GüncelMakaleler

MAKALE | AKP İktidarının Bağış Kampanyası

Böylece yardımlaşmanın, dayanışmanın, gönüllü örgütlenmelerin önünü kesmeyi amaçlıyor. Buna karşın sadece yardımlaşma ve dayanışmayı büyütmeye çalışmamızın yanında en çok da mücadeleyi büyütmeye ihtiyacımızın olduğu günlerden geçiyoruz...

2019 yılının son günlerinde Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan koronavirüs salgını bir Tsunami gibi tüm dünyaya yayıldı ve halihazırda can almaya devam ediyor.

Çin’den dünyaya yayılıp AB devletleri coğrafyasını mesken edinen koronavirüs salgını, ölümleri her geçen gün katlayarak yoluna devam ediyor. Salgınının merkez üssü haline gelen Avrupa coğrafyasında İtalya, İspanya, Fransa vb. ülkelerde hastalanma ve ölümler her geçen gün katlanarak devam ediyor.

Korona virüsün bu denli yayılmasından eğitime, bilime, sağlığa, bilimsel araştırmalar yerine silahlanmaya, savaşa bütçe ayıran emperyalist-kapitalist iktidarlar sorumludur.

Yıllardır sağlığa, bilimsel araştırmalara bütçe ayıracaklarına silahlanmayla ilgili araştırmalara, savaş araçlarının geliştirilmesine bütçe ayıran iktidarlar bu suça ortaktır. Aynı zamanda büyük şirketlerin kârlarına kâr katmak için doğayı tahrip etmelerine ses çıkarmayan iktidarlar suçludurlar.

Kapitalist emperyalist sistemin aşırı kâr hırsının, insanlığı ve doğayı getirdiği aşamanın, ekolojik sistemin tahribatının, yaban hayvanları katliamının, doğanın katliamının sonuçlarıdır bu salgınlar.

Ülkemizde de 19 yıldır iktidar olan AKP eğitime, bilimsel araştırmalara, sağlığa bütçe ayıracağına savaşa, silahlanmaya, İHA ve SİHA’lara, zırhlı araçlara kısaca savaş ekonomisine bütçe ayırıyor.

Neo-liberal politikalar doğrultusunda üniversite araştırma hastanelerinin belirli bölümlerini kapattılar, sağlık hizmetleri özelleştirildi. Devlet hastaneleri hizmet veremez duruma getirildi. TC’nin ilk yıllarında kurulan verem, tetanos, difteri, kolera, tifüs aşısı, kuduz ve akrep serumları üretilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü AKP tarafından 2011 yılında kapatıldı.

Sağlığa, bilimsel araştırmalara, eğitime bütçe ayırmak yerine savaşa, dini vakıflara, tarikatlara, diyanete bütçe ayıran AKP iktidarı bugün koronavirüs salgınıyla karşı karşıya kalınca ”evde kal” dediği 65 yaş üstü insanlara da sadece kolonya ve dua verebiliyor. Halkın özellikle de çalışmak zorunda kalan işçi sınıfının ücretli izin talebi görmezlikten geliniyor, büyük bir sessizlikle geçiştiriliyor.

Hatta bizzat R.T.E’nin ağzından “üretim ve ihracat devam etmeli” diyerek, virüs salgını karşısında işçi sınıfı ölümün ön saflarına sürülüyor. B    una rağmen anayasal haklarını kullanarak çalışmak istemeyen işçilere tıpkı İzmit’te olduğu gibi valilik kararıyla çalışmama yasağı getiriliyor. Bunun anlamı eğer işçiler virüs salgını nedeniyle çalışmama haklarını kullanırlarsa, işten atılmakla dolayısıyla açlıkla karşı karşıya bırakılmak olarak ortaya çıkıyor.

Hatırlanırsa İskenderun’da bir tır şoförü çektiği videoyla bu çıplak gerçeği dile getirmiş ve “çalışmazsam açlıktan ölürüm, beni virüs değil sizin düzeniniz öldürür” demişti. Ve anında gözaltına alınmıştı.

 

Zenginlere Kaynak Halka İBAN Numarası

AKP iktidarının koronavirüs salgını karşısında ekonomik olarak çaresizliğini gören, hakim sınıfların diğer temsilcisi CHP, iktidarın bu durumunu kendileri için bir artıya dönüştürmek adına CHP’li büyük şehir belediyeleri olarak bir bağış kampanyası başlattılar.

Bağış kampanyası özellikle 65 yaş üzeri dışarıya çıkamayan yaşlı kesime, yoksullara 150 TL tutarındaki yiyecek kolilerini ulaştırmak olarak özetlenebilir. CHP belediyeleri bu yardımlarla hem üzerlerindeki sorumluluğu atmak hem de önümüzdeki olası seçimlerde bu durumu CHP lehine oya dönüştürmek çabasıyla hareket ediyor diyebiliriz.

CHP’li büyük şehir belediyelerinin ve sivil toplum kuruluşlarının başlatmış oldukları bu bağış kampanyasına özellikle de İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde ilginin büyük olması AKP iktidarını harekete geçirdi.

Bilim kurulunun toplantısından hemen sonra “Ulusa Sesleniş” konuşması için TV’lerin karşısına geçen R.T.E. “Milli Dayanışma Kampanyası” başlattığını açıkladı. Ve devamında da “Biz bize yeteriz Türkiye’m” sloganıyla IBAN numaraları paylaştı. IBAN numarası vererek, kendi 7 aylık maaşını kampanyaya bağışladığını açıkladı.

Özellikle “evde kal” propagandasıyla eve hapsedilen 65 yaş ve üstü yaşlılar devletten para, gıda yardımı beklerken böyle bir kampanyayla karşılaşınca şaşkınlıklarını gizleyemediler. Öyle ya tüm ülkelerde koronavirüs salgını nedeniyle iktidarlar evde kalanlara, sokağa çıkmayın dediklerine yönelik ekonomik destekleri açıklarken AKP iktidarı tüm vatandaşlarından verilen IBAN numaralarına bağış yapmalarını istiyor.

AKP iktidarı döneminde önceki yıllarda da organize edilen kampanyalar olmuştu. Halktan milyonlarca para toplanmıştı.15 Temmuz darbe girişimindeki gaziler(!) için 309 milyon toplanmıştı.

Tabelası ve adresten başka bir şeyi bulunmayan bu vakfın paralarının akıbeti açıklanamadı. Yine 1999 yılındaki Marmara depreminden sonra konulan deprem vergi gelirlerinin -ki 72 milyar liranın ne olduğuna ilişkin (Elazığ depremi sırasında) sorular karşısında AKP’nin başı R.T.E. “kimseye hesap vermek zorunda değiliz” demişti- akıbeti belirsizliğini koruyor. Aslında bu yardım paralarının yol yapımı, inşaat ihaleleri vb. aracılığıyla yandaşlara aktarıldığı bilinmesine rağmen göz göre göre büyük bir pişkinlikle bu konuda hesap vermeyeceklerini ilan ettiler.

AKP iktidarının topladığı bağışlarla ilgili sicili bozuk olmasından dolayı insanlar sorular soruyorlar: Bu iktidar toplanan bağışlarla ne yapacak? İktidar toplanan yardımlarla bütçede para olmadığı için/kalmadığı için sağlık personelinin korunması için acil tedbirler mi alacak?

Yoksa Fransa, Almanya gibi sokağa çıkma yasağı koyarak çalışanların evde kalmalarını sağlayacak mali destek programı mı yapacak? Yoksa “üretimin ve ihracatın devam etmesi” olarak R.T.E. tarafından açıklanan hedefin devam ettirilmesi için mi kullanılacak?

Koronavirüs salgınının kol gezdiği bu süreçte milyonlarca işçi fabrikalarda, maden ocaklarında, tersanelerde, tarlalarda vb. yerlerde çalışmak zorunda. Bir yandan çalışırken koronavirüsle mücadele ederken R.T.E.’nin “üretimin ve ihracatın devam etmesi” projesine de yardım etmek istemiyorlar.

Zaten bunun bilincinde olan AKP iktidarı da bağış kampanyasını çalışanların maaşlarından kesintiler yaparak (ki bu bir tür salma vergidir) kampanyayı başarılı gösterme yoluna gitmiş bulunuyor.

AKP’nin kampanyasının TV’lerde R.T.E. tarafından duyurulmasının ardından İçişleri Bakanı tarafından diğer kampanyalar ”yasadışı” ilan edilerek CHP’li belediyelerin banka hesapları bloke edildi. Bakan bu hamlesini “Vali izin vermeden ‘ben yardım toplarım’ derseniz başka bir devlet, yeni bir hükümet oluşturmak istiyorsunuzdur” diye açıkladı.

Benzer açıklamayı bir gün sonra R.T.E de yaptı ve “devlet içinde devlet olmaz” dedi. Bu bir yanıyla TC faşizminin yönetim anlayışını gösterse de asıl olarak hedeflenen halkın devlet aygıtı dışında birbirleriyle dayanışmasının önünü kesmektir.

Nitekim bu açıklamalardan sonra HDP’nin halka yardım paketi ulaştırmalarına valilik kararıyla yasak getirildi. AKP iktidarı CHP belediyelerinin ve diğer demokratik örgütlerin yardımlarına el koymak istiyor.

Böylece yardımlaşmanın, dayanışmanın, gönüllü örgütlenmelerin önünü kesmeyi amaçlıyor. Buna karşın sadece yardımlaşma ve dayanışmayı büyütmeye çalışmamızın yanında en çok da mücadeleyi büyütmeye ihtiyacımızın olduğu günlerden geçiyoruz…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu