Güncel

OCAK AYI | “Onların Yolundan Gitmeli, Onların Bize Çizdikleri Çizgiyi Savunmalıyız!”

İbrahim Kaypakkaya’nın ardılları, Nubar Ozanyan’ın savaşçıları proletarya partisinin düşüncelerini Ortadoğu’da yaşatmaya devam ediyor.

Açıklama: Aşağıdaki yazı Türkçe’den Arapça’ya çevrilen TKP-ML Ölümsüzler Albüm çalışmasında emeği geçen üç yoldaşın duygularını kaleme aldığı yazılardır. Yazılar, Arapça’dan Türkçe’ye çevrilmiştir.

“Ölümsüzlerimiz, halkımızın içinden çıkar!”

Ölümsüzlük, birçok yüksek ve asil anlamlar taşıyan bir kelimedir, diğer kelimelerden farklı olarak şehitlerimiz için kullanılır. Gerçek şehitler, eşitlik uğruna mücadele yoluna girmiş olanlardır. Onlar ezilen halkların içinden gelirler ve onların içinde yaşarlar, bu halklar için ölürler ve şehitlerin hayatı bu bağlamda anlam kazanmaya başlar.

Ölümsüzlerimiz, halkımızın içinden çıkar. Onlar, kendilerinden sonra doğru yolu izleyen, deneyimlerinden ve öğretilerinden, yaşamlarından öğrenenler için öğretenlere ve rehberlere dönüştüler. Bugünü iyi anlamak ve gelecek için mücadele etmek istiyorsak, şehitlerin hayatlarını araştırmalı ve anlamalıyız.

Ölümsüzlerimizi tanımazsak, geleceğin yolunu da göremeyiz. Dolayısıyla devrimi anlamak ve devrimci mücadeleyi öğrenmek istiyorsak; devrim şehitlerini, nasıl yaşadıklarını, hayatlarının nasıl olduğunu, düşüncelerinin ve sözlerinin ne olduğunu bilmeliyiz.

Yani onların zamanında onlarla ilgili tüm bu şeyleri anlarsak, devrimin ne olduğunu ve devrimci mücadelenin ne olduğunu anlayabiliriz. Şehitleri incelememiş ve onlardan bir şeyler öğrenmemişsek devrimci insanlar olamayız.

Ve onların çağrısı özgürlük çağrısı oldu…”

İyi ile kötü, zengin ile fakir, ezen ve ezilen arasındaki mücadelede doğru yolda olup olmadığımızı anlamayı öğreniriz. İnsanlar arasında eşitsizliğin olduğu her yerde ve her zaman, bu gerçekliği reddeden ve eşitlik talep eden insanlar hep vardır ve hep var olacaktır. Bu mücadele elbette bitmeyecektir.

Bu bağlamda, ezilen halkların mücadelesinin Karl Marx ve fikirleri yolunda yeni zirvelere ulaştığı ve daha sonra Lenin ve Mao’nun fikirleri ve deneyimleriyle daha da geliştirildiği zamandan bahsetmeliyiz. Bu fikirler bir bilime ve mücadele yolculuğuna dönüştü.

Binlerce insan bu yolculukta canını verdi ve şehitler olmasaydı bugüne kadar gelemezdik. Mustafa Suphi, Maria Suphi, önderimiz İbrahim Kaypakkaya, Süleyman Cihan, Kazım Çelik, Mehmet Demirdağ, Ali Haydar Yıldız, Meral Yakar, Armenak Bakır, Sefagül Kesgin, Nubar Ozanyan, Lorenzo Orsetti ve daha birçok isim…

Bu isimler sayesinde içinde yaşadığımız gerçeklikte nasıl mücadele ettiğimizin tarihini anlayabilir ve geleceğe dair bir fikir edinebiliriz. Onların yaşamları bizim için bir mirastır ve onların mirasında, izlememiz gereken yol çizilmiştir.

Şehitleri düşündüğümüzde aklımıza ilk olarak işgalci devletlere karşı savaşırken şehit düşenler geliyor. Ama kendi ülkesinde, burjuva devlete karşı savaşırken ölümsüzleşenleri unutuyoruz. Her şeyi kısıtlamaya, kültürleri ve ulusları, yaşam biçimlerini ve dolayısıyla insanları yasalarla ve cezalarla ortadan kaldırmaya ya da asimile etmeye çalışan devlete karşı…

Türk devletinin tüm saldırılarına rağmen, faşizmin tüm yok etme girişimlerine rağmen partimiz TKP-ML bu mücadele içinde güçlendi ve büyüdü. Devrimci düşünceyi yaymayı başardı ve militanları en çeşitli alanlarda ve bölgelerde savaşıyor.

Dağlarda gerilla, cezaevlerinde direniş, işçiler içinde bilinç…

Mücadele içinde devrimci güç büyüyor.

Direnişleri ne de büyüktü…

Hapishanelerde, işkence odalarında savaştılar ve devrimci iradeleri kazandı ve bu irade düşman tarafından kırılamadı.

Ve onların çağrısı özgürlük çağrısı oldu, onların yolu özgürlük yolu oldu.

 

“Onlar, bedenlerini silaha dönüştürenlerdir!”

Şehitler, işçi sınıfını ve ezilen halkları savunarak canlarını feda eden, dünyada özgürlüğü, eşitliği ve adaleti sağlamak isteyen kahramanlardır. Hücrelerde uygulanan tüm işkence, baskı ve tacizlere rağmen artık partinin sırlarını ölene kadar açıklamama geleneğini sürdürüyorlar.

Onlar, özgürlüğü elde etmek için inandıkları değer, ilke ve fikirleri savunarak devrim ve komünizm mücadelesinde hayatlarını kaybedenlerdir. Onlar sınıfsız, sömürüsüz, kapitalizmden, emperyalizmden arınmış bir dünya isteyenlerdir.

Onlar, en zorlu ölümcül saldırılara rağmen bedenlerini düşman işkencesine karşı silaha bile dönüştürdüler. Onların yolundan gitmeli, onların bize çizdiği çizgiyi savunmalı, dünyadaki tüm ezilenlerin ve ezilen halkların özgürlük ve demokrasiye kavuşması için var gücümüzle mücadele etmeliyiz.

Toplumdaki sınıflar arasında eşitliğin ve hakların sağlanması için hiçbir kişisel fayda sağlamadan halka hizmet etmek için çalıştılar ve bedel ödediler. Özgürlüğe kavuşmak için, onların ideallerini gerçekleştirmek için çalışmalı, kitleler arasında çalışmalı, onları örgütlemeli, devrimci düşünceyi ve bilinci halk içinde yaymalıyız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu