İstanbul: Kuruluşunun 14. yılını geride bırakan Munzur Çevre Derneği (MÇD) dün sabah (13 Mart) düzenlediği bir kahvaltı etkinliğiyle çevre, doğa ve yaşam alanlarına yönelik saldırılara karşı neler yapılacağı üzerine bir tartışma yürüttü.
Geleneksel hale getirilen kahvaltı etkinlikleri bir yandan üyelerin buluşmasına vesile olurken bir yandanda derneğin gündemleştirdiği konular üzerine tartışmalar yürütülmesine, çalışmaların planlanmasına olanak sağladı.
“Mücadeleyi ve direnişi güçlü şekilde örelim!”
Yapılan kahvaltının ardından, Munzur Çevre Derneği yönetiminin gövdesini oluşturan kadınlar bir divan oluşturarak katılan tüm üyeleri ve misafirleri selamladı. Munzur Çevre Derneği başkanı Hatun Esen söz alarak, önümüzdeki süreçte de çevreye, doğaya ve yaşam alanlarına yönelik saldırıların boyutlanacağına, mücadelenin ve direnişin daha güçlü şekilde örgütlenmesi gerektiğine vurgu yaptı. Esen devamında ise Türkiye Kürdistanı’nda, Artvinde, ve Dersim’de çevreye ve doğaya yönelik geliştirilen saldırılara dikkat çekerek bu saldırılara karşı örgütlü bir mücadelenin olmazsa olmaz olduğuna dikkat çekti.
“Yaylalar, dereler ve doğa mücadeleyle özgürleşecek”
Kürt illerinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla boyutlu katliamların yaşandığını, yaşam alanlarının yıkıma uğratıldığını, çevrenin ve doğanın geri dönülmez şekilde tahrip edildiğini ifade eden Esen, Dersim’in 11 bölgesinde ilan edilen güvenlikli bölge uygulamasının benzer şekilde insan yaşamını, çevre ve doğayı tehdit eden bir uygulama ve politika olduğuna vurgu yaptı. Katılımcı üyelerin gündeme yönelik söz alarak düşüncelerini, fikir ve önerilerini dile getirdiği toplantı geniş bir tartışmaya ve süreç değerlendirmesine dönüştürüldü. Türkiye Kürdistanı’nda yaşanan direnişten, Cerrattepe’ye, İliç’teki gelişmelere ve Dersim’e uzanan yelpazede çevreye ve yaşam alanlarına yönelen saldırılar gündemleştirilerek mücadele etme çağrısı yapıldı.
Özellikle Dersim’de ilan edilen özel güvenlikli bölgeleri ve baraj projelerini halkın üzerinde dolaşan kara bir buluta benzeten Esen, mücadeleyle bu kara bulutların dağıtılacağına, yaylaların, derelerin, doğanın mücadeleyle özgürleştirileceğine dikkat çekti.
Esen’in ardından yapılan konuşmalarda, Ovacık’ta gündeme getirilen baraj projesine karşı geliştirilen mücadele gündemleştirilerek, yapılması gerekenler üzerine tartışmaların yürütüldüğü toplantıda hülkıon baraj projelerine karşı da birleşerek örgütlenme ve mücadele etme çağrısı yapıldı.
“16 Nisan’da saldırılarla karşı birleşiyoruz”
Munzur Çevre Derneğinin 16 Nisanda Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapacağı gece gündemleştirilerek, gecenin amacı ve nasıl bir çalışma yürütüleceği üzerine geniş tartışmalar yürütüldü. Çernobil faciasının 30. yılı vesilesiyle yapılan gecenin bir kez daha çevreye, doğaya ve yaşam alanlarına yönelen saldırılara yanıt olacağı ifade edilerek güçlü bir çalışmanın örülmesi hedef olarak oluşturuldu. Devamında ise afiş ve davetiye çalışmalarının geniş kitleye ulaştırılarak çalışmanın örgütlenmesi gerektiğine vurgu yapılarak bildiri çıkarılması, merkezi yerlerde stantların açılması, basın yayın, teknik ve mahalle komisyonlarının oluşturulması önerilerek gece etkinliğinin planlı ve örgütlü şekilde gerçekleştirilmesi üzerinde duruldu.
Tartışmalarla zenginleştirilen önerilerin hayata geçirilmesi için somut planlamaların yapılacağı toplantılar örgütlenerek katılan ve çalışmaya dahil olan herkese teşekkür edilerek etkinlik sonlandırıldı.
