Güncel

TTB Başkanı Fincancı: “Deprem bölgesinde bizimle eşgüdümlü hareket etmeden çözüm olanağı yok”

TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB'nin talebine rağmen deprem bölgesinde bakanlıklar ile eşgüdümlü çalışamadıkları için, ölümlerin tespitinden, ölülerin kimliklendirilmesine, koruyucu sağlık hizmetlerinden, kadın sağlığı risklerine ilişkin sorunlar yaşandığını  ve sorunun önümüzdeki süreçte büyüyeceğini kaydetti.

Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı Sendika.Org’un Youtube yayına katılarak, deprem bölgesindeki sağlık hizmetlerine ilişkin sorunları anlattı. Özge Yurttaş ve Tuba Güneş’in sorularını yanıtlayan Fincancı, Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile eşgüdümlü çalışmak üzere taleplerinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının hayati olduğunu vurguladı.

Fincancı, depremzede hekimlerin görevden çekilip dinlendirilmesi, gönüllü hekimlerin yeterli ve etkili bir şekilde görevlendirilmesi gerekliliğini belirterek, ölenlerin kimliklendirilmesinin sağlanmasından, koruyucu sağlık hizmetleri konusunda kurulması gereken birimlere, deprem bölgesinde kurulacak çadır kentlerde dikkat edilecek sağlık önlemlerine değin önemli hususlara dikkat çekti.

‘Depremzede hekimlerin dinlendirilmesi, gönüllülerin görevlendirilmesi gerek’

Fincancı, deprem olduğundan beri telefonla ve sözlü yollarla Sağlık Bakanlığına ulaşmaya çalıştıklarını ancak bu yolla ulaşamadıklarından yazılı taleplerde bulunduklarını ve bu talepleri de web sitelerinde yayımladıklarını açıkladı. Deprem bölgesinde gönüllü olmak için başvuru yapan meslektaşlarını Bakanlığa ilettiklerini ve depremden etkilenen meslektaşlarının çekilmesi ve gönüllülerin yerine görevlendirilmesini istediklerini ancak yanıt alamadıklarını söyleyen Fincancı, “Bugün itibari ile gönüllü meslektaşlarımızdan listelerimizden görevlendirme olduğu bilgisi geldi. Görevlendirme yapılmış evet ama Kahramanmaraş’ta bir meslektaşım görevlendirildiği hastaneden ihtiyaç yok diye geri gönderilmiş, kendi imkanları ile geri dönmesi bekleniyor. Devlet ve üniversite hastaneleri zarar görmüş durumda. Bazı illerde devlet hastaneleri sağlam, hizmet sürdürülüyor ama depremzede meslektaşlarımızla sürdürüyorlar, hızla kendi refleksleri ile giden gönüllü meslektaşlarımız gelmesine rağmen,  bazı yerlerde çalışmalara katılamadılar” dedi.

Fincancı kurdukları temaslarla ilgili şu bilgileri verdi:

“Bugün hala görevlendirme yapılmaması nedeniyle, il sağlık müdürlüklerini ve fakülte hastanelerinin dekanlarının aradım. Her biri ihtiyaç olmadığını bildirdi. Fakat ihtiyaç tanımlamama ihtiyaç olmadığı anlamına gelmiyor. Depremzede çalışanların dinlendirilmesi gerektiğini ifade ettik. Bazı yerlerde esnek çalışma olduğu ve gönüllülerden destek aldıklarını öğrendik ama kimi yerlkerde yöntem konusunda bilgi alamadık. Kendi çalışanlarının barınma alanı kalmadığı için dışarıdan gelenlerin barınması konusunda sorun yaşayacaklarını söylediler. Uzun soluklu süreç olduğu ilk refleksle giden gönüllüler döndüklerinde, ihtiyaç halinde kimseyi bulamama kaygısı da yaşıyorlar.”

‘Koruyucu sağlık hizmetleri organizasyonun yapılması gerekiyor’

Bölgede hızlıca koruyucu sağlık hizmetleri organizasyonunun yapılması gerektiğini belirten Fincacı, özellikle çadır kentlerin kurulması ile birlikte çadır kentlerin usulüne uygun kurulması, cinsiyetçi şiddet davranışları ile karşı karşıya kalmamak adına aydınlatmanın yeterli olması gerektiği, temiz suya erişim, çöplerin toplanması, mobil tuvaletlerin kurulması ve hizmetlerin yürütülmesi için planlamaya ihtiyaç olduğunu ekledi.

‘Aile hekimlerinin muayenehaneleri enkaz altında’

Birinci  basamak sağlık hizmetlerinin çökmüş durumda olduğunu ifaden eden Fincancı şunları aktardı:

“Aile hekimi modeli ile özelleştirme yaşanarak özel sağlık hizmeti sunumu modeline geçildi. Aile hekimleri kiraladıkları dairelerde sağlık hizmeti sunumuna geçtiler. Bu daireler, binalar çöktü. Aile sağlığı birimleri enkaz altında kaldı. Birinci basamak sağlık hizmetine erişimde ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Adıyaman’a giden sağlık ekiplerimii birinci basamak sağlık hizmetleri yürütebilecek adımlar attılar. Gelen ilaçlar ile, basit sağlık sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Hatay’da yine benzer bir birim oluşturuyor.”

‘Depremzedeler raporlu ilaçlarını, ulaşabildikleri eczanelerden alabilirler’

 Rapor ve belgelerin enkaz altında kalması nedeniyle ilaçlara erişimde sorun yaşandığı bilgisi ile yaptığımız yazışma sonucu SGK yeni yazılmış olsa bile raporlu ilaçların temin edilebilmesi için karar aldı. Bu önemli bir bilgi. Depremzedeler ulaşabildikleri bir eczane varsa raporlu ilaçlarını temin edebilirler. Erişemeyenler için de Türk Eczacıları Birliği mobil eczaneler kurdu. Tabii deprem öncesinde erişemediğimiz ilaçlar vardı bildiğiniz gibi, o sorun devam ediyor ne yazık ki.

‘Kadın sağlığı için hastanelere erişim sorunun acilen çözülmesi gerek’

Bazı iller kadın doğum hastaneleri de yıkıldı. Mustafa Kemal Üniversitesi kısmen işlev görüyor yıkılmadı ama insanların oraya ulaşması ilgili sorun var. Akaryakıt sorunu var. İnsanlar hastalarını hastaneye götürme konusunda sorun yaşıyor. Örneğin bir gebe dünden beri bebeği hareketsiz kaldığı halde bulunduğu yerden sağlık hizmetlerine ulaşamıyor. Sadece sağlık hizmetlerinin sürmesi değil aynı zamanda hizmete erişim sorunu var. Bölgesel çözüm önerileri gerekiyor gebeler ve yenidoğanların bakımı ve aşıları açısından. Isınma koşulları yok. Soğuk etkisinde kalıyorlar. Yenidoğanların soğuk etkisinde kalması biz erişkinler gibi olmuyor ne yazık ki. Kayıplarla sona erebilecek bir tablo. Kadın sağlığı açısından baktığımızda, güvenli ortamlar konusunda sıkıntılar var. Elektrik olmadığı için aydınlatma yok. Özellikle kadınların, dışarıda, evlerine giremedikleri durumlarda şiddet, cinsel saldırı ile karşı karşıya kalması riski söz konusu. Bununla ilgili dikkate alınması gereken konular var. Yeni doğum yapmış kadınların travma karşısında bebeklerini beslemek için sütlerinin olmaması riski ile karşı karşıyayız. En temiz, en besleyici olanın anne sütü olduğunu hatırlatmakta yarar var. Sütün kesilmesi durumunda mama hazırlama konusunda temiz suya erişim önem taşıyor.

‘Adli Tıp Uzmanları görevlendirilmedi, ölü muayeneleri yapılamıyor’

Fincancı, tüm alanlarda Adalet Bakanlığı ile de eşgüdüm sağlanamasının sonuçların uzun vadede sonuçları olduğunu açıkladı. Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin bakanlıkla yazışma yaptığını, üniversite ve bakanlıkta görev yapan meslektaşlarının hazır olduğu, ihtiyaç olan bölgelere hızla hareket edeceklerini bildirdiklerini ama düzenleme yapılmadığını ifade eden Fincancı “Deprem bölgelerinde, tek adli tıp uzmanın, bu yoğunlukta ölüm olayına yetişebilmesi, ölü muayenesi ve kimliklendirme açısından olanaklı değil” dedi. Fincancı bu  durumun sonuçları konusunda şu uyarılarda bulundu:

‘Ölümün ne şekilde gerçekleştiğinin tespiti, idarenin sorumluluğu açısından önemli’

“Olay yeri inceleme ekiplerinin parmak izi alarak, kimliklerini yenilemiş olanların sistemde parmak izleri olduğu için eşleştirme ile kimliklendirme yaptıkları bilgisini aldık. Ama kimliğini yenilememiş çok sayıda yurttaşımız var ve onların kimliklendirilmesi sorunu var. Bazı yerlerde fotoğraf çekildiğini biliyoruz. Ama örnek alma ve bu örneklerden daha sonra çalışma yapma sağlanabilirdi. Sayı yetersiz olduğu için yetişmeleri imkansız. Bir kısım cenazede hiçbir travma bulgusu yok. Özellikle soğuk etkisi dikkate alınması gereken durumlardan biri. Her biri farklı sorumluluk alanı doğuruyor kamu otoritesi açısından.  Öyle ki soğukta kalarak ölüm meydana geldi ise, arama kurtarma çalışmalarının zamanında ve etkili şekilde sürdürülememesi, zamanında ulaşılamaması nedeniyle ölüm meydana gelmişse, idarenin bu anlamda sorumluluğu doğuyor. Eğer enkaz altında kalmışsa, buna bağlı yaralanmalarla ölüm meydana gelmişse başka bir silsile sorumluluğu doğuyor. O binalara ruhsat verenlerden başlayarak, yapanlara, tüm sorumluların yargulanması gerekiyor.  Ölü muayenesi bile yapılmayan koşullarda bu sorumlular nasıl tespit edilecek, o da ayrı bir soru olarak karşımızda duruyor. organizasyonda bunun da dikkate alınması gerekirdi.”

‘Kayıp yakınları ölümleri kanıtlamakta zorlanacak’

Şebnem Korur Fincancı’ya göre ölü muayenesi yapılamaması nedeniyle kayıp yakınlarının önümüzdeki süreçte başka da sorunlarla karşı karşıya kalması mümkün. Yakınlar depremden uzun süre sonra kaybını kanıtlayamamış olması sorunu ile başbaşa olabilecekler.

‘Bizi dışlayarak çözüm bulma olanağı yok’

Deprem sonrasındaki faaliyetlerin devlet tarafından ilgili ve uzman STK’lar odalar ve birliklerle eşgüdümlü çalışarak organize edilmesi gerekliliğini açıklayan Şebnem Korur Fincancı “Bizi dışlayarak Ççözüm bulma olanakları olmadığını hatırlatmak istiyorum.” dedi.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu