GüncelManşet

Tekel ve Gezi direnişinden hala korkuyor, bu kez Nuriye ve Semih’e saldırıyorlar!

H. Merkezi: OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile görevlerinden ihraç edilen araştırma görevlisi Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça “İşimizi geri istiyoruz” talebi ile başlattığı açlık grevinin 75’inci gününde polisin gerçekleştirdiği gece baskınıyla gözaltına alındılar.

Gülmen ve Özakça’nın 75 günü geride bırakan açlık grevi direnişinin dalga dalga yayılmasına engel olmak isteyen devlet bu kez direnişçilerin yaşadığı evlere gece yarısı baskın düzenledi. 22 Mayıs’ta Nuriye ve Semih’in twitter hesaplarından canlı yayınla duyurduğu baskında son paylaşımları “Kahrolsun Faşizm! Yaşasın Açlık Grevi Direnişimiz! İşimizi Geri İstiyoruz! Teslim Olmadık, Olmayacağız!” şeklinde oldu.

 

Devlet, direnişin yayılmasından korktu

Nuriye ve Semih’in başlattığı direnişin ülke genelinde ses getirmesinden korkan AKP, destek eylemlerini engellemeye çalışarak süreci sönümlendirmeyi planlamakta. Nuriye ve Semih’in “İşimizi geri istiyoruz” talebi ile başlattığı açlık grevini “Kadere teslim olmak ve tevekkül etmek lazım” şeklinde değerlendiren TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi milletvekili Said Yüce “Türkiye Devleti ve kurumları kimseye zulmetmek için değil, adaleti tesis etmek için var. O nedenle bu tepkiyi koyan arkadaşlara tavsiyem o dur ki, biraz da sabırla ve mutlaka hayatta kalarak haklarını aramalılar. Açlık grevi bir çare değil ve yol değil” dedi. Evet, 19 Mayıs’ta BBC’ye verdiği demeçte açlık grevinin çare olmadığını bu sözlerle dile getiren AKP milletvekili, kaderci anlayışla devletin zulmünü sineye çekmeleri için Semih ve Nuriye’ye çağrıda bulundu. Bunları söylerken Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde aylardır insanlık onuru hiçe sayılarak işkence ile gözaltına alınmaların, hak aramanın karşılığı olduğunu Semih, Nuriye ve direnişe destek verenlerin çok iyi bildiğini unutarak.

Halbuki Nuriye Gülmen’in baskılara boyun eğmeyeceklerini açlık grevinin 65’inci gününde polis saldırısıyla gözaltıların yaşanmasının hemen ardından yaptığı şu açıklamada somut bir şekilde ifade etmişti: “Çaresizlik göstergesi. Ne yapacaklarını şaşırmış olmanın göstergesi. Desteğin büyümesi korkuttu. Engellemeye, terörize etmeye çalışıyorlar. Kimse gelmesin, sahiplenmenin önüne geçelim diyerek anlık refleksle hareket ediyorlar. Bu saatten sonra böyle gözaltı ile insanları korkutabileceklerini düşünmüyorum. Bizi korkutamazlar, bizimle ilgili mesele yeterince net. Bugün alanda olacağız. Herkese de çağrı yapıyoruz, Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önü bizim direniş alanımız olmanın ötesinde anlam taşıyor. Herkesi alanı sahiplenmeye çağırıyoruz bugün alanı sahiplenmek direnişi sahiplenmek demek.

Bununla beraber direnişin toplumda yaratacağı öfkeyi büyüteceğinden korkan AKP’nin “şükret” politikası işlemediği için bir gece baskınıyla Gülmen ve Özakça koçbaşı ile kapıları kırılarak gözaltına alındılar.

 

“Tekel ve Gezi benzeri eylemler”

Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Selçuk Kozağaçlı’nın gözaltıların hemen ardından yaptığı ilk açıklamada, Gülmen ve Özakça için yakalama, evleri için de arama kararı bulunduğunu söyledi. Yakalama ve arama kararının gerekçesi ise; açlık grevinin ölüm orucuna dönüşebileceği, Tekel ve Gezi benzeri eylemliliklere sebep olabileceği. Kozağaçlı “Semih ve Nuriye’nin selamları var herkese, yorgun ama iyiler. Oldukça hırpalanmışlar. Su ve şeker yatırdık, ancak gözaltı süresinin uzaması halinde her ikisini de keseceklermiş, böyle bir haksızlığa boyun eğmeyeceğiz dediler” ifadesini kullandı.

Polis baskınında Özakça’nın eşi Esra Özakça, savcıyla görüşmek isteyen avukat Ebru Timtik ve avukat Ayşegül Çağatay da gözaltına alındı. Kozağaçlı, “Elbette hiçbir biçimde vazgeçmeyecekler. Bunu da söylediler. Üçüncü kez aynı şube tarafından, aynı fezlekeyle gözaltına alınıyorlar. İlk ikisinde burada örgüt üyeliği görmeyen savcılık, yargıçlık, bir ay sonra üçüncüsünde böyle bir şey görüyorum diyorsa gerçek dışı, hukuk dışı bir uygulama yapmış olur” diye konuştu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu