Güncel

SÖYLEŞİ | “’Reform’ dedikleri Yargı Paketi taslağında geriye düşüşler var”

"Yargı bağımsızlığı bu paketle olacak şey değil. Ciddi denetimler, düzenlemeler lazım. Verilen kararlardan kaynaklı sürgün edilen, görevinden alınan hakimler var. Zaten yürütmenin ve iktidarın yargı üzerinde öyle bir tahakkümü var ve yaptırımını o kadar sert alıyorlar ki ne savcılar, ne hakimler kendi kanaatlarına göre hareket edemiyor."

AKP iktidarının 31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde gündeme getirdiği “Yargı Reformu” paketi taslak haline getirilerek muhalefet partisi CHP’ye gönderildi.

31 Mart öncesinden bu yana üzerinde çokça tartışma yürütülen “Yargı Reformu” paketini Erdoğan’ın Saray’da gerçekleştirdiği adli yıl açılış davetini kabul edilen Metin Feyzioğlu dışında alkışlayan yok. Bizler de Özgür Gelecek Gazetesi olarak “Yargı Reformu” paketi vesilesiyle Özgürlük için Hukukçular Derneği Eş  Genel Başkanı Avukat Ayşe Acinikli ile bir araya gelerek yargı üzerine tartışma yürütme fırsatı bulduk. Avukat Ayşe, sorularımıza cevap verirken paketin değil reform içermesi, kimi yerlerde geriye dönüşün olduğuna dikkat çekerek Türkiye’de hukukun ne durumda olduğunu anlattı.

 

– Öncelikle devlet sizce neden yargı reformu ihtiyacını hissetti?

– Bu ihtiyacın hissedilmesi doğal. Çünkü devletin bile, iktidarın bile kaçamayacağı  ölçüde yargının sorunları var. Şikayet eskiden muhalif kesimlerden, Kürtlerden yükselirken, şuanda her kesimden itirazlar yükseliyor ve Anayasa Mahkemesi Başkanı bile  yargıya olan güveninin azaldığından bahsediyor. Yani bu sorunlar artık kaçılamayacak düzeyde.

Yargı artık o kadar bozulmuş, o kadar intizamsız, düzensiz, kurallara uymayan bir şekilde ilerliyor ki böyle bir ihtiyacın ortaya çıkması çok doğal. Şuan yaşanan süreçte yargı bağımsızlığı yok. Verilen kararlar yasalara uygun değil. Çıkarılan kanunların anayasaya uygun olmamasının bunda payı büyük, yani aslında yazılı olan şeylere bile uyulmadığı bir dönemden geçiliyor. Cezaevleri kapasitesinin üzerinde, insanlar cezaevlerinde nöbetleşe uyuyorlar ve soruşturmalar çok uzun sürüyor. Tutukluluk süreleri çok uzun ve hiç kimse adil bir şekilde yargılandığını düşünmüyor. (Tüm bunlar düşünüldüğünde) bir reformdan bahsetmek mümkün değil.

 

“Aslında bir nevi adaletin kurban edildiği bir süreç”

– Tam da oraya gelecek olursak, bir reformdan bahsedilebilir mi yoksa var olanın uygulanmasının bir lütuf şeklinde sunulması mı yargı reformu paketi? Bu bir şekliyle “Ben artık kanunu uygulayacağım” itirafı mıdır?

Benim genel olarak gördüğüm şey bu taslakta yargının iş yükünü azaltmaya, hızlandırmaya dönük bir şey olduğu. Ama bu hızlandırma süreci aslında bir nevi adaletin kurban edildiği bir süreçtir. Önerilen şey, ki yer yer eski uygulamaların çok gerisine düşülmüş,  örneğin uzlaştırmanın bir yılken iki yıla gerektiren suçlara yükseltilmesi  ya da basit yargılama usulü diye bir şey getirilmesi, seri muhakeme  usulünün getirilmesi, ön ödemenin koşullarının değiştirilmesi, kapsamının genişletilmesi saydığım şeylerin tamamının daha hızlı işlesi için ve yargının iş yükü hafiflesin diye getirilen şeyler. Bu hukuk sistemi için oldukça sakıncalı.

Mesela basit yargılama usulünde şöyle bir şey yapmışlar, taraflar yazılı olarak beyanlarını yapacak ve duruşma açılmadan karar verilecek. Seri muhakeme usulü diye bir şey getirmişler; savcı bir teklifte bulunuyor, ceza 1 ile 3 yıl arası ise “Suçu kabul et, ben sana 2 yıl ceza vereceğim. Bunu da 1/3 oranında azaltacağım, sen bunu kabul et.” Bu şekilde savcının takdir yetkisini çok genişletmişler ve bu silahların eşitliği ilkesine aykırı. İnsanların hakim karşısına çıkma hakkı var, yani savcı ile yürütülecek işlemler değil bunlar.

Savunma hakkına, adil yargılanmaya genel olarak aykırı süreçler bunlar. Şuan da savcılar kavuşturmaya yer  olmayan şeylerde bile dava açıyorlar, korktukları için dava açıyorlar. Bu da yargı yükünün artmasına sebep oluyor.  Ya da 2911’den insanlar tutuklanıyor. Böyle saçma bir durum var, bunun nedeni de savcı ve hakimlerin korkması, tedirgin olması çünkü verdikleri kararlardan kaynaklı hakimler savcılar görevden alındı. Hal böyle olunca işleri hızlandıralım diye uygulamaların değiştirilecek olması ciddi anlamda sıkıntılı. İkinci husustaki tutukluluk süresi ile ilgili yapılan şey tam bir facia.

 

– Bu durumda geriye dönüşe bir örnek…

– Tabi daha geriye ama burada daha da dikkat çekici olan bir şey var. Buna ihtiyaç varsa yani 2 yıl boyunca hâkim karşısına çıkılmaması -ki bu korkunç bir şey- bunun bir ihtiyaç haline gelmesi dikkat çekici.  Demek ki 2 yıldan uzun süre hakkındaki suçlamayı bilmeden tutuklu kalan insanlar var. Süreleri kısaltmak yerine bu sürenin uzatılması uygulamayı geriye düşüren bir şey. Burada reform vs. yok.

 

– Bu, var olan mağduriyetin kanunlaştırılması demek…

– Evet, yani aslında burada yasaların uygulanmamasıyla ilgili bir sıkıntı var ama bu madde açısından ciddi anlamda meselenin geriye götürülmesi, devlet eliyle şunun kabul edilmesidir: “Ben etkin soruşturmayı 2 yılda zar zor yapıyorum.” Yani ben bu hükümlülüğümü yerine getiremiyorum demiş oluyor devlet.

Propaganda suçlarıyla ilgili ise şu an metin kötü, TMK genel olarak kötü, terör tanımının değişmesi lazım, hatta TMK’nın komple kalkması lazım ama en azından kaldırmıyorlarsa bu kadar muğlak bırakmamaları gerekiyor. Ama propaganda suçlarıyla ilgili “haber verme sınırını aşmadığı” gibi bir kriter getirmişler, burada bu metinden çok daha iyi anayasa AHİM kararları var. Aslında bu metni koymak yerine gerçekten ya ortaya net bir tanım konur ya da mahkemeye denir ki anayasa mahkemesi kararlarına bakın, biz tartışamıyoruz, mahkemelere bunu anlatamıyoruz. Uygulamada da ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.

Yani mahkeme şunu diyebilir, “Paylaşılan haberde propaganda var, bu haber değil.” bu da sorunu çözmekten uzak olan, sadece makyajdır.

 Yargı reformu paketi ile yargı bağımsızlığını mı ilan edecek?

Yargı bağımsızlığı bu paketle olacak şey değil. Ciddi denetimler, düzenlemeler lazım. Verilen kararlardan kaynaklı sürgün edilen, görevinden alınan hakimler var. Zaten yürütmenin ve iktidarın yargı üzerinde öyle bir tahakkümü var ve yaptırımını o kadar sert alıyorlar ki ne savcılar, ne hakimler kendi kanaatlarına göre hareket edemiyor. Basına da yansıdı, yazılı sınavda alınması gereken alt puanın kaldırılması, mülakattaki sıkıntılar, bunlar ayyuka çıktı.

Bir de burada şu var; Türkiye’de yargıçların güvenliği sağlanamazsa, onlara yargıç olmanın güvencesi verilmezse, o insan da kendi iradesiyle karar veremez. Burada HSYK’nın yapısını, yargıç bağımsızlığının teminatını tartışabiliriz. Yani kapsamlı bir konu tabi, ciddi anlamda yargıç olmanın teminatı yok. Yargı bağımsızlığını biraz da bu açıdan tartışmak gerekir.

 

Gerçek bir reform için nereden başlamak gerekiyor sizce?

-Gerçek anlamda  bir yenilik ya da reform baştan aşağı bir değişme gitmekle olur. Yine muhatabımız olan hakimlerin ciddi bir eğitimden geçmemiş olması, hiç staj yapmamış olmaları yeterlilikleri konusunda ciddi sıkıntılarının olması sorunları var. Yargının bağımsızlığı için yargıç teminatı sorununu çözmek gerekirken kanunlar delik deşik ediliyor.

 

“Bu paketin neresi alkışlanır?”

– AKP geldiği günden beri torba yasa ile bir kanunun şu maddesinin şu kısmını bu şekilde değiştiriyor, kanun böyle yapılmaz, değişikliğe ihtiyaç varsa  CMK’da -ki var, bu kanunun baştan aşağı incelenmesi ve baştan aşağı değiştirilmesiyle yapılır, böyle yama yöntemiyle kanun yapılmaz. Yani ciddi anlamda  anayasada diğer yasalarda değişiklik gerekiyor; adil yargılanma, savunma hakkı, kişi özgürlüğü hakkı, ifade hakkı ve bunların güvencesi ve temini için atılan uluslararası imzalara bağlı kalınması gerekiyor.

Bir de avukat olmak için sınav getirilmesi meselesi var; yani siz adım başı hukuk fakültesi açarsanız, eğitim kalitesi yerlerde olursa, hoca yüzü görmeden ya da parasıyla mezun olursa insanlar, bunun çözümü sınav değildir.

Bunun çözümü hukuk fakültelerinin denetlenmesi, düzgün eğitim verilmesi, hoca olmayan fakültelerin kapatılması, hukuk fakültelerinin açılmasının zorlaştırılması gibi bir dizi adım atılabilir, çünkü ciddi eğitime ihtiyaç var. Avukatlara pasaport meselesinde; 15 yıl kıdem isteyip topu içişleri bakanlığına atıyorlar yani yine herkese vermiyorlar. Bu baro başkanın konuşmaları çok tartışıldı ben de karşımdaki hukukçu mu diye merak ediyorum, bu paketin neresi alkışlanır?

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu