Güncel

TTB, TİHV, İHD: “Hiçbir İstisnai Durum İşkencenin Uygulanması için Gerekçe Gösterilemez”

TTB İnsan Hakları Kolu, TİHV ve İHD deprem bölgesinden gelen şiddet ve işkence iddialarıyla ilgili ortak bir açıklama yaptı.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) deprem bölgesinden gelen şiddet ve işkence iddialarıyla ilgili ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, işkencenin istisnasız bir yasak olduğu hatırlatıldı.

Son birkaç gündür deprem bölgesinden dehşet verici insan hakları ihlalleri haberleri gelmeye başladığını ifade eden TTB, TİHV ve İHD, “Bilhassa siyasal otoritenin OHAL ilanını “fitne fesat grupları”na ve “yağmacılar”a engel olma gerekçesiyle savunan ifadelerinden sonra bu tür ihlal iddia ve haberlerinde görülen artış, oldukça düşündürücüdür” dedi.

“Suçu ne olursa olsun, hiç kimseye işkence ve kötü muamele yapılamaz”

Deprem bölgesinde geliştirilen güvenlik tedbirlerinin ve özensiz suçlama dilinin hızla ayrımcılığa, nefret söylemine işkence ve diğer kötü muameleye varan şiddete dönüştüğünü endişe ile izlediklerini söyleyen insan hakları örgütleri “Bu gelişmeler bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz şeyi, yaraları sarmanın tek çaresi olan toplumsal dayanışmayı doğrudan tahrip etmektedir. Tüm gösterişli ve iddialı söylemlere karşın kamusal gücün yetersiz kalması nedeniyle destek ve yardım çalışmalarının gecikmesi, bunun da can kaybını arttırması sonucu toplumda oluşan haklı öfkenin yanlış hedeflere yöneltilerek, bizzat deprem mağduru sığınmacı ve mültecilere yönelik nefret suçlarının işlenmesi, somut kanıta ve bilgiye dayanmadan birtakım insanların yağmacı ilan edilmesi, hukukun işletilmeyip, işkence ve diğer kötü muamele boyutunda şiddete başvurulması hiçbir şekilde kabul edilemez” dedi.

İnsan hakları örgütlerinin açıklamasında şu bilgiler paylaşıldı:

Ne ile suçlanırsa suçlansın, hiç kimseye işkence ve kötü muamele yapılamayacağını, bunun Türkiye’nin de altına imza attığı uluslararası sözleşme ve belgelerde mutlak olarak yasaklandığını özellikle hatırlatmak isteriz.

Bu arada 11 Şubat 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile yağma ve hırsızlık suçlarında gözaltı süreleri OHAL ilan edilen yerlerde dört günden yedi güne uzatılmıştır.

Kuşkusuz işkence yasağı ihlalleri açısından da büyük risk oluşturan yedi günlük gözaltı süresi suçun niteliği ne olursa olsun kabul edilemez.

Yetkilileri, BM İşkenceye Karşı Komite’nin (UNCAT) uyarı ve hatırlatması çerçevesinde Türkiye’nin kabul ettiği evrensel hukukun yükümlülüklerini yerine getirmeye ve insan haklarına saygıyı korumaya davet ediyoruz.

Öncelikle;

  • Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları en üst düzeyde siyasi otorite tarafından derhal kamu önünde net ve kesin bir şekilde kınanmalı, bu tür fiillerin cezasız bırakılmayacağı güvencesini verilmelidir.
  • İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.
  • İşkenceye ilişkin iddialar hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.
  • Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.
  • Olağanüstü hal ilan edilen yerlerde gözaltı süresini dört günden yedi güne uzatılmasını sağlayan 11 Şubat 2023 tarihli Cumhurbaşkanı Kararnamesi derhal geri çekilmelidir.
  • OHAL ilanından derhal vazgeçilmelidir.

Sonuç olarak, yaşanan işkence ve diğer kötü muamelelerin tespit ve belgelenmesi, onarım ve hukuki süreçlerinde etkin görevimizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha yineliyor, işkence ve kötü muameleye maruz kalanların kurumlarımıza başvurabileceklerini hatırlatmak istiyoruz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu