GüncelManşet

Kaypakkaya’ya “özel uygulama”, ona duyulan korkudandır!

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın ölümsüzlüğünün 44. yılındayız… 44 yıldır Kaypakkaya’nın kendisi, ideolojisi, fikirleri, örgütü yoldaşları tarafından yaşamaya/yaşatılmaya devam diyor. Devlet ise 44 yıldır onun fikirlerini, ideolojisini, örgütünü yok etmeye çalışıyor. Çünkü Kaypakkaya’nın düşüncelerinden korkuyor ve bu korku her yıl güncel, her yıl taze, her yıl diri…

Kaypakkaya’nın kısacık yaşamına sığdırdığı düşünceleri, ihtilalci çizgisi okul yıllarında başlamış, fabrikalarda, köylük alanlarda, sosyal pratik içinde devam etmiş, mayalanmış ve bugünlere kadar da ardıllarının elinde taşınmıştır. Ancak elbette ki bu fikirler donmamış, noktalanmamıştır, en keskin yerden devam etmiş, onun başlattığı kopuş mücadelenin her alanında bir işaret fişeği olarak yol göstermiştir.

Devletin korkusu da bundandır. Her yıl “özel” bir Kaypakkaya korkusu ile hareket eden devlete, bu korku yön verir, açıklamalara, yürüyüşlere olan uygulama, yaklaşımlarına yine bu korku yön verir. Ancak bu yıl, bu korku çok daha erken girdi devreye. Toplamda süren savaş süreci, OHAL uygulamaları ile sokaktaki hareketin bastırılmak, susturulmak istenmesi, devrimci, demokrat, yurtsever kesimlere yönelik gözaltı ve tutuklama ile baskı altına alınma durumu Kaypakkaya anmalarında ayyuka çıktı. Bu uzun zamandır böyle zaten, o nedenle saldırıların yabancısı değiliz.

Bu yıl birçok ilde 1 Mayıs “izinli” olmasına rağmen kolluk güçleri Partizan’ın 1 Mayıs alanlarına girerken Kaypakkaya’lı flamalarına, pankartlarına “sorun” çıkardı.

Mersin’de 1 Mayıs’ta, yukarda ifade ettiğimiz “özel” uygulama ile faaliyetçiler üzerinde baskı oluşturmak istenirken, İzmir 1 Mayıs’ında miting alanına doğru yürüyüşte olan Partizan kortejinin önü kesilerek mevcut pankart ve flamaların alana girişine “izin” verilmeyeceği, engel olunacağı, “Kaypakkaya’ya özel bir durum var” sözleri eşliğinde saldırı yaşandı.

Ardından 18 Mayıs sabahı Özgür Gelecek bürosuna baskın yapıldı ve muhabir-okurları gözaltına alındı ve gerekçesini 1 Mayıs’ta taşınan Kaypakkayalı flama, pankart ile “18 Mayıs önce eylem hazırlığı” iddiası üzerinden oluşturuldu. Kuşkusuz iddianın temelinde Kaypakkaya korkusu vardır, yoksa büroda bulunan Kaypakkaya’ya dair ne varsa el koymazdı.

Aynı şekilde İstanbul üniversitesi öğrencilerinin eylemi daha başlamadan “Terör örgütü liderini anamazsınız” diyerek saldırıya uğradı. Üniversiteli öğrenciler Kaypakkaya anmasını günlerdir açıklamaların meskeni Kelkedon Meydanına taşımak istedi ancak burada da aynı “sert üslup” devreye saldırı olarak girdi, üniversitelilerin eylemi daha başlamadan gaz ve copla saldırıya maruz kaldılar. Devlet cephesinden aynı tutum Kaypakkayaya dair tüm anma etkinlik ve yürüyüşlerde kendini gösterdi. İstanbul Kadıköy’de kurumların ortak açıklamasına saldıran polis önce basın açıklaması yapılmasına engel olmayacağını iddia etti ancak ardından saldırıya geçti.

Adeta “çıldırmış” gibi “Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor; belki biz olmayacağız ama bu çelik aldığı suyu unutmayacak” yazısı ve Kaypakkaya fotoğrafı olan pankart daha açılır açılmaz saldırıya geçtiler.

Türkiye’nin dört bir yanında devrede olan korku ve “özel” durum, her yıl düzenlenen mezar başı anmasında kendini gösterdi.

Yıllardır Kaypakkaya’nın mezarı başında yapılan anma bu yıl “Valilik’ten, İçişleri Bakanlığı’ndan ve iki sulh ceza hâkimliğinden verilen talimata göre 31 Mayıs tarihine kadar Çorum-Karakaya ve İbrahim Kaypakkaya’nın mezarının olduğu mezarlığa giriş çıkışların yasaklandığı” bilgisi ile engellendi.

 

Kaypakkaya’ya tahammülsüzlük

Özetle devlet bu yıl Kaypakkaya korkusunu daha derin yaşıyor. Kendi ağızlarından “Kaypakkaya’ya özel durum var”  itirafı bir gerçeğe işarete etmektedir.

Son yıllarda Kaypakkaya 18 Mayıs tarihi ve haftası içinde sokakta anılmakta, özellikle son iki yıldır daha yoğun bir şekilde fikirlerine, ideolojisine, çizgisine dair yazılar makaleler yazılmakta, yayınlanmaktadır. Bu Kaypakkaya’nın ve çizgisinin daha geniş kesimlerce bilinmesine, tartışılmasına olanak vermektedir. Devletin bu yıl rahatsız olduğu şeylerden biri de her yıl biraz daha geniş bir çemberde Kaypakkaya’nın görünür hale gelmiş olmasıdır.

İşte devlet Kaypakkaya’nın görünürlüğünü sokaktaki eylemleri engelleyerek istemekte,  “özel” uygulamalar ile bu amacına ulaşmaya çalışmaktadır.

Devlet kendisi için bir tehlike olarak görmeye devam ettiği Kaypakkaya’nın ideolojisinin gösterdiği yolun güncel olduğu gerçeğinin farkındadır. Tekrar etmekten bıkmayacağız Kaypakkaya günceldir, devletin Kaypakkaya korkusu da günceldir. Kaypakkaya’nın güncelliği bugün Rojava’ya taşınmıştır, Kürdistan’ın her dağına taşınmalıdır. Kaypakkaya’nın güncelliği halk savaşındaki ısrarda devam etmektedir, Aliboğazı’nda devam etmektedir. Bu güncellik bugün birçok ilde yapılan anma ve yürüyüşlerdeki ısrarda devam etmektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu