ForumGüncel

OKUR POSTASI | Koronavirüs Günlerinde Maddiyatçılık

Bireysel ahlakı, devrimci ahlaka dönüştürmeliyiz. Çünkü devrimci ahlak, adildir, sadakatlidir, geçmişin ve geleceğin en yüce değeri olarak insanidir.

Yaşamak veya yaşadığımızı varsaymak. İkisi arasındaki fark çok çelişkili kavramdan ibarettir. Yaşamı bireysel yaşamak ve yaşamı toplumsal yaşamak. Yaşamak öykümüz aslında insanlık tarihinin geçmişinde gizlidir. Bu yüzden demokratik komünal kültürün ilk ortaya çıktığı döneme bakmak, buradan bireysel ve toplumsal dersler çıkarmak elzemdir.

Tarım ve köy devriminde (Neolitik Dönem, M.Ö 5000) yani ilk toplumsallaşma süreci, Yazı, Matematik, Astroloji, İlahiyat, ve diğer bilimlerin doğuşuna öncülük etmiştir. Konumuz açısından, bu yaşam sürecinde toplum komünal (ortak yaşama) son derece bağlıdır. Maddiyatçılık ya da bireysel bir yaşam koşulu yoktur ve reddedilmektedir.

Klan ve Kabile otoritesinin dışına çıkmak katı bir izolasyonu, tecridi getirmektedir o dönem. Bireysel yaşam ölümle eş değerdir. Çünkü kural şudur: ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.’

Peki ne oldu bu kurala?

Neden artık bireysel düşünmeye, bize ait olmayan bir kültüre ihtiyaç duyuyoruz? Bunun tabii ki insanlığın gelişim aşaması ile bağlantısı olduğu kadar, sosyal, ekonomik, kültürel olarak bir değişim ve dönüşümünde payı göz ardı edilemez. Sümer, Mısır, Babil gibi ilk devlet biçimlerinin ortaya çıkması, Sümer rahiplerinin ilk olarak Ziggurat (Tapınak, Piramit) bunun en alt katında toplanan tüm toplum için biriktirilen toplumsal ürünlere el koyması ile gelişti.

İlk sömürü, ilk tahakkümcülük, ilk cins sömürüsü ve bireysel düşünüş tarzının ilk nüveleri atılmış olunuyordu.

Ancak, bunlar yaşanırken karşıtları da gelişiyordu. Çünkü bununla beraber ezen ve ezilen yani sınıf savaşımının rüşeym halinin belirtileri veriliyordu. Köleci dönemin en belirgin ve ortaya çıkan en büyük isyan Spartaküs’ün dönemin Roma İmparatorluğuna karşı başkaldırısıdır.

Kişilerin efsaneleştirilip efsaneleştirilmemesi üzerine göreceli yaklaşabiliriz. Ancak karşı koyuşun altını çizmek erdemliliktir. Toplum için, gelecek özgür bir yarın için, hiçbir çıkar/maddiyat düşünmeden ve bunu bir kez bile aklından geçirmeyen nice yiğit insanlar olduğunu unutmadık.

Devam edecek olursak:

MLM temelde ele alınmayan ve bu temelde yorumlanmayan düşünce anti-diyalektik olacağı için Başkan Mao’dan bir alıntı yapalım görüşlerimizi sonuca bağlamak için.

İnsan toplumsal pratiği, yalnızca üretim faaliyeti değildir. Başka pek çok çeşit faaliyet vardır. Sınıf savaşımı, siyasal yaşam, bilim ve sanat faaliyetleri gibi. Kısacası, toplumsal bir varlık olarak insan, toplumdaki bütün pratik yaşamın bütün alanlarına katılır.

Böylece insan, insanlar arasındaki çeşitli ilişkileri, yalnızca kendi maddi yaşamı aracılığı ile değil, siyasal ve kültürel yaşam yoluyla da derece derece öğrenir. Bunlar arasında, çeşitli, biçimlerdeki sınıf savaşımı, insan bilgisinin gelişmesi üzerine öncelikle derin etkiler yapar. Sınıflı toplumda, herkes, belli bir sınıfın üyesi olarak yaşar ve her düşünce biçimi, istinasız, bir sınıfın damgasını taşır.’(Teori ve Pratik)

Öz olarak geçmişten günümüze maddi tarz, aşırı tüketim veya özel mülkiyet, toplumun hiçbir zaman ilk olarak arzuladığı düşünüş biçimi olmamıştır. Sanayi devriminden günümüze geldiğimiz zamanda, elbette değişen birçok etmen vardır.

Ancak insanın özü, o ahlak yapısı, vicdan, erdem, onur yani kısacası öz maneviyat, kendisi için olmayan, görmediği, tanımadığı, insanların yaşamları uğruna adaleti, eşitliği, demokrasi ve en önemlisi sosyalizmi savunması tüm bu maddiyatçı kalıpları söküp atmaktadır.

Koronavirüs ve Toplumsal Yaşam

Bu anlayış soylu bir karşı koyuştur. İçerisinde bulunduğumuz süreçte, dünyamızı etkisi altına alan Covid-19 halk ağzı ile Korona Virüsü tekrar bir toplumsal kenetlenmeyi önümüze koyuyor.

Ancak bu kenetlenmeyi yine iktidar sahipleri kendi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar. Toplumu kutuplaştıran, ayrıştıran, ötekileştiren söylemler bu tür dönemlerde (Doğal afetler, Savaşlar, Ekonomik Krizler vs.) bu tür zamanlarda şovenizmi elden bırakmıyor.

Biz sosyalistlerin, devrimci, demokratların, yurtseverlerin yapması gereken alternatif bir yöntem ile halkın bu zorlu gününde yanında olmak. Çünkü halkın gerçek dostları biz sosyalistleriz. Tek menfaatimiz halkın çıkarlarıdır.

Sonuç olarak;

Bireysel ahlakı, devrimci ahlaka dönüştürmeliyiz. Çünkü devrimci ahlak, adildir, sadakatlidir, geçmişin ve geleceğin en yüce değeri olarak insanidir.

Yüce soyluluk ile yaşama bağlı, bu yaşam pınarında doğaya aşık, insanlığı ilerletme derdinde. Ve bu bir ütopya bile olsa, ondan asla vazgeçmeyecek kadar ona bağlıyız.

‘Maddi yaşama bağlılık çürütür, toplumsal ve ortak yaşam ise hakikatin adıdır.’

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu