EmekGüncel

RÖPORTAJ | “Sendika bürokratlarının değil, direnen, mücadele eden işçi ve emekçilerin konuşacağı bir kürsü kuruyoruz”

İşçi Emekçi Birliği’nin çağrıcısı olduğu ve birçok kurumun katılacağı İşçi Emekçi Mitingi 16 Ekim Pazar günü saat 14.00’da Kartal Meydanı’nda gerçekleşecek. Bizler de İşçi Emekçi Miting Sözcüsü Dilbirin Acar ile yapılacak mitinge dair bir röportaj yaptık

İşçi Emekçi Birliği’nin çağrıcısı olduğu ve birçok kurumun katılacağı İşçi Emekçi Mitingi 16 Ekim Pazar günü saat 14.00’da Kartal Meydanı’nda gerçekleşecek. Bizler de İşçi Emekçi Miting Sözcüsü Dilbirin Acar ile yapılacak mitinge dair bir röportaj yaptık.

Acar ile  mitingin hedefinden, çalışamalarına, İran halkının talepleri ile Türkiye işçi sınıfın talepleri arasında bağa kadar bir çok başlığa dair konuştuk.

Geçtiğimiz yıl yine bu tarihlerde Kartal’da işçi emekçi mitingi yapılmıştı, çeşitli kurumların ve sendikaların çağrısı ile. Bu yılda 16 Ekim’de yapılacak, diğerinin bir devamı olarak mı veya rutinleşen bir şekilde mi yapılacak  ve bu mitingler ile esas olarak nasıl bir şey hedefleniyor, nasıl bir mesaj verilmek isteniyor?

 Kapitalist sistemin dünya genelinde derin bir kriz içerisinde olduğunu görüyoruz. Yaşamın olduğu her alandaki tahribatı gün geçtikçe artıyor. Özellikle ekonomik, siyasal alanda krizler pandemi döneminde daha belirgin bir şekilde kendini hissettirdi.

Ekonomik krizin faturasının işçi, emekçilere ödetilmeye çalışıldığı bu süreçte sessiz kalmak kabul edilemezdi. Birçok devrimci, demokrat, ilerici kurumun bir araya gelerek oluşturduğu İşçi-Emekçi Birliği öncülüğünde siyasi partilerin, derneklerin, sendikaların vb. katıldığı bu mücadelede üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirme bilinciyle hareket ettik. Geçtiğimiz yıl yapılan İşçi-Emekçi mitingiyle rant, talan, yolsuzluk düzenine karşı örgütlü mücadeleyi büyütme hedefiyle yola çıkmıştık. AKP-MHP iktidarı ve sermayenin yarattığı krizin faturasını ödememek için, baskıya ve sömürüye karşı emeği ve hakları için direnen, mücadele eden işçilerin kürsüsünü kurduk.

Vurgulamak gerekir ki, yüzbinlerce işçinin üye olduğu sendikaların, konfederasyonların başındaki bürokratların sessizliğini, hareketsizliğini kabul edemeyiz. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en büyük işçi konfederasyonu Türk- İş ile sermaye örgütü TİSK’in vergi dilimi ile ilgili AKP-MHP iktidarından medet umdukları mektup kirli işbirliğini de ortaya çıkarıyor. Sermaye işbirlikçiliğine soyunan sendikal bürokrasiyi bekleyecek, yerimizde sayacak bir süreç yaşamıyoruz.

Bu yıl yapılacak mitingi, geçtiğimiz yıl yapılan mitingin devamı olarak düşünebiliriz. Sömürü düzeni devam ediyor. Biz de, sendika bürokratlarının değil, direnen, mücadele eden işçi ve emekçilerin konuşacağı bir kürsü kuruyoruz. Artık meydanlarda direnen, mücadele eden, örgütlenen işçilerin konuşma zamanı gelmiştir. En iyi mesajı bu şekilde vereceğimizi düşünüyoruz.

Mitingin Ekim ayında yapılmasının bir diğer anlamı da milyonlarca işçinin toplu sözleşmesi diyebileceğimiz asgari ücret görüşmelerinin öngünleri olmasıdır. Adeta bir orta oyunu sergileyen asgari ücret tespit komisyonunun oyununu bozmak istiyoruz. Açlık sınırı altında kalan asgari ücretin kabul edilemez olduğunu, insanca yaşanacak bir ücret için dişe diş bir mücadelenin zorunluluğunu haykırmak için mitingte biraraya geliyoruz.

Ciddi bir yoksullaşma ve işçi sınıfına, devrimci yurtsever kesime dönük bir saldırı ve bastırma politikası bir taraftan da iktidardan doğru. Diğer taraftan ise İran halkı baskılara ve ekonomik krize karşı sokakta, sizce iki ülke arasında nasıl bir bağ var? Sizin miting talepleriniz arasında İran halkının talepleri ile bir bağ var mı, varsa siz İran için nasıl söz kurmak gerektiğini düşünüyorsunuz?

Kesinlikle var. İran’da bir kadının katledilmesine karşı verilen mücadele uzun yılların baskıcı, gerici molla rejimine karşı duyulan öfkenin açığa çıkmasıydı. İran’daki direnişe Türkiye’den destek, dayanışma eylemleri örgütleyen kesimlerin sıklıkla kullandığı ‘İran uzağımızda değil!’ diye başlayıp Türkiye’de yaşanan sorunları haykırması iki ülkede yaşayan işçi, emekçilerin arasındaki ortak mücadeleyi de işaret ediyor. Şu anda İran’ın birçok kentinde süren direnişlerde geniş işçi yığınları sınıfsal öfkeleri ile katılıyor. Başta petrokimya sektörü olmak üzere, demir-çelik, şeker fabrikalarında çalışan işçiler iş bırakıyor, genel grev örgütlüyor.

Türkiye’dekine benzer şekilde son iki yıldır İran’da da ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere, işsizliğe karşı mücadele eden işçiler vardı. Bugün Mahsa Amini’nin katledilmesinin ardından gerçekleşen direnişin gücü geniş işçi, emekçi kitlelerini ekonomik mücadeleyi baskıcı-gerici molla iktidarına karşı mücadeleyle birleştirmeye itti. İran’da yaşayan işçi, emekçiler korkularını bir kenara bırakıyor, hakları ve gelecekleri için mücadeleyi örgütlüyor.

Bu mücadelenin değerli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Türkiye işçi hareketinin dönüm noktalarından biri olan ‘DGM’ye hayır’ grevleri gibi işçi, emekçilerin emeğine, haklarına sahip çıkmasının yolu baskıcı-gerici iktidarlara karşı mücadelesinden geçiyor. Bizler de diyoruz ki, İran uzağımızda değil, İran’da yaşayan işçi, emekçilerin, kadınların, gençlerin mücadelesini selamlıyoruz.

“Artık Yeter! Emeğimiz ve Haklarımız İçin İşçi Emekçi Mitingi” şiarıyla yapılacak mitingin için çalışmalarınız sürüyor. Hazırlık nasıl gidiyor, nasıl bir çağrı yapmak istersiniz 16 Ekim kartal mitingi için?

“Söz sırası bizde, işçilerde, emekçilerde, kadınlarda, gençlerde”

Yaklaşık 2 aydır mitingimize hazırlanıyoruz. Mitingimizi farbrikalarda, işyerlerinde, Organize Sanayi Bölgelerinde, mahallelerde, kent merkezlerinde, çarşıda, pazarda örgütlüyoruz. Çünkü bahsi geçen yerler sömürünün, rantın, talanın, yolsuzluğun ve daha bir sürü haksızlığın yaşandığı yerler. İşçi, emekçi, kadın, gencin yaşam alanları mitingimizin çağrısının ve örgütlenmesinin olduğu alanlar oldu. Binlerce afiş, bildiriyle, sosyal medya, basın aracılığıyla yaygın bir duyuru yaptık.

Elbette emekten yana birçok kurumun mitinge davet edildiğini de belirtmek isteriz. Binlerce işçi, emekçi, kadın, genç 16 Ekim’de Kartal Meydanı’ında buluşacak. Direnişçi, mücadeleci işçilerin sahnede olacağı mitingin coşkulu bir şekilde geçmesi için, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için bir adım öne çıkmaya çağırıyoruz. Söz sırası bizde, işçilerde, emekçilerde, kadınlarda, gençlerde.

Gelin sömürüye, baskıya karşı sesimizi birleştirelim. Bize seçimi bekleyin diyerek vaatlere, sahte gündemlere sarılanlara karşı gücümüzü birleştirelim. Kazanmak istiyorsak tek çaremiz budur. Teşekkürler. İyi çalışmalar…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu