GüncelManşet

Mahmut Toğrul: “DAİŞ’in yüzlerce hücresi olmasına rağmen önlem alınmıyor”

Dîlok: AKP-DAİŞ işbirliğinde gerçekleştirilen katliamlar silsilesine 20 Ağustos’ta Dîlok (Antep)’ta 30’u çocuk 54 kişinin yaşamını yitirdiği ve onlarcasının yaralanmasına neden olan vahşice bir katliam daha eklendi. DAİŞ’in Türkiye’deki merkezi olan Dîlok’un Türk ve Kürtlerin birlikte yaşadığı bir bölge olması, bu katliamın halkları karşı karşıya getirme amacı taşıdığını da gösteriyor.

TC/AKP, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında balıklama atladığı denizden bir türlü çıkamayarak karanlık bir sona doğru gidiyor. Suriye’de uyguladığı politikaların geçerliliğinin olmaması ise bu sonu daha da hızlandırıyor. Dış politikasını iç politikaya olduğu gibi yansıtan ve Kürt Ulusal Hareketi’ne yönelik saldırılarını “DAİŞ ile savaşıyoruz” reklamıyla yapan AKP, Kürt halkı ve muhalif her kesimi hedef alıyor. Son süreçte Cerablus’a yönelik saldırı da bunun bir izdüşümü. Öncesi ve sonrasıyla Dîlok Katliamı ile TC’nin Cerablus hamlesini HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul ile birlikte değerlendirdik.

“DAİŞ’in eylemleri AKP’yi besliyor”

DAİŞ’in Suriye’ye yerleştiği günden bu yana dünyaya açılan kapısının Türkiye olduğunu hatırlatan Toğrul, “DAİŞ’in dışarıya bakan kapısı Azez’den Cerablus’a kadar olan Kilis-Karkamış hattında, dünyanın bütün çeteleri Suriye’ye girdi. Özellikle Dîlok hattından geçen çeteler Türkiye’nin veya dünyanın çeşitli yerlerinde kendilerini patlattı” ifadelerini kullandı.

DAİŞ’in yaptığı canlı bomba eylemlerinin AKP’nin politikaları ile ortaklaştığına dikkat çeken Toğrul,  “DAİŞ’in canlı bomba eylemlerinin ya barışa yönelik bir talep olduğunda ya da Türkiye’deki halkların bir araya gelmesine, dayanışmaya dair çağrıları olduğu dönemde yapıldığını görüyoruz. Yani DAİŞ’in eylemleri AKP’nin politikalarına itiraz edenlerin etkinlikleri, organizasyonları örgütledikleri döneme denk geliyor. Örneğin 10 Ekim Ankara Gar Meydanı’nda insanlar Kürdistan’da yaşanan yıkımın son bulması için ‘Barış hemen şimdi’ sloganıyla Ankara’ya akmışlardı. AKP’nin Kürdistan’da yürüttüğü kirli savaş politikasına karşı çıktıkları bir dönemde DAİŞ gidip kendini orada patlattı. Yine Suruç katliamı da benzer bir örnektir” dedi ve ekledi: “DAİŞ’in eylemleri AKP’yi besliyor.”

Rojava AKP için kırmızı çizgi

DAİŞ’in yüzlerce hücresinin olduğunu uzun zamandır dile getirdiklerini belirten Toğrul, önlem alınmamasının sebebini ise AKP’nin Suriye ve Kürt karşıtı politikalarına bağlıyor. “Rojava’daki Kürt güçlerinin yerleşik halklarla beraber yeni bir yaşam oluşturmalarını AKP iktidarı öteden beri kendisi için bir kırmızı çizgi olarak adlandırdı ve bunu engellemek adına her türlü çeteyle ilişki kurmayı mubah gördü” diye ekleyen Toğrul şu şekilde devam etti: “Yani sadece DAİŞ ile ilgili değil, baktığımızda El Nusra, Ahraru Şam gibi cihadist gruplarla güya ÖSO adı altında ilişki kurdu. Ve bu çetelerin kendilerini Türkiye’de örgütlemelerine de göz yumdu.

“Katliamlara karşı önlem alınmıyor”

Toğrul, “DAİŞ ile ilgili Türk emniyeti tarafından bilinmeyen hiçbir şey olmamasına rağmen katliamlara karşı önlem alınmıyor” diyerek devam ettiği konuşmasında Ankara Katliamı’nın düzenleyicisi Yunus Durmaz ile ilgili her şey bilindiğine dikkat çekti.  Ankara’da böyle bir eyleme yönelebileceği bilgisinin devletin elinde olduğunu ifade eden Toğrul, Dîlok’taki katliamın habercisinin Ankara Katliamı iddianamesi olduğunu belirtti. İddianamede Kürtlere yönelik bir düğüne saldırının olabileceği ifadesi yer alıyor ve buna karşın hiçbir önlem alınmıyor.

Alınan önlemlerin ise halka yönelik alındığını ifade eden Toğrul, “Önlem dünyanın her yerinde saldırıyı yapacaklara yönelik alınır. Türkiye’de böyle bir tehlike varsa, saldırı gerçekleştirecek olanların alanları daraltmalı, bunu yapmasına fırsat vermemeli” dedi.

 

“Dîlok’taki saldırı barışa yönelik bir saldırıdır”

Dîlok’taki saldırı da açıkça barışa yönelik bir saldırıdır” diyen Toğrul, hedefin tesadüfen seçilmediğini ifade etti. Katliamdan bir gün önce KCK “Eğer Dolmabahçe mutabakatına dönülürse Türkiye’de barışın koşulları en az bir ay içerisinde tesis edilebilir” şeklinde çağrı yapmıştı. Bu çağrıyı hatırlatan Toğrul, “ Tam da diğer barış çağrıları gibi DAİŞ ve Türkiye’de kandan gözyaşından beslenenler tarafından birileri harekete geçirilerek burada böylesi bir eylem gerçekleştirildi. Bu eylemin Türkiye’nin iç barışına yönelik olduğunu da bilmemiz gerekiyor”  dedi.

Katliamın ardından halkı karşı karşıya getirmeye çalıştılar

Katliamın hemen ardından Dîlok’a gelen AKP ve CHP’li vekil ve yöneticilere yönelik tepki ise dikkat çekti. AKP’nin bu durumu yine halkı karşı karşıya getirmek için kullandığına dikkat çeken Toğrul bu durumu şu şekilde yorumladı: “Birinci gün cenazeler defnedildiğinde AKP’lilerin alana girememesi ve orada kitlenin tepkisi sonucu AKP’lilerin orada görüntü verememeleri AKP’lilerde büyük bir öfke oluşturdu. İkinci gün belediye işçilerine önlükler giydirilerek ellerine bayrak tutuşturularak alana getirilip iki farklı kitleyi karşı karşıya getirdiler. Yani AKP bu katliamdaki ortaklığını gizlemek için elinden gelen tüm çabayı gösteriyor. Halkımız bunları boşa çıkardı. Bizleydiler ve bizlerle olmaları halkı son derece memnun etti. Taziyelere gelen insanlarımız da bunu gördü.

“Dîlok’ta böyle bir olayı ön görmüştük”

Katliamın ardından mecliste soru önergesi sunan Toğrul,  “Verdiğimiz araştırma önergelerine bir türlü cevap vermediler. Daha Haziran ayının son günlerinde Dîlok’ta böyle bir olayı öngörerek bir araştırma önergesi vermiştik ve bunu mecliste tartışmıştık. Ben orada Dîlok’un durumuna dikkat çektiğimde AKP’li vekiller yalan söylediğimi, gerçeklikle bağı olmadığını ve daha da öteye giderek benim Dîlok’un imajını bozan bir vekil olduğumu iddia etmişlerdi. Keşke biz haklı çıkmasaydık! Doğru olmasaydı. AKP’liler doğru söylemiş olsalardı ve bu katliam yaşanmasaydı. Bu katliam yaşandığı gibi biz önümüzdeki süreçte de bu ve benzeri olayların hala ortamının olduğunu düşünüyoruz” dedi.

DAİŞ bahane, asıl hedef QSD

Katliamın hemen ardından “DAİŞ’e bedel ödeteceğiz” denilerek Cerablus hamlesinin düzenlendiğini belirten Toğrul, “Aslında Cerablus harekatı başlamadan Binali Yıldırım bunları söylediğinde sosyal medyada DAİŞ’in Cerablus’u boşalttığına, El Bab’a doğru yöneldiğine dair bir söylenti geldi. Yine harekat başlamadan sosyal medyada videolarda ÖSO güçleri adı altında Cerablus’a Karkamış’tan ciddi bir gücün aktarıldığını biz öğrenmiştik. Türkiye yanlış Suriye ve Kürt karşıtı politikasını son dönemde Rusya-İran ekseninde yakınlaşarak kendince restore etmeye çalışıyor. Bu anlamda Rusya ve İran’a ciddi tavizler verdi. Türkiye Putin’in tüm tezlerini kabul eden bir pozisyona girdi” dedi.

Toğrul, TC tarafından bu operasyonun DAİŞ’e gerçekleştirilen bir operasyon olarak lanse edildiğini ancak gerçeğin böyle olmadığını şu şekilde ifade etti:“Türkiye’nin tek derdi Azez-Mare hattının QSD’in eline geçmesini engellemek.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu