Güncel

Kulp davasında “zaman aşımı”na ailelerden tepki

Diyarbakır’da 1993 yılında kaybedilen 11 kişinin akıbetinin sorulduğu Kulp davası kararına ailelerden tepki: 25 yıl geçse de hukuk mücadelemiz sürecek

H. Merkezi: Diyarbakır’da 1993 tarihinde General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Dağ Komando Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonlar sırasında kaybedilen 11 kişinin akıbetinin sorulduğu Kulp davası zaman aşımına uğratıldı. Sanık hakkında da beraat kararı verildi. Kaybedilen Bahri Şimşek’in oğlu Aslan Şimşek, “25 yıl geçse de hukuk mücadelemiz sürecek” dedi.

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin Alaca köyü ve Muş’a bağlı Kayalısü köyünün civarında 8-25 Ekim 1993 tarihinde Abdo Yamık, Bahri Şimşek, Behçet Tutuş, Celal Aziz Aydoğdu, Hasan Avar, Mehmet Salih Akdeniz, Mehmet Şah Atala, Mehmet Şerif Avar, Nesrettin Yerlikaya, Ümit Taş ve Turan Demir adlı siviller öldürüldü.

Mezopotomya Haber Ajası’nın haberine göre toplanan deliller, tanık beyanları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Meclis kararına rağmen yıllar sonra açılan davanın karar duruşmasında, dönemin Bolu Dağ Komanda Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk, “birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürme”, “halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik, cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak” suçlarından yeterli delil olmadığı iddiasıyla beraat ettirildi. Dava da zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle düşürüldü.

Kaybettirilen 11 kişiden biri olan Bahri Şimşek’in oğlu Aslan Şimşek, verilen karara tepki gösterdi. 14 yaşındayken babasının öldürüldüğünü ifade eden Şimşek, 9 kardeşinin olduğunu belirterek, “Çocuklarının geleceği karartıldı. Olay sadece bir babanın katledilişi değildi” dedi.

Şimşek, “Babamızın katledilmesi aklımızın ucundan geçmezdi. Devletin yargısı ve kanunu var. Bunların bir cezası varsa, orada yargılanıp ceza alırlar diye düşünüyorduk. Ama bu insanların elleri kolları bağlanarak öldürüldü ve yakıldı. Derin bir acı yaşadık bu ülkede” ifadelerini kullandı.

“Böyle bir karar beklemiyorduk”

Babasının öldürüldüğü 1993’ten 2004’e kadar umutla aramalarını sürdürdüklerini söyleyen Şimşek, “Kanunlarla mücadelemizi verdik. Bu insanlar bir gün gelip çıkacak diye umudumuz vardı. Cezaevlerinde olduklarını ve bir gün devletin bunları çıkarıp yargılayacaklarını umuyorduk. 11 yıl boyunca hep bir umutla devletin kapısını çalıyorduk bu insanlar nerede diye. 2004’te kemikleri bulununca dünyamız yıkıldı. Böyle bir karar beklemiyorduk” diye konuştu.

“Hayal kırıklığına uğradık”

Kemiklerin bulunmasının ardından hukuk mücadelelerini aralıksız sürdürdüklerini ifade eden Şimşek, AKP’nin 2002’de iktidara gelmesiyle fail meçhul cinayetlerinin aydınlatılması konusunda umutlarının arttığını; ancak hayal kırıklığına uğradıklarını ifade etti.

“Deliller failin ceza alması için yeterliydi”

Davanın Ankara’ya taşınmasıyla faillerin cezalandırılacağını umduklarını dile getiren Şimşek, “Ankara’ya, acımız biraz daha dinecek hissiyle gittik. Bir ve ikinci duruşma umut vericiydi. Dosyaya giren deliller, failin ceza alması için yeterliydi. Ancak, 3’üncü duruşmada mahkemenin seyri değişti. Kurumlardan istenen belgeler vardı. Neden bu kurumlardan belge gelmedi?” diye sordu.

“Madalya almak için bölgeye geldi”

Babasını öldürmekle suçlanan Ertürk’e tepki gösteren Şimşek, şöyle devam etti: “Ertürk, yetkilerini keyfi kullandı. Bu yetkiyle yurttaşları koruyacağına onları katletti. Madalya almak için bölgeye geldi, katliamı gerçekleştirip buradan da çıktı. O dönem Şemdin Sakık da o bölgeydi. Acaba Sakık ile ne tür antlaşma yaptın? Devlet bunları araştırsın.”

“Bir gün elbet ceza alacak”

Yaşanan hukuksuzluğa tepki gösteren Şimşek, “25 yıldır hukuk mücadelesi veriyorduk. Bir 25 yıl daha geçse hukuk mücadelemizi yürüteceğiz. Bir gün elbet bu kişi ceza alacaktır. Yaptıkları yanına kar kalmayacaktır. Bu kişi bir gün cezaevinin yolunu boylayacaktır” diye konuştu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu