Yedi yıllık savaş ve direnişin ardından Rojava işgali ile tekrar başlayan direnişte devrimci dayanışma konusunda köklü bir geleneğe sahip Türkiye Devrimci Hareketi Enternasyonal Özgürlük Taburu (EÖT) olarak direniyor. Ve bu direnişte dayanışmayı ve yaşanan yoldaşlığı anlatabilmek için Rojava’da savaşan TKEP/L–LGB savaşçısı ile bir röportaj gerçekleştirdik.
– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?
– Adım Baran Dersim TKEP/L-LGB savaşçısıyım. Enternasyonal Özgürlük Taburu (EÖT) savaşçısı olarak Rojava işgalinde yitirdiğimiz yoldaşlarımızı saygı ile anıyor ve onların düşlerini gerçek kılma sözü vererek başlamak istiyorum.
– TC ordusunun işgal saldırısına başladığı günden bu yana devam eden direnişte “Faşizme karşı omuz omuza” sloganını yaşatan Türkiyeli devrimci örgütlerden biri olarak bize direnişten, çalışmalardan bahseder misiniz?
– Nasıl ki bundan önceki mücadelelerde, Afrin’de, Serekaniyê’de faşist TC ve eli kanlı çete gruplarına ağır darbeler vurulduysa bundan sonra da ölümsüzleşen yoldaşlarımızdan aldığımız güç ve cüretle daha da ileri atılacak toprağa düşen her cemre yeniden filizlenecektir. Ve toprağa düşen her cemrenin hesabını soracağız. Biz burada tıpkı güçlü devrimci dayanışma bağlarımızın olduğu ülkemizde olduğu gibi Rojava topraklarında da her şeyden önce siper yoldaşıyız. Burada her alanında omuz omuza aynı siperlerde savaşıyor ve yaşamı paylaşıyoruz. Savaşımız ortak olduğu kadar acımız ve sevinçlerimiz, gülüşlerimizde ortak yaşıyoruz. Tıpkı Afrin’de aynı siperlerde yan yana omuz omuza savaşarak ölümsüzleşen yoldaşlarımız gibi. EÖT’da bunun somut örneğini yaratmıştır. Yaşamın her alanında her ne kadar ideolojik farklılıklarımız olsa da birlikte iş yapabileceğimizin omuz omuza savaşabileceğimizin bir ispatı olmuştur.
Rojava Devrimi bizim açımızdan kazanımları bakımından büyük bir öneme sahiptir. Buradaki kazanımların yani Rojava devrimine yapılan bu saldırıyı kabul etmiyoruz, bu sebeple gerek partimiz cephesinden gerekse EÖT olarak direnişin her yerinde olmaya çalışıyoruz.
Ben TİKKO ve BÖG’den yoldaşlarla birlikte EÖT çatısı altında cephe hattında çalışmaktayım. Direnişe destek olmak için çetelere ağır darbeler vurmak için emeğimizden fazlasını yapmaya çalışıyoruz. İyi sonuç aldığımız çalışmalarda çetelere ve TC devletine birim olarak ağır darbeler vurduğumuzu söyleyebilirim. Bunun sürekliliğini de sağlamaya çalışıyoruz.
Rojava gerek partimiz gerekse EÖT olarak oldukça öneme sahip bir alan. Çünkü EÖT içinde birçok örgüt birlikte hareket ediyoruz ve birlikte hareket etmeninde bir sonucu olarak ideolojik farklılıklar bir kenara konularak örgütlülük farkı olmadan savaş pratiğinin öne çıktığı bir birliktelik söz konusu. Bu birliktelik bize daha fazla paylaşım ve daha fazla bütünlük sağlayarak hedefimize doğru ileri atılmamızda ön ayak olmuştur.
Bizlere düşen görev Afrin ve Serekaniyê direnişlerinde ölümsüzleşen yoldaşlarımızın bizlere bıraktığı mücadeleyi daha da ileri taşıyarak nihai hedefe ulaştırmaktır. Başta Türkiye ve Kürdistan özelinde olmak üzere toplumsal çalışmaya atılan yoldaşlar siper yoldaşları daha fazla sokakları eylem alanlarına çevirmelidir. Toplumsal alan çalışmasında ya da tüm çalışma alanlarındaki yoldaşlara savaşçı kişilikler yaratılarak faşizme karşı ortak mücadeleyi yükseltmenin önemi ile hareket etmeleri gerektiği bilinci ile hareket etsinler.
Sadece Rojava’daki direniş burada nihai bir kurtuluş getiremeyebilir. Çünkü faşizme karşı ortak bir güç ve direniş ile ancak burada bir sonuç elde edilebilir. Rojava halkı 7 yıldır savaşı çok ağır bedeller ödeyerek yaşıyor. Bu halkın ve çocukların gözlerindeki savaşın ağır yükünü alabilecek olan bizleriz, bunun için her alanda direnişi yaymalı ve faşizme karşı savaşı büyütmeliyiz. Savaşı bitirecek olan biziz ve Rojava Devrimi’nin kazanımlarını faşist Türk devleti yada emperyalistlerin yok etmesine izin vermemeli ve bu direnişi geliştirecek atılımlar yapmalıyız.
Yan Şoreş yan Mirin !
– Teşekkür ederiz.
– Ben de teşekkür ediyorum.
