GüncelManşet

(Foto) (Rojava’dan İzlenimler-4) “YPG, küçük gizli gruplardan bir ordu yaratmanın adıdır”

(Geçtiğimiz günlerde başladığımız röportajlar dizimize Kobanê ve Kobanê sınırında yaşanan gelişmelerin yoğunluğu nedeni ile ara verdik. Dosyamıza devam ediyoruz.)

 

“YPG, küçük gizli gruplardan bir ordu yaratmanın adıdır”

Rojava/Cizîre Kantonu: Rojava’da yaklaşık iki yıldır IŞİD ile girdiği savaşta ciddi başarılar kaydeden YPG’nin direnişi tüm dünyanın gündeminde. Oldukça kısa sürede örgütlenen YPG, arkasındaki büyük desteklerle tam donanımlı saldıran IŞİD’in karşısında duran tek güç. YPG’nin bu süreci ve ilerleyişi, özellikle uzun yıllardır mücadelenin olduğu devrime gebe coğrafyalara umut, ilham oluyor adeta. Bundan dolayıdır ki; oldukça merak konusu YPG’nin örgütlenişi, savaş deneyimi.

YPG ile sorularımızı paylaşmak, onları dinlemek için önceden aldığımız randevu saatinde kapılarındayız. YPG sözcüsü Rêdûr Xelîl bekliyor bizi, oldukça sıcak karşılıyor. Türkiye’den geldiğimiz ve Kürtçe bilmediğimizin bilgisi önceden verilmiş olmalı ki, bizimle Türkçe konuşuyor. Kendimizi tanıtıyoruz, bizi gördüğüne çok sevindiğini kendi deyimiyle samimiyetle belirtiyor. Sorularımızı yanıtlamaktan mutluluk duyacağını da söyledikten sonra özür dileyerek sohbetin devamını Kürtçe yapmak istediğini ekliyor. Bu ihtimale hazırlıklı olduğumuz için tercüman eşliğinde yapacağımız söyleşiye hızlıca başlıyoruz.

– YPG’nin kuruluşunun 2010’dan önceki sürece dayandığını biliyoruz. Bu süreçten biraz bahsedebiliriz, yani küçük gruplardan oluşan örgüt nasıl ordulaşma sürecine kadar gelebildi?

– 2013 öncesi yani YPG kurulmadan önce; daha çok küçük gizli gruplar ve hafif, basit silahlarla devlete karşı savunma biçimde örgütlendik. Devletin yönelip, saldırabilme ihtimaline karşı gizli örgütleniyorduk. Gizli oldukları için de basit silahlar kullanıyorduk.

Rojava’da başlayan 2011 devrim süreciyle birlikte birçok alanda güvenlik boşluğu doğdu. Dolayısıyla biz de küçük grupları açıktan daha fazla örgütleyebilme imkânı bulduk. Suriye savaşı silahlı bir mecraya girdikten sonra, tüm taraflar silahlandı. Herkesin silahlanmaya başlaması, muhalif kesimlerin de silahlanmaya başlaması sonucunda Rojava’da da bir ordu ihtiyacı ortaya çıktı. 19 Temmuz’da resmi olarak devrim sürecinin başlamasıyla YPG kendini ordu olarak ilan etti.

– Küçük gruplardan ordu sürecine geçerken en büyük ihtiyaç olan silah eksiğini nasıl tamamladınız?

– Teknik sıkıntıdan önce en büyük sorun o kadroyu oluşturabilmektir. Kadroyu oluşturduktan sonra silahı daha rahat bir şekilde edinebilmeye başladık. Tabii oldukça zor oldu bizim için. Kaçak yollardan satın almak zorunda kaldık. Ayrıca silah pazarlarına gidip temin ettik.

Silah tüccarlarının açtıkları pazarlar bu konuda kaynak oluşturabiliyor. En önemli ikinci sorunumuz buydu, bu sorun da büyük oranda yoluna koyulduktan sonra YPG sürecine geçilerek ordu büyütülmeye başlandı.

ypg ordu yaratmanin adidir redur xelil– Devrim süreci içerisinde özellikle son 1 yıldır peşmergenin elindeki silahlardan bahsediliyor. Bu süreçte peşmerge ile silah teması nasıldı?

– Peşmergenin hiçbir katkısı olmadı.Olmadığı gibi, kaçak yollarla bize gelensilahlara, yardımlara el koydular. Kaçakçılarasınırdan silah geçirmeyi yasaklayarakalacağımız desteğin de önünü kestiler.

Peşmergenin zaten en başından beri Rojava’nın yönetimine ve iradesine karşı olumsuz bir tutumu da var. Bu yaklaşımı da bu tutumundan kaynaklanıyor.

– Rabia saldırısı sırasında peşmergenin kaçması özellikle basına yansıdı. Şimdiye kadar Türkiye’ye gelen Ezidileri dinlediğimizde; peşmergenin savaşmak bir yana halkın elindeki silahları da topladığından bahsediliyor. Peşmergenin adeta savaşmadan kaçmasına yönelik yorumlarınız neler?

– Peşmergenin halkın elinden silah aldığı şeklinde söylemleri biz de duyduk ancak tanık olmadığımız ve kanıt görmediğimiz için bu konuda somut bir cevap veremeyeceğim. Peşmergenin savunma sistemi Şengal saldırısı öncesi IŞİD tarafından yıkılmıştı. Daha sonra Şengal IŞİD tarafından çembere alınınca peşmerge paniğe kapıldı. Şengal ile birlikte peşmerge de IŞİD tarafından çembere alınmıştı. Bu çember sonucu peşmerge “geri çekilme” kararı alarak Şengal’i IŞİD’e kaptırdı.

Bu süreç zarfında da peşmergenin elinde hem teknik hem de sayı açısından oldukça güçlü silahlar vardı. İsteseydiler savaşabilirlerdi. Ancak buna rağmen onlar böyle bir karar alarak; yüz binlerce sivil insanın kafalarının koparılmasına, göç ettirilmesine ve Şengal’in IŞİD’in eline geçmesine neden oldular. Peşmerge geri çekiliş süresinde, buradan yani bizim bölgemizden geçti. O sıralarda bizim onlara geri çekilmek yerine saldırmak ve savaşmaları yönünde çağrılarımız oldu.

– IŞİD’in Irak’ta savaşmadan ele geçirdiği bölgeler var. Benzer bir durumda Türkiye konsolosluğu için de geçerli. Özellikle Sterk TV’de yayınlanan IŞİD üyelerinin itiraf ettiği üzere KDP ile Şengal üzerine bir anlaşma söz konusu olabilir mi?

– Ne tür bir planın olduğu ve bu planın ayrıntıları çok net bilinmiyor. Bu yorumları destekleyecek kanıtlarımız yok ancak Güney Kürdistan’daki ilerleyişi büyük bir komplonun sonucudur. İşte bu büyük komplonun bir parçası olarak gerçekleşen Şengal saldırısı öncesi KDP’nin peşmergelere nasıl bir yönlendirme yaptığını bilmiyoruz, elimizde kanıtlar yok ama sonuç olarak ortada bir katliam var. Ayrıca biz peşmergenin pozisyonu için politik olarak “kaçmak” yerine “geri çekilmek” ifadesini kullanmayı tercih ediyoruz.

Peşmergenin bir prestiji vardı sonuç olarak geri çekilmesiyle halkın gözünde negatif bir peşmerge imajı doğdu.

 

“Kanımızın son damlasına kadar savaşacağız!”

– Rojava bölgesinde IŞİD nerelere kadar girmişti, son 2-3 aylık süreç öncesi ve sonrası durumnasıl?

– YPG üç bölgede birden savaşıyor. Cizîre, Kobane ve Efrîn. En ağır savaş Kobane’de verildi. Cizîre’de de saldırıları oldu. Rabia’da mesela. Onlar Rabia’ya daha önce de girmek istemişlerdi ancak verilen direniş sonucu Rabia’dan çıkarıldılar.

Şu an Rabia’nın büyük bir kısmı YPG’nin elinde.Musul tarafındaki küçük bir kısmı ise IŞİD’de. Cezaa’da da 13 günlük bir savaş oldu. Cezaa daha önce YPG’nin elindeydi, onlar almaya çalıştılar ve 13 gün boyunca çatışma yaşandı.

Bu süre sonunda tekrar alınan Cezaa ile birlikte daha önce IŞİD’in elinde olan ancak kurtardığımız köyler var.

– IŞİD’in propaganda edildiği kadar “güçlü” bir örgüt olmadığı şeklinde yorumlar var. Bu konudaki yorumunuz ve IŞİD’in en son aldığı yenilgiden sonraki süreçte ne yapacağı üzerine tahminleriniz neler?

– Cezaa öyle normal bir savaş değildi. Hatta efsanevi desek yanlış olmaz. 13 gün boyunca yakın mesafeden el bombalarıyla savaştığımız bir alandı. Binlerce top ve merminin cephemize atıldığı bir savaştı. Ne kadar silahımız varsa Cezaa’da kullandık. IŞİD de elindeki tüm cephaneyi kullandı. Taş üstünde taş kalmadı.

En son olarak bir kamyona patlayıcı doldurup bize yönlendirerek patlatmak istediler. Biz ise bunu fark ederek kamyon harekete geçmeden patlattık ve onlar kayıp verdiler. Hatta en ciddi darbeyi bu şekilde aldılar. Daha önce kullandıkları bir taktiği, bu kez bize karşı kullanmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar.

Yine aynı bölgede benzer bir yöntem denemeye çalıştılar ve yine fark ederek onlardan önce biz patlattık kamyonu. Doğru IŞİD çok abartıldı, özellikle uluslararası medya tarafından fakat ciddiye alınmayacak bir güç de değildir IŞİD.

– Hangi açıdan?

– Sayı, teknik ve inanç açısından güçlü bir örgüt. Bu, karşı durulamayacak, durdurulamayacak bir güç demek değildir, YPG bunu ispatladı zaten. Ancak “IŞİD, nereye kadar gider?” sorusuna “En son kalan savaşçısına kadar savaşır” diye cevap verebiliriz. Ayrıca IŞİD’in beslendiği bir ortam var. Hem katılım hem teknik açıdan. Yerleştiği bölgelerdeki petrolden de çok büyük paylar alıyor.

Özellikle Arap bölgelerinde, Arap şovenizmi ve faşizmi üzerinden politika yapıyor ve Kürt düşmanlığını körüklüyor. IŞİD en güçlü örgüt olduğu için kişiler ve küçük İslami gruplar IŞİD’e katılıyor. Bu nedenle IŞİD kolay kolay bitirilebilecek bir örgüt değil. Uluslararası birçok gücün de IŞİD’in büyümesine göz yumduklarını söyleyebiliriz. Şu anda IŞİD’e tepki gösteren devletler istemeseydi IŞİD bu kadar büyümezdi. En büyük zemini Suriye muhalefeti sundu/sunuyor. Türkiye de en büyük desteği veren devlettir.

– ABD’nin “IŞİD’i vurma” şeklinde beyanları konusunda samimiyetini nasıl değerlendiriyorsunuz?

– ABD adına Barack Obama’nın IŞİD’i vurma açıklamaları zaten Suriye’nin çıkarlarını koruma amaçlı yapılmıştı. Amerika’nın tüm hamleleri kendi çıkarları içindir. Şengal, Rojava ve Kürtler için adım atmayacağını biliyoruz. Amerika da hava saldırısıyla IŞİD’in bitirilemeyeceğini biliyor.

– Rojava’nın stratejik konumunun oldukça değerli olduğunu biliyoruz. Bu nedenle IŞİD’in özellikle bu bölgelere saldırması için daha fazla örgütlendiğini söyleyebilir miyiz?

– IŞİD’in saldırdığı noktalar daha çok Dicle-Fırat arası yani Orta Mezopotamya’dır. Yer altı/yerüstü zenginlikleri, petrol, su kaynakları açısından oldukça zengin bir bölge. Rojava da bu bölge içerisindedir. Bu nedenle Rojava’ya saldırıyor.

Kürtlere saldırması ise Arap şovenizmini besleyerek bütünlük oluşturabilmek için yaptığı bir politikadır. Uluslar arası anlamda Kürtlerin statüsünü tanımayan güçlerin de yönlendirmesi var.

 

[widgetkit id=871]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu