sürecin ardından bu kez mahkeme kararı olmadan mahalle halkına polis eşliğinde saldırma yolunu seçtiler. Halk polis saldırısına karşı direnerek saldırıyı püskürttü.

Valinin talimatıyla gelen polis eşliğinde belediye elektrik ve doğalgazı keserek mahalle halkını bezdirme ve direnişi zamana yayarak pasifize etme yoluna başvurmuş durumda. Şu anda mahalle halkı evlerinde mum ışığında sularını dışarıdan getirerek elektriksiz bir şekilde yaşamını sürdürmeye çalışıyor.

Valilik, Bakanlar Kurulu’nun mahalleye ilişkin aldığı riskli alan kararını gerekçe göstererek mahalle halkı üzerinde bir yaptırım uygulama peşinde. Valilik, bu sürece dair mahalle halkının hukuki süreci işletmesine bile fırsat tanımamayı amaçlıyor.

Esasta yaşanan bu polis saldırısı da halkın öfkesini daha da bilediği bir gerçekliğe dönüştü. AKP’li Güngören Belediyesi’nin bu saldırılarla kendilerini sınadığının bilincine varan halk, mahalle ortasında yan yana durarak geri adım atmama kararlılığını gösterdi. Mahalleye karşı bu denli saldırmasının alt metninde ise mahallenin devrimci geçmişi bulunuyor elbette. Tozkoparan, yanı başında duran Küba Mahallesi ile birlikte devrimcilerin yoğun çalışma alanlarından birisidir. Mahalleliyle yaptığımız görüşmelerde bahsi açılan ilk konulardan birisi bu oldu.

Partizan olarak mahallenin yaşadığı sorunları öğrenmek ve direnişin bir parçası olmak amacıyla mahalle halkının toplandığı ve direnişi sürdürdüğü parkta mahalleli ile buluştuk.

Partizan olarak kendimizi tanıttığımızda dahi mahallenin oluşum sürecinde devrimcilerin rolünü anlatmaya başlayan bir halk gerçekliği var. Belli bir yaşın üzerinde olan insanlar, 1 Mayıs Mahallesi pratiğine benzer bir şekilde devrimcilerin evlerini yaparken yanlarında olduğunu, kamulaştırdıkları yaşamsal malzemeleri mahallede dağıttığını, mahallenin bir nevi kale olduğunu ifade ettiler.

Yaşadıkları bu zor süreçte yine devrimcileri yanlarına görmeleri ise mahalle halkı için moral-motivasyon kaynağı oldu. Kendilerine yaşatılmaya çalışılan bu zulmün aslında mahallenin bu geçmişine yönelik de bir saldırı olduğunu fazlasıyla ifade ettiler. Görüştüğümüz mahaleliden 50 yaşlarında bir erkek, Küba Mahallesi’nin de bu şekilde parça parça koparılarak yok edildiğini vurguladı.

Şu an aynısının kendi mahallelerine yapılmak istendiğini bildiklerini söylerken, buna karşı direnişi herkese anlatmak niyetinde olduklarını ve bu bilinçle hareket ettiklerinin altını çizdi. Mahallenin bu tarihi dokusunun yok edilmesinin istenmesine karşı devrimcilerin varlığının tekrar hatırlatılması mahalle halkı üzerinde pozitif bir izlenim oldu.

Tozkoparan halkının direnişi önümüzdeki günlerde de sürecek!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu