GüncelKadın

Kolay mı boşanmak isteyen kadının devletten koruma alması!

Kadın cinayetlerinin, özellikle de boşanma aşamasında gerçekleşmesinin, devlet açısından ifade ettiği tek şey, nasıl yaparım da, “haksız tahrik indirimi” ile erkeği az cezayla kurtarırım sorusu ve bulduğu sayısız yöntemler.

H. Merkezi: Kadına yönelik şiddete karşı, kadınlara “peki demesini öğrenin”, “saygısızlık etmeyin”, “hanım hanımcık olun” vs. “öğütlerle” “mücadele eden” devlet ve yetkililerinden kadınların korunmasını beklemek elbette hayal ötesi. Ancak kadın mücadelesinin sonucunda elde edilen hakların kullanılmasının önünü kapatmak için elinden geleni yapması da bunun bir kanıtı.

En son yaşanan bir olay da bunun bir örneği. İsmini açıklamak istemeyen bir kadın boşanma sürecinde gördüğü şiddetten kaynaklı “koca” için aldığı korunma kararının uzatılması için Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitmek zorunda kaldı ve ancak bu aşamadan sonra istediğini elde edebildi.

Olay şu: Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre, adının gizli tutulmasını isteyen kadın, boşanma sürecinde olduğu eşi tarafından şiddet gördüğü gerekçesiyle aile mahkemesine başvurdu. Mahkeme, 24 Haziran 2014 tarihli kararıyla kadın lehine 5 ay süreyle koruma tedbiri uygulanmasına hükmetti. Ancak koruma tedbiri süresi içinde tekrar şiddet uygulaması üzerine koca hakkında kamu davası açıldı. Kadın ayrıca boşanma sürecinde şiddet görmesi nedeniyle aldırdığı koruma tedbiri süresi içinde tekrar şiddet uygulayan kocası hakkında “zorlama hapsi” uygulanmasını talep etti.

Ancak Aile Mahkemesinin bu isteğini reddetmesi ve itirazının da kabul edilmemesi üzerine başvurucu, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Kadın, koruma tedbiri süresi içinde tekrar şiddet uygulayan kocası hakkında istediği zorlama hapsi uygulanması talebinin reddi nedeniyle maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğini öne sürdü.

Bireysel başvuruyu görüşen Anayasa Mahkemesi, başvurucu kadının, Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, Anayasanın 17. maddesinin, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını güvence altına aldığı bildirildi.

Gerekçede, somut olayın koşulları çerçevesinde devletin sahip olduğu etkili bir hukuk sistemi kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediği, bunun yanında mevcut idari ve yasal mevzuat kapsamında somut olayın gerektirdiği ölçüde makul pratik tedbirler alınıp alınmadığının incelendiği belirtildi.

Olayda başvurucunun koruma kararının geçerli olduğu 5 aylık süre içinde eşi tarafından darp edildiğine işaret edilen gerekçede, “Başvurucunun bu şiddet olayını gerekçe göstererek, zorlama hapsi talebinde bulunmasına rağmen bu talebi reddeden derece mahkemesinin kararında söz konusu darp olayına ilişkin hiçbir değerlendirme ve gerekçe ortaya konulmamıştır. Bu nedenle karardaki gerekçelerin başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı bağlamında ilgili ve yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır.” tespitleri yapıldı.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun 13. maddesine göre, hakim tarafından verilen koruyucu tedbir kararlarının gereklerine aykırı hareket etmesi halinde şiddet uygulayana zorlama hapsinin uygulanabileceği ifade edilen gerekçede, zorlama hapsinin getiriliş amacının da şiddet uygulayanın tedbir kararlarına aykırı şekilde hareket etmesinin önüne geçmek ve caydırıcılık sağlamak olduğu vurgulandı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu