GüncelMakaleler

PUSULA | Sınıf Savaşımı Ağır Bedellerle Yürür

"Ezilen yığınların birliğini gerici-yıkıcı politikalarla her gün dinamitliyor. Yirmi yıllık iktidarın sırrını bu ve benzeri politikalarda aramak gerekir. Bu sadece Erdoğan ve çetesine ait olan bir başarı da(!) değildir"

Devrimci ve komünist hareketin dünyada ve bölgemizde yoğun saldırılar altında olduğu tarihsel bir süreçten geçiyoruz. Bu saldırılara karşı enternasyonal bir bilinçle hareket etme ve tüm güçlerimizi büyük bir mücadele ruhuyla eğitip harekete geçirme göreviyle karşı karşıyayız.

Tarihin her döneminde, halkın çıkarlarını savunanlar, egemenlerin zulüm ve zorbalıklarına maruz kaldılar. Halkın kurtuluşu için savaşanlar, bu zorlu mücadelede yendiler, yenildiler, yenilgilerinden ders çıkararak yeni zaferler için ısrarla yürüdüler, yürüyorlar.

Bugün Filipinler, Hindistan gibi bir dizi ülkede enternasyonal proletaryanın bölükleri emperyalizm ve dünya gericiliğine karşı mücadelede ağır bedeller ödeyerek ilerlemeye çalışıyorlar. Tabi ki bu yaşananlar şaşırtıcı değil. Bu bir sınıf savaşımıdır. Ve egemenlerce durdurulmaya çalışılan enternasyonal proletaryanın nihai hedefi olan komünizm mücadelesidir. Yok edilmeye çalışılan ezilen ulus ve azınlık milliyetlerin özgürlük düşleridir.

Bunun için işgaller yapıp, haksız savaşlara yol açıyorlar. Milyonlarca insanı yerinden yurdundan kopararak göç yollarına düşürüyorlar. Tüm bu saldırılara, sömürü politikalarına karşı direnen, savaşan devrimci ve komünist özneleri katletmek ve tutuklamak için her türlü gayri insani yönteme başvurarak, insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyorlar.

Bunun en son örneklerinden biri de 22 Ağustos 2022 tarihinde Filipin devletinin Maoist önderler Ka Laan Bagang-Tao, Wilma Austria-Timazon ile birlikte Yeni Halk Ordusunun yedi savaşçısının alçakça katledilmesidir. Enternasyonal proletarya, demokratik halk devriminin zaferi için yaşamlarını bu uğurda mücadeleye adayan kahraman yoldaşları daima saygıyla anacaktır. Onların halk demokrasisi, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesinde yükselttikleri kızıl bayrağı şerefle taşımaya devam edecektir.

Emperyalizm uşağı, dünya gericiliğinin suç ortağı faşist Türk devleti de devrimcilere, komünistlere, Kürt ulusu ve azınlık milliyetlere, farklı mezhep ve inanç gruplarına, kadın ve LGBTİ+lara karşı suç işlemeye devam ediyor. Yok etmeyi, yok saymayı, tutuklayıp susturmaya çalışmayı bir devlet politikası haline getiren AKP- MHP iktidarı, yüz yıllık kanlı cumhuriyet tarihine yeni sayfalar eklemekte. Dahası bu iktidarın en iyi bildiği şey kendisi gibi düşünmeyen, zorbalık düzenini desteklemeyen herkesi “vatan haini” ilan ederek devlet terörüyle susturmaya çalışmasıdır.

Nitekim seçime kısa bir süre kala, yeniden onlarca Kürt siyasetçi, sanatçı, avukat, gazeteci gözaltına alındı, tutuklandı. Faşist iktidar, yürüttüğü bu operasyonları da seçim kampanyasının bir parçası olarak ele almakta. Yani bir yandan devletin tüm imkanlarını kullanarak burjuva muhalefete ve ilerici güçlere karşı karalama kampanyaları yürütürken diğer yanda kontrolündeki militarist odakları ve yargı kurumlarını ilerici ve devrimci güçlere karşı devreye sokmakta. Hiç kuşkusuz bu saldırılar çok yönlü ve kapsamlıdır. Seçimlerden de bağımsız değildir.

Elbette ki iktidarın burjuva muhalefetiyle didişmesi, egemen güçler arasında süren iç iktidar mücadelesinin bir yansımasıdır. Devrimci güçler sınıf savaşımında bu çatışmalara tümden kayıtsız kalamazlar. Genel ve özel anlamda yaptıkları değerlendirmelerde bu gerçeği hesaba katarlar. Düşman cephesinde öncelikli olarak yönelmesi gereken güçleri belirlemekten geri durmazlar. Dolayısıyla bugün okun sivri ucunun esas olarak AKP- MHP faşist iktidarına yönelmesi oldukça anlaşılır bir durumdur.

Çünkü, AKP demek, hırsızlık-yolsuzluk demektir. AKP demek, din tüccarlığı, ikiyüzlülüğün mimarlığı demektir. AKP demek, milyonları yoksullaştırıp, devlet yardımlarına muhtaç hale getirmektir.

Kısacası faşist iktidar, sistemi sorgulayıp mücadele edeni devlet terörüyle, yoksullaştırdığı milyonları yardım paketleriyle susturmaya çalışıyor. Ezilen yığınların birliğini gerici-yıkıcı politikalarla her gün dinamitliyor. Yirmi yıllık iktidarın sırrını bu ve benzeri politikalarda aramak gerekir.

Bu sadece Erdoğan ve çetesine ait olan bir başarı da(!) değildir. Yanıbaşımızda emperyalizm uşağı bir dizi gerici ve faşist devletin uygulamaları da benzer niteliktedir. Sınıf devrimcileri olarak bizim için asıl olan, dünyada esen bu gericilik dalgasına karşı devrim ve sosyalizm perspektifiyle mücadele bayrağını yükseltmektir. Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, enternasyonal proletaryaya, ezilen uluslara ve dünya halklarına sonsuz güven duymaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu