GüncelManşet

Sömürünün iliklere kadar hissedildiği yerden örgütlü bir ses: İNŞAAT-İŞ

İstanbul: “Sömürünün iliklere kadar hissedildiği ve bu neden ve sonuçla örgütlülüğe de çok yabancı” olarak tanımlanan şantiyelerde örgütlü işçinin sesi haline gelen İnşaat-İş Sendikası, işçi ölümlerinin ve güvencesiz çalışmanın en yoğun olduğu inşaat sektöründe önemli başarılara imza atıyor. Sendikanın Örgütlenme Uzmanı Kadir Kurt ile konuştuk.

– Sendikaların özellikle taşeron çalışma sistemi karşısında çaresiz kaldığı, işçi sınıfı içerisinde örgütsüzlüğün giderek arttığı bir ortamda, inşaat sektörü gibi güvencesiz ve örgütsüzlüğün yoğun olduğu bir alanda önemli başarılar elde ettiniz. Sendikal alanda yaşanan tıkanma ve sizin bu konudaki adımlarınız hakkında ne söylersiniz? 

– Emeğimiz, her geçen gün yeni bir saldırıyla cendere altına alınıyor. İşçi sınıfının topyekün mücadelesiyle elde edilmiş kazanımlarına tek tek göz dikiyorlar. Öyle ki; bugün kıdem tazminatı gibi çok ciddi bir kazanımımıza dahi göz diktiler. Daha fazla kar uğruna, sadece inşaat iş kolunda değil, tüm işçi sınıfına kural tanımaz bir biçimde saldırmaktalar. Bu hoyratça tutum, bugün birçok yasayı dinlemekten uzaklaşmış ise, kendilerine ayakbağı görecek kadar azgınlaşmış ise; işçi sınıfı da buna karşı kendini yenileyebilmeli, mücadelesinin meşruiyetine güvenerek, bir bakıma aynı oranda sertleşebilmelidir. Bana göre bugün sendikaların umut vaat edememesi, işçi sınıfına hitap etmekte güçlük yaşaması, en temel hak gasplarına bile çoğu dönem “sembolik” hareketlenmeler dışında müdahil olamamasındandır. Patronların çizdiği sınırların dışında yeni bir ufuk elde etmedikleri sürece; bugün işlevsiz durumdalar, yarın da kaçınılmaz olarak eriyip yok olacaklar. İnşaat-İş olarak bugün işkolumuzda farklı sendikalar olmasına rağmen yeni ve bağımsız bir sendika olarak yola çıkmamızın sebebi de budur. Patronların bile dinlemediği yasaların ve bürokrasinin içinde boğularak mı bu sömürü cehennemini yok edeceğiz? İnşaat-İş olarak, dernekleşme sürecimizi de dahil edersek yaklaşık 5 yıllık bir faaliyetimiz söz konusu. Bu 5 yıl boyunca sayıca birçok sendikanın önüne geçecek kadar direniş yaptık. Çünkü ufkumuzu hep sokağa yönelttik. Biz, bu perspektifimizi kaybetmeyip aksine büyüyüp güçlendirdiğimiz oranda inşaat işçileri içine nüfuz edeceğimizi düşünüyor, tüm faaliyetimizi de buna göre kurguluyoruz.

 

“Sömürünün iliklere kadar hissedildiği yer şantiyeler”

– İşçi cinayetlerinin en fazla olduğu alanlardan biri olan inşaat sektöründe örgütlenmenin zorlukları neler?

– İnşaat iş kolu, adeta orman kanunlarıyla yürüyen bir sektör. Kuralsızlıklar, usulsüzlükler, hak gaspları ve güvencesizlik Türkiye’nin tüm şantiyelerinde yaşanıyor. Bu yönüyle en yakıcı sonuç; işçi cinayetinin en fazla yaşandığı iş kolu olması. Ne yazık ki, İSİG verilerine göre ortalama olarak her gün iki inşaat işçisi arkadaşımıza mezar oluyor şantiyeler. Üç kuruş daha fazla para vermemek için, bizlerin canıyla oynuyorlar.

Bununla beraber, inşaat işçisinin ortaçağ kölelerinden gerçek anlamda hiçbir farkı yok. Bugün Türkiye’de kayıtlı rakamlara göre yaklaşık 1.5 milyon inşaat işçisi mevcut, inşaat sektörünün en çok kayıtsız işçi çalıştıran işkolları arasında olduğunu düşünürsek, bu yüzden bu rakamı yaklaşık olarak 2-2.5 milyon olarak düşünmek gerekir. Yaklaşık 2-2.5 milyon inşaat işçisinin tamamına yakınının, çalıştığı şantiyelerin birinde ödenmeyen ya da eksik ödenen bir ücreti muhakkak vardır.

Düşünebiliyor musunuz, bugün emeğimizin bir karşılığı olduğunu ve bunun bir hak olduğunu anlatmaya çalışıyoruz? Bu anlamıyla, sömürünün iliklere kadar hissedildiği yerler şantiyeler. Bunun, hem nedeni hem de sonucu durumunda; örgütlülüğe de çok yabancı yerler. 60’lı yıllarda devrimci işçi İsmet Demir’in öncülük ettiği Yapı İşçileri Sendikası pratiği dışında, inşaat işçileri arasında dişe dokunur bir faaliyet olmamış.

 

“Emaar direnişi işçi dayanışması ile kazanıldı”

– Son olarak Emaar Square’de uzun süredir örgütlü bir çalışma yürütüyorsunuz. Son olarak sendikası üyesi olan işçiler işten çıkarıldı ve ardından işçilerin direnişi ile 5 gün sonra kazanım elde edildi. Emaar Square kazanımının önemi nedir?

Emaar Square şantiyesi, sistematik olarak faaliyet yürüttüğümüz şantiyelerden birisi. Biliyorsunuz, son direnişimizin esas talebi ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı idi. Gerek Emaar Square şantiyesinde, gerekse başka şantiyelerde gaspedilen kıdem tazminatı ya da ihbar tazminatı hakkımız için çeşitli direnişler yaparak kazanımla neticelendirmiştik. Fakat, Emaar’daki son direnişimizin ayırt edici bir noktası; direnişimizin esasen işçi dayanışmasıyla kazanılmış olmasıdır. İşten atılan sendikamızın üyesi 5 işçi arkadaşımızın, kıdem ve ihbar tazminatı hakkının firma tarafından ödenmeyeceğinin beyan edilmesi üzerine, aynı firmada çalışan 33 işçi arkadaşımız işbaşı yapmadı. Akabinde firmanın işe çıkmayan 33 işçi arkadaşımızı, işten atmakla tehdit etmesi üzerine bu tehdide yine aynı firmadan 6 işçi arkadaşımız daha iş bırakma eylemine katılarak cevap verdi.

Toplam 39 işçi arkadaşımız, 5 işçi arkadaşımızın kıdem ve ihbar tazminatları ödenmesi talebiyle 5 gün iş bırakma eylemi yaptı. İş bırakma eylemini direnişe çevirmemizle beraber, bu 5 gün boyunca, firmanın 5 işçi arkadaşımızdan gaspetmeye çalıştığı ihbar ve kıdem tazminatlarını ödettiren bu dayanışma olmuştur. Emaar’da tazminat hakkımız için yaptığımız bu direnişimiz hem bizim sendikamızın eylemleri arasında, hem de son dönemlerdeki işçi direnişleri arasında bana göre bu yönüyle özel olmuştur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu