Güncel

VAN’da OHAL | “Eylem ve etkinlik yasakları, yalnızca muhaliflere yönelik bir yasaklama politikası var”

"Etkinlik yasaklarının yanında birçok eylemciye para cezası verilmiştir. Baronun, valiliğin etkinlik yasaklarına ilişkin kararının anayasaya aykırılığından kaynaklı yaptığı suç duyurusu da vardı. Bu suç duyurusu hala sonuçlanmış değil"

15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’in etkisi Van’da halen devam ediyor. Van’daki yasaklar en son yeniden uzatılarak 19 Mayıs’a kadar eylem etkinlik yapmak yasaklandı.

Kentte “eylem etkinlik yasağı” denilerek aslında bir çeşit sıkıyönetim, bitmeyen OHAL uygulaması var. Başta HDP ve TJA olmak üzere ilerici yurtsever kurumların hemen tüm etkinlikleri OHAL uygulaması nedeniyle saldırıya maruz bırakılmakta, haber takibi yapan gazeteciler engellenmekte, haklarında gazetecilik yaptıkları için onlarca soruşturma açılmakta.

Van’da Jinnews muhabiri olan Hikmet Tunç ile Van’daki OHAL’i, etkilerini konuştuk. Tunç, Jinnews’e ve diğer gazetecilere dönük ciddi baskılara vurgu yaparken, Van’ki OHAL’e yeterli tepkinin verilmediğini bu noktada Van Kadın Hareketinin verdiği tepkinin esas olarak dikkat çekici olduğuna vurgu yaptı.

Van’da uzun zamandır OHAL var. Eylem etkinliklerin yasaklanma kararları sürekli uzatılıyor. Eylem ve etkinlik yasağı 113 kez uzatıldı. Kentte nasıl bir tablo var, bu durum halk tarafından nasıl karşılanıyor?

Kent valisinin 15 gün aralıklarla yaklaşık 3 yılı aşkın bir süredir eylem etkinlik yasakları sürmekte. Bu eylem ve etkinlik yasakları yalnızca muhaliflere yönelik bir yasaklama politikasının olduğunu gösteriyor. Çünkü özellikle AKP ve MHP’nin kentte hiçbir etkinlikleri yasaklanmamakta.

Yaklaşık bir aydır her hafta perşembe günü çocuklarının “dağa kaçırıldığı” iddiasıyla kadınlı ve erkekli bir grup Halkların Demokratik Partisi (HDP) il binası önünde oturma eylemini polis güvenliğiyle gerçekleştirmektedir.

Burada yapılan basın açıklamasına hiçbir şekilde müdahale edilmemekte, hatta saatlerce HDP’lilere yönelik oturan ailelerin hakaretlerine polisten doğru bir engelleme söz konusu olmamıştır. Öte yandan bu ablukaya dönük HDP’li vekillerinin de aralarında yer aldığı bir grup paralelinde kentin en işlek caddelerinde il binalarının ablukaya alınmasını protesto etmek istediği sırada onlarca çevik kuvvetle polis tarafından gözaltı yapılıyor ve kimi zaman fiziki müdahale de yapılabilmektedir.

Yine kentin sol, sosyalist, sivil toplum örgütlerinin ve başta kadına yönelik şiddeti protesto etmek amacıyla yapılan, en yasal hak olan basın açıklaması dahi onlarca polis tarafından engellenmektedir.

Kent halkı, esnafı valinin bu etkinlik yasaklarını tepkiyle karşılamakta. Sokak röportajları aldığımızda da halk tepkisini mikrofonlarımıza açık açık dile getirmektedir.

Siz özellikle kadın gazeteciler başta olmak üzere Van’daki gazeteciler, bu tablo içerisinde nasıl haber takip ediyorsunuz? Ne gibi zorluklarla karşı karşıyasınız? Eylem ve etkinlik yasaklandığı için Van kamuoyunun, ilerici, yurtsever kesimin sesini nasıl duyuruyorsunuz?

Muhalif gazeteciler olarak birçok kez Van’da bürolarımız basıldı, evlerimiz basılarak arkadaşlarımız gözaltına alındı. Bürolarımıza yapılan polis baskınında birçok haber materyallerimize el konuldu. Haber çekimi sırasında kayıt aldığımız videolarımızın bulunduğu hafıza kartlarımıza el konuldu. Haber arşivlerimiz suç delili sayılarak birçok arkadaşımız hakkında yaptığı haberler nedeniyle onlarca klasörlük iddianameler hazırlandı. Neredeyse hakkında soruşturma olmayan tek arkadaşımız dahi yok.

Hal böyleyken hem kadın, hem Kürt, hem muhalif, hem de bir gazeteci olmak oldukça zor. Dinciliğin, milliyetçiliğin, ırkçılığın, şiddetin, savaşın övüldüğü pohpohlandığı bir süreçte eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden ve her şeyden önce barıştan söz etmek çok zor.

Bölgede belki birçok yerde hala iki eşliliğin sürdüğü, hala çocuk yaşta evliliklerin yaşandığı ve hala kadının erkekle aynı sofrada oturmasının günah sayıldığı bir süreçte “bayan değil, kadın”,  “karı değil, eş” ifadelerini savunmak bunun mücadelesini vermek zor. Başta erkek, aile, toplum ve devlete karşı siz bir kadın olarak mücadele ediyorsunuz.

Tabi ki, valilikçe “yasak” denilen tüm etkinlikleri biz muhalif gazeteciler takip etmek durumundayız. Çünkü biliriz ki; bir kentte eril yönetimlerin neyi yapmayın, yasak derse en fazla onu yazmak ve kaydetmek gerekir. Çünkü tarih erkeğin faili meçhul suçlarıyla dolu.

Dolayısıyla gittiğimiz, takip ettiğimiz tüm haberlerde polisin engellemesiyle karşı karşıyayız. Öte yandan engellenen haberleri sadece muhalif gazeteciler olarak takip ettiğimiz için birbirimize iş sırasında çokta sorun yaratmıyoruz.

Kentte bu yasaklara dair devrimci-ilerici-yurtseverlerin, insan hakları savunucuların, baronun kimi girişimleri var diye biliyoruz, sonuç olarak bir kentte sürekli eylem etkinlik yasağı hukuksuzluk ve hak gaspı demek buna dair ne yapılıyor, ne tür çalışmalar var?

İnsan hakları savunucuları, sendikalar, kamuoyunda ve baro bu etkinlik yasaklarının kalkması ve bu hukuksuzluğun ortadan kaldırılması için birçok kez etkinlik yapmış. Her etkinlik engellenmiştir aynı gerekçeyle. Etkinlik yasaklarının yanında birçok eylemciye para cezası verilmiştir. Baronun, valiliğin etkinlik yasaklarına ilişkin kararının anayasaya aykırılığından kaynaklı yaptığı suç duyurusu da vardı. Bu suç duyurusu hala sonuçlanmış değil.

Tabi bu tepkiler yetersiz. Çünkü ülke genelinde muhaliflerin parçalı duruşu kent özelinde de sürmekte. Bu parçalı duruştan yan yana yürümemekten kaynaklı ciddi bir etkinlik, tepki gösterilmiş değil diyebiliriz.

Ama İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı kararnamesiyle iptal etmesine dönük birçok farklı parti, aktivist, ayrı kadın dernekleri bir araya gelerek Van Kadın Meclisi platformunu oluşturdular. Birçok etkinlikte yapıldı. Kadınların böylesi bir şeye öncülük yapmaları gurur verici.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu