EmekGüncel

EMEK-SÖYLEŞİ | “Yüzümüz Tamamen Emeğe Dönük!”

"İşçi sınıfına şöyle bir mesajımız var; Sonuçta sendikalar kişilerden ibaret değildir. Burada, bu mücadele devam ettiği takdirde buradaki kişilerin çağrısına değil sendikadan gelecek çağrıya riayet edip mücadeleyi büyüteceğiz"

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait İZENERJİ şirketinde örgütlü Genel-İş İzmir 2 ve 9 No’lu Şubeler, ikramiyelerinin ödenmemesi üzerine bir eylem başlattı.

Sendika yönetimi ve iş yeri temsilcileri, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlık binası önünde eylem yapmaya başladı. Biz de DİSK Genel-İş 2 No’lu Şube’den Ercan Gül ile bir söyleşi yaptık. Gül, mücadelelerinin sadece bugün için değil gelecek günler için de verildiğini vurguladı.

– İkramiyelerinizin ödenmesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde eylemdesiniz. Sizi direnişe götüren süreci kısaca anlatır mısınız?

– Biz enerji emekçileri olarak bundan iki buçuk-üç yıl önce ikramiyelerimizin zamanında ödenmemesiyle ilgili sıkıntı yaşadık. O günden bu tarihe kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi, sosyal haklarımızı zamanında ödememeye başladı. Gerek geriye dönüklerimizin farkları gerekse ikramiyelerimiz zamanında ödenmedi. Burada İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde bazı şirketlerimiz var. Belediye Sendikasında örgütlü bunlar. Oralarda arkadaşlarımızın ikramiyeleri zamanında ödeniyordu. Yalnız İz-Enerji ve İzelman emekçilerinin, bu zamana kadar hep aynı tarihte ödeniyordu. Her ikramiye ayının sonunda ödeniyordu. Biz iki tane şube, iki şirket bu zamana kadar hep aynı şekilde ödenirken, geçen hafta perşembe günü Büyükşehir’den bir randevu talebinde bulunduk. Dedik ki “artık buna bir son verin” diye gidip görüşeceğiz kendileriyle. Ama maalesef burada bizimle beraber uzun zamandır sendikal mücadele veren kendi içimizde İzelman şirketinde örgütlü sendikacı arkadaşlarımız, biz randevu tarihini beklerken bizim arkamızdan gidip işverenle görüşme yapıp kendi ikramiyelerini alıyorlar.

Biz “arkadaşlarımıza yatıyor, bize de yatacak mı?” dedik. Sonuçta aynı örgütün içerisindeyiz, aynı alanda çalışıyoruz. Dediler ki “onlara ödeme yapıyoruz, size ay sonunda yapacağız”. Biz de bu tutumun doğru olmadığını söyledik. Buna istinaden de salı gününden beri burada direnişteyiz. Yani belediye, şirketler arasında ayrımcılık yaptığı için, işçiyi işçiye kırdırdığı için bu tutumun doğru olmadığını bildiğimiz için üç gündür burada hem basına, kamuoyuna hem de beraber alınteri döktüğümüz arkadaşlarımıza anlatıyoruz kendimizi.

– Anladığım kadarıyla üç-dört yıldır süren bir durum var. Peki, bu duruma dair daha önce de tartışma ya da görüşmeniz oldu mu?

– Üç yıldır, evet. Şimdi ben altı buçuk aylık şube başkanıyım. On dokuz yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyorum.

Bunun on beş yılını sendikamızın içerisinde temsilcilik, yönetim kurulu üyeliği, şube sekreterliği ve şu anda şube başkanlığı görevinde bulunuyorum. Yeni yönetim olarak geldik biz buraya. Daha önceden de bu tutumlar yapıldı. Maalesef biz sendikacılar, o dönemin sendikacıları olarak eksik kaldığımız için, ciddi anlamda tepki koyamadığımız için taviz, tavizi doğurdu. O tavizler bugüne kadar sürdü. Biz geldiğimizde gene bir bayram süreciydi, Kurban Bayramı’ydı. İkramiyelerimizin ödenmeyeceğini söylediler. O zaman Arife gününden üç-dört gün önceydi. Geldik burada bir basın açıklaması yaptık. Ve akabinde de ikramiyelerimiz yattı.

O günden sonra işte bu süreci yaşıyoruz. Bu süreçte aynı şirkette ödemelerimizi aynı gün almış olsaydık gene bizim için bir sorun olmayacaktı. Bahsetmiş oldukları ileri bir tarihte ama ayrımcılık yaptıkları için burada bu direnişi sergilemek zorunda kaldık.

 

Patronlardan daha çok vergi ödeyen bir işçi sınıfı var!”

– Bir süredir vergi adaleti sağlansın diyerek iş yerlerinizde çalışma yapmaktasınız. Bu konuda neler yaşanıyor? Maaşlarınız ve hayatlarınız nasıl etkileniyor?

– Biliyorsunuz uzun zamandır merkezi hükümet, işçilerinin alınteri olan kıdem tazminatımıza, iş güvencemize göz dikti. Geçmişte DİSK olarak örgütlü bir şekilde bunu püskürttük, rafa kaldırttık. Bu dönemde rafa kaldırtmak değil tamamen ortadan kaldırmak istiyoruz. Aslında biz pazartesi günü Temsilciler Kurulu toplantısı yapmıştık. Temsilciler Kurulu’nda bizim almış olduğumuz kararlar vardı. Vergide adalet, kıdem tazminatı ve kadro talebiyle ilgili.

Kendi çalışmış olduğumuz iş yerlerinde bildiriler okuyarak daha sonrasında o bildirileri İzmir’in merkezi noktalarında, metrolarda, pazar yerlerinde buralarda halka, vatandaşlarımıza dağıtarak ve daha sonra da merkezi yerlerde eylemliklerimizi yaparak bu süreci geri püskürtmek gibi bir derdimiz vardı. Sonuçta siz de biliyorsunuz ki, patrondan daha çok vergi ödeyen bir işçi sınıfı var. Yıllardır AKP hükümeti geldiği günden beri, bunun sıkıntısını yaşayan bir sınıf var. Bugün evimize giderken bir miktar peyniri iki yüz liraya alıyorsak yarın aynı peyniri almaya gittiğimizde fiyatlar daha yüksek oluyor. İster istemez ailenin geçimini zorlaştırıyor bu. Bu nedenle önümüzdeki günlerde ilk temel çalışmamız vergide adalet ve kadro kıdem tazminatıyla ilgili olacak.

– Bu arada devam eden mücadeleniz nasıl seyredecek? İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle görüşmeleriniz var mı?

– İlk gün işçi arkadaşlarımızla tam gün eylem yaptık burada. Tam gün eylemi saat 5’te bitirdik. 5’ten sonra Yönetim Kurulu ve iş yeri temsilci arkadaşlarımızla Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Binası önünde gece nöbet tutmaya devam ettik ve o bugün üçüncü gün oldu. Üç gündür nöbetleşe eylemlerimize devam ediyoruz. Bugün gene denetim disiplin, yönetici ve temsilci arkadaşlarımızla nöbetimiz devam edecek. Eğer ki yarın da sağlanmazsa tekrar Temsilciler Kurulumuzu toparlayıp önümüzdeki günlerdeki eylemlik planlarımızı açıklayacağız. Ama sorun çözülmezse önümüzdeki hafta itibariyle her birini ayrı ayrı çağırarak buradaki mücadeleyi sıcak tutmak gibi bir derdimiz var.

 “Yıllardır verilmeyen haklarımız için direniyoruz!”

– Süreci ilerletmek için ne tür eylemler düşünüyorsunuz?

– Bizim buradaki derdimiz aslında işimizi aksatmak değil. Ama maalesef öyle bir düzen var ki burada. Önümüzde yerel seçim var. Bugün burada mikrofonda da söyledik. Bizim seçimle hiçbir ilgimiz yok. Sonuçta biz bir siyasi parti değiliz. Emek cephesinde bulunan bir sendikayız.

Yüzümüz tamamen emeğe dönük. Ama yapmış olduğumuz bu çalışmayı sanki Tunç başkanın adaylığına karşı imiş gibi bir lanse eden bir yapı var. Veya bu yapmış olduğumuz çalışmayla Cumhuriyet Halk Partisi’ne zarar veriliyor, AKP’nin ekmeğine yağ sürülüyor gibi bir düşünce var. Bizim böyle bir çalışmamız yok. Bizim tek bir derdimiz var. Yıllardır verilmeyen haklarımızın zamanında ödenmesi için mücadele veriyoruz.

– Son olarak işçi sınıfına nasıl bir mesajınız var?

İşçi sınıfına şöyle bir mesajımız var; Sonuçta sendikalar kişilerden ibaret değildir. Burada, bu mücadele devam ettiği takdirde buradaki kişilerin çağrısına değil sendikadan gelecek çağrıya riayet edip mücadeleyi büyüteceğiz. İleriye dönük alacağımız sosyal haklar olsun ve diğer kazanımlarımız olsun, hangi maddemizde bize saldırı varsa o maddelere istinaden yarın oluşacak sıkıntının önüne geçmek için de bir mücadeleyi devam ettireceğiz. Gelecek olan çağrılara riayet etmesini istiyoruz arkadaşlarımızın.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu