GüncelMakaleler

Okur Postası | Devrimci okuryazarlık: “Okuma yazma ile aramızdaki bir engel de kendimiz olmayalım!”

Sonuç olarak kolektif ve bireysel çalışmalarla eğitimimizi süreklileştirmeliyiz. İhtiyacımız olan, disiplinli ve ilkeli bir yaşam, sabırlı çalışma ve istektir.

Devrimci vasfı başka vasıflarla karşılaştırılamayacak kadar kapsayıcıdır. Bu kimliği kendisiyle özdeşleştirmeye başlayan insan için, düşleri gibi, sorumlulukları da sınırsızlaşır. Bir devrimcinin yolu teorik ve pratik bakımdan pek çok sorun ve olgu ile kesişebilir. Kendisi farkında olsun-olmasın, buna hazır hissetsin ya da hissetme sonuç değişmez. Zira devrimci yaşamın ihtiyaçları hiçbirimizin uzun uzadıya hazırlık yapmamızı beklemez. Dolayısıyla, payımıza düşen sorumluluklara ve görevlere karşı tutumumuz çoğu zaman pratikte şekillenir. Her duruma uygun ve sürekliliği olan hazırlık ve donanım da bu yüzden önemlidir.

Bir devrimcinin böylesi bir hayata kendisini olabildiğince hazır tutması sürekli bir eğitim öğretimle mümkündür. İmkansızı istemek ancak devrimciler için somut bir hedeftir. Sürekliliği olan, çok yönlü yoğun okuma ile ütopyalar gerçek olur. Devrimciliğin insanı sınırlara hapseden öğrenilmiş çaresizliklerle savaşması bundandır. Savaşma ise ilk ve en çok kendisinden başlamalıdır.

Ancak çoğumuz için kendi sınırlarımızı zorlamak pek de kolay değildir. Zira içinde yetiştiğimiz toplum bize, bununla baş etmek yerine uzlaşmayı, teslim olmayı telkin eder. Çünkü biz ezilenler açısından, verili koşullar fırsat sunan değil, çelme takan özelliktedir. Kısacası oyuna 1-0 yenik başlarız. Kadınsak, Kürtsek, Alevi isek, LGBTİ+… vb. vb. isek, skor daha da aleyhimize hale gelir.

Örgütlü ve bilimsel yöntemler sayesinde ise durum ideolojik ve psikolojik olarak lehimize dönmeye başlar. Yine de bu, dış etkenlerden tümden uzaklaştığımız anlamına gelmez. Kaldı ki burjuva kültür ve erkeklik saflarda da yaşamaktadır. Devrimci teori ve yöntemler tüm bunlara karşı en iyi panzehirdir. İdeolojik çimentomuzu buralardan elde ederiz.

Teorik, politik, örgütsel ve kültürel mirasımız ve kolektifimizin bunlar ışığında bize verdikleri çok önemli olmakla birlikte, sihirli değnek değildir. Bizim devrimcilik yolunda gelişime ne kadar açık olduğumuz noktasında, belirleyici kendimizizdir. Bunu yürekten isteyip çaba harcadığımız sürece kolektifin ve yoldaşlarımızın katkısı tali kalır. Bu nedenle de taşıdığımız toplumdan gelen tüm kötü miraslarla mücadelede sürekli öğrenmek olmazsa olmazımızdır.

Oysa mücadelemizi hep birlikte omuzlamak yerine, egemen sistemin öğrettiği kafa ve kol emeği ayrımını saflarda da yaşatmaya yönelik davranıyoruz. Niyetimizi bu olmasa da, bizim yerimize başkalarının düşünmesi, üretmesi ve yönetmesini bekliyoruz. Düşünsel üretim tembelliği ve kolaycılığa kaçıyoruz. Diğer bir ifadeyle Parti içinde her türlü ideolojik hastalığın mayası olan iktidarlar yaratılmasına zemin hazırlıyoruz. Zira kafa ve kol emeği ayrımının varlığı komünal yaşama ait değildir. Kolektif düşünsel eyleyiş ve işleyiş olmaksızın komünalite sadece maddi paylaşımlarla sınırlı, mutlak eşitlikçi bir yapıya hapsolur. Komünalizmin güdük kaldığı her yerde ise burjuva yöntemler ve erkeklik güçlenir.

Bu yüzden de hak ve yükümlülüklerimizi bilmemiz, merkeziyetçiliği ve demokrasiyi layığıyla işletmemiz, eleştiri-özeleştiri mekanizmasını doğru ve yapıcı kullanmamız, her türlü organı yaşatmamız geliştirmemiz için temel devrimci eğitim elzemdir. Ve bunların hiçbiri deneme yanılma yoluyla öğrenilebilecek şeyler değildir. Bedellerin insan yaşamı olduğu mücadelemizde bunu ertelemeye de hakkımız yoktur.

Öğrenme konusunu en başından ele almalıyız. Okuma-yazma işleriyle ilişkimizi bireysel ve kolektif olarak gözden geçirmeliyiz. İçinden çıktığımız toplumda olduğu gibi biz devrimciler arasında da okuma-yazma alışkanlığı pek gelişmemiştir. Evet büyük çoğunluğumuz okur yazarız. Fakat durumumuz satrançta taşların nasıl hareket edeceğini bilen fakat bu bilgiyi oyun kurmakta kullanamayanlar gibi. Örneğin bir kitabı elimize aldığımızda 1-2 saat süreyle kesintisiz ve sıkılmadan okuyamıyoruz. Kitapla cebelleşmeden konunun içinde kaybolamıyoruz. Kendimizle baş başa kalmak istediğimizde kitaplara sığınmak aklımıza gelmiyor. Herhangi bir soru kafamıza takıldığında cevabı kitaplar arasında arama alışkanlığımız pek yok. Günlük olarak haber takip etmek, yayınlarımızı nitelikli okumak konusunda da durum benzer şekilde. Teknolojik araçları ve internet ortamını bilinçli ve amaca yönelik kullanmak yerine oralarda zaman öldürüyoruz.

Bu durumumuz sadece okuma-yazma işleri için değil, diğer alanlarda da benzer şekilde. Mesela dil öğrenmek, bir sanat dalında veya sporda istikrarlı bir gelişim göstermek konularında da hayli zayıfız. Heveslerimiz ve planlarımız var fakat pratikte bunları sürdüremiyoruz. Oysa devrimci okuryazarlık pek çok konuda gelişkin olmalıdır. Kitlelere yeniyi götürecek öncülerin yetenekte ve nitelikte zayıf kalması düşünülemez. Kendimizi anlatmamız ve insanları anlayabilmemiz için bile bu gereklidir. Örneğin buğun Kürtçe ve Arapça bilmek üstün vasıf değil, acil bir ihtiyaçtır. Bunu kendisine hedef belirleyen yoldaşlarımız olsa da, genelin ihtiyaçlarını karşılamak için çok daha fazlasına ihtiyaç vardır. Aynı durum sanat için de geçerlidir. A/P için bu niteliklere sahip olmak devrimci eğitim ve çalışmanın bir parçası kılınmalıdır. Biz ise, her şeyin yoluna gireceği geniş zamanların gelmesini bekliyoruz. Oysa yaratmadığımız sürece uygun zaman gelmeyecektir.

Sonuç olarak kolektif ve bireysel çalışmalarla eğitimimizi süreklileştirmeliyiz. İhtiyacımız olan, disiplinli ve ilkeli bir yaşam, sabırlı çalışma ve istektir. Ustaların yaşamını anlatan biyografiler ve onların eserleri, dünya ve coğrafyamız mücadele deneyimleri, kolektifimizin tarihi ve deneyimleri, şehitlerimizin yaşamları, edebi eserler ve araştırma inceleme konulu kaynaklar bizi beklemektedir.

Devrimcilerin kendi tarihleriyle ve bilimle buluşmasının ne derece tehlikeli olduğunu iyi bilen egemenler, gazetelere, dergilere, yayınevlerine sardırırken, düşünce üreten insanlar tutsak edilirken, hapishanelerde yıllarca kitap ve her türlü yayın yasaklanırken, okuma yazma ile aramızdaki engel bir de kendimiz olmamalıyız.

Devrimcilik ezilenlerin yanında, haklı tarafta olmakla başlar, disiplinli, ilkeli, sabırlı çalışma ve kendimizin ve amaçlarımızın farkında olduğumuz, coşkulu ve inançlı bir yaşamla devam eder. Devrimciler inanç ve sevgilerini de böylesi sağlam temeller üzerine kurar. (Bir Partizan)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu