EmekGüncel

Söyleşi | Avalon İşçileri: “Ne yaparsanız yapın, biz bu davadan vazgeçmeyeceğiz!”

Direnişi başlattıklarından bugüne patron Adem Çelikler ve sermaye polisinin saldırılarına karşı direnişine devam eden işçiler 20 günü aşkındır Beylikdüzü’nde.

İstanbul: Beylikdüzü’nde bulunan Avalon şantiyesinde ‘işçi fazlası var’ denilerek 13 işçi işten çıkartıldı. Ekim ayında işlerinden çıkarılan işçiler, İnşaat-İş Sendikası üye işçilerdi.

Son zamanlarda patronların sendika düşmanlığına yeni bir işçi kıyımı daha eklenmiş oldu böylece. İşçiler işten çıkarıldıktan sonra ödenmeyen mesaileri, ihbar tazminatı ve hafta sonu ücretleri için inşaatın sahibi firma olan Adem Çelikler Grup ile görüştüler.

Görüşmede işçilerin hakları ödenmeyerek oyalama yoluna gidildi. İşçiler ise bu oyalamaya karşı Çelikler’in Beylikdüzü’nde bulunan merkez ofisi önünde direniş başlattılar.

Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak işçilerin direniş alanını ziyaret ederek, hem direnişe dair sohbet ettik hem de İnşaat-İş Sendikası ile işçilere yönelik sermaye-polis saldırılarını konuştuk

İlk olarak Avalon şantiyesinden atılan işçilerden Tekin Arslan ile konuştuk.

Hasta çocuğunu ziyaret eden işçi bile işten çıkarıldı

-Merhabalar sizi tanıyabilir miyiz?

-Merhaba, adım Tekin Arslan. Trabzonluyum. Ben de bu Avalon şantiyesinde çalışıyordum, üniversite inşaatında (Beykent Üniversitesi) Bu şantiyenin içerisinde hastane yer alıyor, otel yer alıyor, AVM yer alıyor. Yani bunların hepsi birbirine bağlı şantiyeler. Ben bu şantiyede elektrikçi olarak çalışan 90 kişiden biriydim ve 7 ay çalıştım.

Birkaç ay sonra bazı arkadaşlar ‘fosforlu yeleği’ giymedi diye, iş güvenliğini bahane ederek işten çıkardılar. Ama içeride iş güvenliği namına hiçbir şey de yok. Bir arkadaşım da hasta çocuğunu ziyarete gitti diye işten çıkarıldı.

Bu işten çıkarılmaların ardından şantiye şefi sahada dolaşıp tek tek isim toplayarak işten çıkarılacağımızı söyledi. Biz de 13 kişi işten çıkarıldık. Bizi de işten çıkarırken ‘iş azaldı, adam fazla’ dediler. Bizden sonra 13-14 kişi daha işten çıkarıldı.

-Peki içeride ne kadar paranız kaldı?

Şimdi ben burada 7 ay kadar çalıştım. Diğer arkadaşlar da yaklaşık o kadar. Bu süre içerisinde bizim Cumartesi ve Pazar mesailerimiz vardı, bayram mesaileri, eksik yatan SSK’lar, yol paraları, ihbar haklarımız içeride kaldı. Bu şantiyede bazı arkadaşlarımız iş kazası geçirdi. İş kazası geçiren arkadaşlarımızın bile günlük paraları kesildi. Yani burada 10 ile 30 bin lira arası alacağımız var.

Biz bu hakları istemek için şantiyeye gittiğimizde bize ‘sizin böyle bir hakkınız yok dediler.

Biz de bu haklarımızın olduğunu söyledik ve iş sözleşmelerini gösterdik. Sonra kabul edip ana şirketi (Adem Çelikler Grup) aradılar. Oradan da bir şey çıkmayınca bizi oyalamaya başladılar, bize mahkeme yolunu gösterdiler. Onlar da biliyor ki bu iş mahkemeye kalırsa, uzar da uzar.

“Alacaklarımızdan vazgeçmeyeceğiz!”

Süreç sonra nasıl gelişti?

İlk olarak içeride oturma eylemi yapıldı. Biz daha sonra süreci buraya taşıdık. İlk olarak 13 kişi başladık ama sayımız arttı. Biz eyleme başladıktan sonra polisler burada ilk olarak müziğimizi kapatmaya çalıştı, yeleklerimizi ve pankartlarımızı topladı. Biz de dedik ki ‘Ne yaparsanız yapın, biz bu davadan vazgeçmeyeceğiz.”

-Tabii bir de saldırı gözaltılarınız oldu

Evet burada 3 kez polis saldırısıyla gözaltına alındık. İkinci gözaltımızda darp da edildik. Bir kerede Adem Çelik arabasını üzerimize sürdü, bir arkadaşımız ezilme tehlikesi geçirdi. O süreçte de şikayetçi olduk.

Biz burada sadece hakkımızı arıyoruz o kadar. Burada direnişimiz 20 günü geçti, fazla da olsa fark etmez. Yani burada alacaklarımızdan da vazgeçmeyeceğiz.

Arslan’la yaptığımız söyleşinin ardından yaşanan saldırıları ve devam eden direnişi İnşaat-İş Sendikası’ndan Deniz Gider’le konuştuk…

Burada direniş 20 günü geçti. 20 günde yaşanan saldırılara dair ne söylemek istersiniz?

Buradaki bu 20 günlük direnişte patronun arabayı üzerimize sürmesinden, özel güvenliklerin işçi arkadaşlara saldırmasına kadar bir muamele ile karşılaştık. Tabii polis saldırıları ve gözaltılar da yaşandı. Tabii biz de arkadaşlarla karar alırken bizi güleç karşılamayacaklarını ve saldıracaklarını söyledik. Yeri gelecek hakkımızda yine birçok şey söyleyecekler. Ama biz yılmazsak, direnirsek bunu alt ederiz dedik.

Tabii bu saldırılar basına da yansıdı ve bize destekler de geldi. Bu desteklerin ardından saldırılar bir nebze duruldu denilebilir.

“Bu direnişi sürdüreceğiz”

-Bu dönem aynı zamanda krizin sürdüğü ve işçi sınıfının hareketlendiği de bir dönem. Direnişler artıyor ve aynı zamanda devletin saldırıları da o derede artıyor denilebilir mi?

Evet krizden dolayı sınıf hareketinin parça parça ayaklanması ve birleşmesinden endişe duyuyorlar. Zaten sistem hem dışarı da hem de içeride krizle birlikte yaratılan bu atmosferde büyük bir tıkanıklık içerisinde. Bizim de buna karşı sesimizi çıkarmamamız için baskılarını artırıyor. İleride bu artacaktır.

Ülkede siyanürle intihar vakaları görülüyor, insanlar bir çıkış yolu bulamayıp ölümü seçiyorlar. Ama biz de diyoruz ki çözüm mücadeleden geçiyor.

-Son olarak burada devam eden direnişe dair ne söylemek istersiniz?

Biz burada 20 günden fazladır direniyoruz. Ve direnişimiz burada kalmayacak. Eğer biz rahat edemiyorsak, patronlar da rahat etmeyecek. Adem Çelik’in oğlunun evine de gittik, orada da teşhir ettik, her yerde teşhir etmeye de devam edeceğiz.

Gözaltılar ve baskılarla da bizi yıldıramayacaklar, haklarımızı alana kadar bu direnişi sürdüreceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu