Güncel

Gazeteciye haberlerinden 27 yıl hapis istemi

H. Merkezi: Silvan’da yaşanan çatışmalara ilişkin yaptığı haberler ve çektiği görüntüler nedeniyle Silvan Mücadele Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ferhat Parlak hakkında 27 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede, Parlak’ın haberlerde asker ve polisler için “yaşamını yitirdi”, YDG-H’liler için “eylemci”, gürültü eylemine katılanlara “sivil halk” demesi ve yaşanan olayları ihbar etmemesi delil gösterildi.

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde yerel yayın yapan Silvan Mücadele gazetesinin İmtiyaz Sahibi Ferhat Parlak hakkında 2015 yılında ilçede ilan sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan çatışmaları haber yapması, görüntü çekmesi ve bunları gazete ile sosyal medyada yayınlanması nedeniyle dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı ve Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede, “Suç işlemeye alenen tahrik etme”, “Suçu ve suçluyu övme”, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme”, “Halkı kanunlara uymamaya tahrik”, “Örgüt propagandası yapma” ve “Örgüt üyesi olma” ile suçlanan Parlak’ın 7 yıldan 27 yıla kadar hapsi istendi. Parlak’ın Başbakanlık Basın ve Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün verdiği sarı basın kartı olmadan ilçede gazetecilik yaptığı belirtilen iddianamede, yasaklı mahallelerde haber takibi yaptığı sırada keskin nişancılar tarafından hedef alınması olayını, “Keskin nişancılar gazeteciyi hedef aldı” başlığıyla haberleştirip, olay anına ilişkin görüntüleri paylaşması “Örgüt propagandası” olarak gösterildi.

 

Haber unsurları suç!

İddianamede, Parlak’ın “Silvan Tekel Mahallesi’nde halk sokağa döküldü” başlığıyla haberleştirip Youtube’de paylaştığı görüntüyle “halkı kanunlara uymamaya tahrik ettiği”, “Silvan’da fırtına öncesi sessizlik” başlıklı haber görüntüsü ile de “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” savunuldu. Parlak’ın, YPS’lilerin hendek kazarken çektiği görüntüler için şu iddiada bulunuldu: “Şüphelinin güvenlik güçlerinin dahi yakınlarına yaklaşamadığı BTÖ’lere yaklaşarak yüzü maskeli eli silahlı BTÖ’lerin korkutucu yönünü gösterip onların yanında olma yönünde algı yarattığı.”

Parlak’ın yazdığı haberlerde YDG-H üyeleri için kullandığı “eylemci” sözünün suç unsuru sayıldığı iddianamede, YDG-H’lilerin haber ve görüntülerde Parlak’a “Poz verdirerek, örgütü halk nazarında sempatik kılmaya çalıştığı” savunuldu. Çatışmalarda hayatını kaybeden asker ve polisler için, “yaşamını yitirdi” ifadesini kullanan Parlak’ın “Örgüt ağzıyla” konuştuğu iddia edildi. Haberde, gürültü eylemine katılan kişileri “sivil halk” göstererek, “Suç ve suçluyu övdüğü” suçunu işlediği ileri sürülen iddianamede, eylemcilerin canlı kalkan eylemi yapan kişilerden “farklı” olmadığı savunuldu.

 

“Kürdistan Türkiye topraklarında bilinen bir yer değil”

İddianamede, söyleşi yaptığı ve görüntüsünü çektiği YDG-H üyelerinin yerini polise bildirmediği için, “Örgüte destek” ile suçlanan Parlak için “Bu kadar yakın olduğu örgüt mensuplarının yerini bir kez dahi güvenlik güçlerini bildirmediği” ifadesi kullanıldı. Parlak’ın, DAİŞ’in 22 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç ilçesinde katlettiği 34 kişi için sosyal medya hesabında paylaştığı “Kürtleri dize getirmek isteyenler zamanı geldiğinde tek tek dize getirilecektir. Suruç’taki saldırıyı nefretle kınıyorum” mesajı ise “Örgüt propagandası” sayıldı. Parlak’ın evinde bulunan ve arama esnasında el konulan, ilçede yapımını devam edilen Silvan Barajı’nın yaratacağı ekolojik tahribata vereceği zarara ilişkin kaleme aldığı ancak yayınlanmamış 7 sayfalık araştırma yazısı için “Şüpheli PKK safını seçerek devletin yaptığı projeleri halkın gözünde kötülemeye çalışarak… Örgüte yardım” ettiği iddia edildi.

Parlak’ın bir paylamışında “Kürdistan kelimesi kullanarak PKK ile aynı fikri benimsediği” ileri sürülen iddianamede, “Kürdistan’ın Türkiye topraklarında bilenen bir yer olmadığı, olmasının da mümkün olmadığı” savunuldu. Parlak’ın basının ve medyanın gücünü kullanarak “PKK ve KCK’nin talimatları doğrultusunda yalan haberler yaptığı” iddia edilen iddianamede, Parlak’ın yaptığı haberlerin “haber niteliğinin” ve “kastının habercilik” olmadığı savunuldu.

 

“Suçlamaların tamamı gazetecilik faaliyeti”

Açılan dava ile ilgili konuşan Parlak, gazetecilik yaşantısı boyunca birçok defa hakkında soruşturma ve dava açıldığını ancak ilk defa böyle bir davayla karşılaştığını belirtti. “Hakkımda açılan davanın iddianamesini nereden tutarsanız elinizde kalır” diyen Parlak, şöyle devam etti: “Bana yöneltilen bütün suçlamalar tamamen gazetecilik faaliyetinden ibarettir. Sarı basın kartım olmadığı için örgüt militanı sayıldım. 22 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD’in Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde katlettiği 34 kişi için yazdığım kınama mesajımı ‘PKK’nin örgüt propagandası’ olarak sayılması beni hayrete düşürdü. Bu ülkede artık IŞİD’i dahi kınamak suç haline geldi. Başka bir suçlama ise ‘Haber için fotoğraf çekerken YDG-H’lılar sana neden poz verdi’ suçlaması. Rahmetli babamın 33 yıllık gazete arşivi ve benim 12 yıllık gazete arşivlerim ile Abdullah Öcalan’ın kitapları ‘örgüt üyeliği’ için delil olarak sayıldı. Demokratik ülkelerde çatışma esnasında görüntü alıp haber yapan gazetecilere ödül verilir. Fakat bu ülkede görevini başarıyla yapan gazetecilere ise ödül olarak ya cezaevi yolu gösterilir ya da kör bir kurşuna gidiyor. Benim yaptığım bu haberler yapılan hatalara karşı samimi uyarılar ve eleştirilerdi. Bu ülkede mesleği ‘suç’ ilan ettiler. Tarafsız bir gazeteci olarak benim yapacağım daha fazla demokrasi için gerçeğin peşine düşmek ve bu gerçekleri halka sunmaktır. Devlet ‘terörle mücadele’yi gerekçe göstererek, kamuoyunun burada yaşananları bilme hakkını engellememeli.

Kaynak: DİHABER

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu