GüncelMakaleler

KRİZ | Ekonomik krizin Kürt halkına sirayeti

İktidarın bölgedeki ekonomik döngüyü bölge halkına bırakmak istememesinden de kaynaklanmaktadır. Ancak bir yandan da her dönem direnişi örgütleyen Kürt halkının bu saldırırlar karşısında da sesini ve mücadelesini yükseltmesi devleti korkutmaktadır.

TC devletinin dış politikadaki niteliği, Ortadoğu’daki politik gelişmelerdeki aldığı tavır ile birlikte geldiği durum, ekonomik kriz olarak geri dönmüş durumdadır. TC kurulduğu günden itibaren kapılarını yabancı sermayeye açmış, ülkeyi yabancı sermayenin pazarı haline çevirmiştir. Yabancı sermayenin ülkeye akıttığı sıcak parayla ayakta durmaya çalışan devlet, bugün artık farklı argümanlarla birlikte krizin odağındadır. Bahsettiğimiz kriz hane halkına birebir yansımaya başlamıştır. Tüm yaşamsal ihtiyaçlara elektrik, doğalgaz gibi ihtiyaçlara gelen zam da asgari bir ücret ile yaşamın idam ettirilmeyi imkânsız hale getirmeye başladı.

Dünyada bizim gibi yabancı sermayeye bağımlı olan ülkelerde böylesi krizler çokça yaşamaktadır. Böylesi dönemlerde iktidarlar olası bir sokak hareketliliğiyle karşılaşmaması için ya da karşılaşsa bile bunu bastırabilmek için belirli önlemler alır. Bu önemler özgürlüklerin kısıtlanması gibi genel başlık ile yorumlarsak yaşanan krizin sosyal medya gibi mecralarda yorumlanmasının yasaklanmasına kadar gitmiştir. Ülkemizde de benzer uygulamalarla insanların kendini ifade etme hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Geçtiğimiz günlerde doların 7.15 TL olduğu bir dönemde sosyal medya paylaşımları yüzünden birden fazla kişi hakkında operasyon ve gözaltı uygulanmıştır.

 

“Devletin Kürt halkına yönelik saldırı tarihseldir…”

Bu uygulamalardan nasibini yıllardır alan Kürt halkı son dönemde de devletin saldırılarından nasibini almaktadır. Devlet yaz başından beri bölgede operasyon düzenlemeye devam etmektedir. Devletin Kürt halkına yönelik saldırı furyası tarihsel olarak süregelmektedir. Ancak yaşadığımız dönemdeki saldırıları düşünürsek; bu ivme artışı ekonomik krizin yaratmış olduğu genel atmosferin T. Kürdistanı’nda vücut bulmasıdır. Ekonomik krizden bahsediyoruz çünkü zaten halihazırda TC devletinin Kürt halkına saldırmasının esas nedeni ekonomiktir. İktidarın bölgedeki ekonomik döngüyü bölge halkına bırakmak istememesinden de kaynaklanmaktadır. Ancak bir yandan da her dönem direnişi örgütleyen Kürt halkının bu saldırırlar karşısında da sesini ve mücadelesini yükseltmesi devleti korkutmaktadır. Kürt halkının mücadelesinin başka bir boyuta evrilmesi devleti zor durumda bırakmaktadır. Bunun farkında olan egemenler bölgeye yönelik ciddi saldırılarda bulunmaktadır. Sokağa çıkma yasakları ile ilgili karar alındığında Kürt halkının varlığına dair bir saldırı idi bu. Sokağa çıkma yasakları yeni bir tutum değildi ve daha önceleri de örneğin; 2016 yılında yapılan yasaklarda 107 kişi yaşamını yitirmiştir. Sokağa çıkma yasakları olan bölgelerde temel gıda ihtiyaçlarının karşılanamadığı, sağlığa erişimin olmadığı yiyeceğin bulunmadığı bir döneme dönüşmektedir.

 

Sokağa çıkma yasakları ekonomik krizi büyütmektedir!

Aslına bakılırsa devlet, sokağa çıkma yasaklarıyla bölgedeki ticareti de bitirmeye çalışmaktadır. Buradaki amaç Kürt halkını yok saymaktır. Başka bir şekilde, TC devleti böylesi bir ekonomik kriz içindeyken hali hazırda bölge ekonomisinin kontrolü altında olduğunu düşünürsek sokağa çıkma yasakları ciddi bir ekonomik kayıp da oluşturmaktadır. Bölgede daha önceki Cizre- Nusaybin döneminde yaşanan sokağa çıkma yasaklarından dış kaynaklı 50 firma ticaretten çekilmiş ve on binlerce kişi işini kaybetmişti.

Yine o dönemde bölgedeki önemli sektörlerden olan inşaat sektörü durmuş, işletmeler maaş, vergi, sigorta primlerini ödeyemez noktaya gelmiştir. GÖÇ- DER rakamlarına göre sokağa çıkma yasağı olan bölgelerde 200 bin kişi, sadece Sur’dan ise 20 bin kişi göç etmiştir..

İstatistiklerde açıkça görüldüğü gibi Türk hakim sınıflarının Kürt düşmanlığı ekonomik krizden daha önemli bir noktada görülüyor. Ekonomik krizin bu kadar derin olduğu bir dönemde yaşanan sokağa çıkma yasaklarının süreleri uzatılıp yabancı yatırımcıyı kaçırmayı bile göz ardı edebiliyor. Hakkari’de sokağa çıkma yasağı 15 gün uzatılabiliyor. Yine Amed’in Lice ilçesinde sokağa çıkma yasakları devam ediyor. Bölgedeki operasyonlar yaz başından beri hız kesmeden sürüyor.

TC devleti yaşadığı krizlerin faturasını ezilen kesimlere kesmek istemektedir. Bu dönemki senaryo “milli duruş” üzerinden süregelmekte. Tüm ülke AKP hükümetini başarısızlığını bir milli savaş üzerinde göğüsleyip kendi cebinden idare etmeye çalışıyor. Daha doğrusu egemenlerin yaptığı çağrı bu yönde. Böylesi bir dönemde Kürt halkının kazanımlarına saldırarak, Kürt halkı hedef gösterilmekte ve asıl sorun örtbas edilmeye çalışılmaktadır. Krizin yoksul halkımızın evlerine giderek daha da fazla düşünülürse süreç doğru okunup, doğru bir politik hat izlemek anın görevidir. (Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu