F eyleminde hasta tutsak Koçer Özdal için : Vicdani ve insani borcumuzu yerine getiremedik

İstanbul: Galatasaray Lisesi önünde yapılacak Cumartesi Annelerinin oturma eylemi, 700. haftadan sonra yasaklanmasına rağmen İHD sokağında yapılırken, Galatasaray Meydanı’nın polis ablukasında olmasından kaynaklı F Oturumu da İHD İstanbul Şubesi önünde yapıldı.

Açıklamada, hasta tutsak Koçer Özdal’ın geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirdiğini hatırlatan Hatice Onaran, Cumartesi eyleminin 700. haftada yasaklanmasının ardından polis ablukası nedeniyle Koçer Özdal’ı gündemleştirecekleri  ‘F eylemi’ni yapamadıklarını, bu hafta ise yine polis ablukasından kaynaklı bu eylemi İHD önünde yaptıklarını dile getirdi.

F eylemlerine devam edeceklerini belirten Hatice Onaran, bu hafta yapacakları İHD yönetim toplantısından sonra F Oturumu ile ilgili bilgilendirme yapacaklarını dile getirerek, basın açıklamasını basınla mail üzerinden paylaşacaklarını dile getirerek açıklamasını bitirdi.

Yapılan açıklamada, “335. F oturmasında Koçer Özdal’ın gelinen aşamada ‘veda’ hakkı temelinde serbest bırakılmasını isteyecektik.  Ancak, Süleyman Soylu’nun  Cumartesi Annelerinin 700. hafta eylemine izin vermemesi ve devlet güvenlik güçlerinin eyleme gelen insanlara çok şiddetli saldırısı ve Galatasaray Meydanını ablukaya alması nedeniyle talebimizi gerçekleştiremedik. Koçer Özdal, 27 Ağustos 2018 sabahı yaşama veda etti. Hem de 22 Ağustos 2018’den beri bilincini kaybettiği halde eli kelepçeli ayaklarından yatağa bağlı olarak. Bilinci kapalı olan bir hastadan bahsediyoruz.

Kelepçe tutuklunun kaçmasını engellemek içindir. Koçer Özdal’ın bilinci zaten kapanmıştır.

Ayrıca sürekli jandarmalar tarafından gözetim altında tutulmaktadır. Koçer Özdal’a vicdani ve insani borcumuzu yerine getiremedik ancak onun şahsında 336. F oturmasında, bir kez daha hasta mahpusların genel durumunu paylaşmak istedik” denildi.

Açıklamanın devamında, “Aslında Koçer Özdal’ın yaşadıkları ve durumu derneğimizin kayıt altına alabildiği bin 154 hasta mahpustan ağır olan 401 hasta mahpusun durumundan ve sağlığa erişim hakkını kullanırken yaşadıklarından farklı değildir. Bu alanda sürekli dile getirdiğimiz hasta mahpusların durumunu sizlerle paylaşırken vurguladığımız tecrit politikalarının mahpuslar üzerindeki etkilerini de göstermeye çalışıyoruz.

Koçer Özdal, 4 yıl önce hiçbir sağlık sorunu olmadan tutuklanmış verilen ceza nedeniyle iki yıldır tek kişilik hücrede tutulmuştur. Sağlık sorunları ortaya çıktığı ve durumu gün geçtikçe ağırlaştığı halde hapishane idaresi başta olmak üzere gittiği Samsun ve Ankara hastanelerindeki doktorlar herhangi olumlu bir yaklaşım göstermemiş; aksine hastaneye çok geç sevk edilmiş veya ‘mahkûm koğuşu yok’ denilerek tedavisi engellenmiştir” sözleriyle Koçer Özdal’ın yaşadıkları özetlendi.

“OHAL ile hasta mahpuslara hastanelerde kin, nefret ve ırkçı tutumlar artmaktadır”

“Özellikle 2016 tarihinde ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ve çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK)le hastanelerde görev yapan doktor ve sağlık personelinin hasta mahpuslara yaklaşımı her geçen gün daha kin, nefret ve ırkçı olmaktadır.

Doktor kendi mesleki eğitim ve etik kurallarını hiçe sayarak emir eri gibi hareket etmektedir. Koçer Özdal için de aynı durum söz konusu olmuştur. Tedavisi gerçekleşmeyen ve hayatını kaybedecek  birini eli kelepçeli ve yatağa bağlanmış şekilde tedavi etmekte sakınca görmemişlerdir” denilen açıklama şu şekilde devam etti;

Tutuklu ve hükümlüler arasında uygulanan ayrımcı yaklaşım tedavi ve hastane sürecinde de uygulanmaktadır. Çete Lideri Alaattin Çakıcı’ya  verilen moral için gerekli aile ve yakınları ile yaptığı sınırsız görüşme hakkı, hiçbir politik mahpusa verilmediği gibi Koçer Özdal’a da verilmemiştir.

“Biz insan haklarını savunurken özellikle temel aldığımız kıstas; düşünce, inanç, cinsiyet, ırk, dil ve din ayrımı yapmadan her insanın doğuştan sahip hakları olduğudur. Bu haklar evrenseldir, hiçbir devletin ve yöneticilerinin anlayışına, çıkarına göre değişmez değiştirilemez”