GüncelManşet

(Video) 29 Ocak vesilesiyle “Bir Bekaert Masalı…”

Geride bıraktığımız hafta oldukça “halaylı” bir hafta oldu gerçekten. İlk olarak 26 Ocak’ta Kobanê merkezinin IŞİD çetelerinden temizlenmesinin ardından halaya durduk. Sonrasında ise 29 Ocak’ta uzun yılların ardından 10 kentte, 22 fabrikada greve çıkan metal işçilerinin grev halayına dahil olduk.

Ama 30 Ocak’ta gördük ki, işçi-emekçiler başta olmak üzere halkın hiçbir halayına tahammül edemeyen ve muhtemelen kendisi de pek halay çekmeyi bilmeyen AKP’nin kumanda ettiği TC devletinin Bakanlar Kurulu, bu pek “tehlikeli” halayı, yani grevi 60 gün erteledi. Metal sektörü için Toplu İş Sözleşme masasına oturulan bu süreçte grevin 60 gün ertelenmesi demek, aslında işçilerin grev hakkının yasaklanması ve TİS masasında patron karşısında işçi tarafının elinin-kolunun bağlanması demektir.

Böylelikle bu erteleme kararı ile patron ve onların koruması devletin çıkarları; ha pardon, “milli güvenlik” diyecektik; grev tehlikesinden kurtulmuş olacaktı. (Ne de olsa bu ülkede işçilerin toplu olarak katledilmesi değil, hakkını araması hep “milli güvenlik” sorunu olagelmiştir!)

Olmadı.

Daha doğrusu tam istedikleri gibi olmadı.

Hala İstanbul-Gaziosmanpaşa’da bulunan Ejot Fabrikası’ndaki işgal başta olmak üzere çok sayıda işyeri eylemlerle direnişi sürdürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası ise başta biraz naz etse de, işçilerin kararlılığı sonrası bu meşru-fiili mücadele yöntemlerini sahipleneceğini açıkladı.

Süreç hızlı ilerliyor. Bu direnişin bir yerinden ya paçasını tutmak lazım ya da peşinden sürüklenmek… Yani artık devrimciler olarak bizim de harekete geçmemiz lazım.

 

Bir işçi semtidir Gebze…

Neyse… Aslında sebebi ziyaretimiz bu değildi ama ister istemez bu konulara da girdik.  

Biz gelelim 29 Ocak gününe…

Metal sektörünün merkezlerinden biri olan Gebze, tam bir işçi semtiydi gerçekten. Bunu grev günü anlamak ve gözlemlemek mümkündü…

29 Ocak günü fabrikalardan çıkarak greve giden işçilerin görkemli yürüyüşü, Gebze’nin tüm ara sokaklarında alkış ve destekle karşılandı. Çünkü hemen herkesin bir yakını bu fabrikalarda metal işçiliği yapıyordu. O yüzden o gün Gebze’de yaşanan o coşku, görülmeye ve yaşamaya değerdi.

 

bir bekaert masali2Yolumuz Bekaert’e düştü

Miting bitti. Ardından sendika yöneticileri bir duyuru yaptı. İsteyen MESS’ten istifa ederek Birleşik Metal-İş Sendikası’nın şartlarını kabul eden Bekaert Fabrikası’nda yapılacak sözleşmeye dahil olabilirdi.

Ya bu da soru mu?

Tabii ki isteriz, dedik ve atladık Kocaeli’ye gittik.

Bekaert Fabrikası önünde işçileri, MESS yazılı bir tabut etrafında toplanmış halde bulduk. Daha sonra işçiler sendikacıların açıklama yapacağını duyunca kapıya yöneldiler. Biz de onlarla birlikte…

Birleşik Metal-İş Sendikası Başkanı Adnan Serdaroğlu, yaptıkları sözleşmenin atrihi bir sözleşme olduğunu anlatıyordu işçilere. “Metal işçileri” diyordu, “tarih yazıyor, tarih de metal işçilerini yazacak!

 

Patrondan inceltilmiş uyarı/tehdit!

Açıklamada sürpriz bir kişi de vardı, ki o da Bakert’in patron koltuğuna oturan Belçikalı yöneticilerden biriydi… Uzun yıllardır MESS’te örgütlü olduklarını ama artık ayrıldıklarını söyleyen fabrika yöneticisinin sözleri ilgiyle okunmalı:

Uzun yıllardır MESS’teydik. MESS’ten ayrıldık. Ayrıca bunun bir de bedeli var. Tabii biz şirket yöneticileri olarak bu maliyeti de bakmak ve bu şekilde geleceği de düşünmek zorundayız. Bunun bir maliyeti var ve bunlarda da bir yükseklik söz konusu…

Sonunda biz burada çalışanlarımızla işbirliği yapacak, beraber bu şirketi bir yere getirecek bir yapıya kavuşmak için biz kavgadan kaçındık. Onlarla işbirliği yaparak daha iyi olacağımıza inanıyoruz.

bir bekaert masali3Buraya kadar her şey normal! Maliyete çok vurgu yapması dışında… Ki zaten sözlerinin devamında ağzındaki baklayı da çıkarıveriyor:

Bunun herkesin farkında olduğunu ve bu maliyeti hep birlikte başaracağımıza, yani alt edeceğimize inanıyoruz. (…) Sonuçta bu maliyeti hep birlikte ortadan kaldıracağız!

Yani daha açıkçasını biz söyleyelim:

Bekaert patronu diyor ki, “Biz kavga-gürültü olmasın diye MESS’ten istifa ettik ve bu yüzden de zarar ettik. Bu zararın acısını da sizden çatır çatır almasını bilirim!

Şimdi kimse bize “ne kadar kötü niyetlisiniz” demesin!

Biz Bekaert’i de, patronları da tanıyoruz. Bu durumu kullanarak, işçilerin haklarını, alınterini sömürmekte kendilerini meşrulaştırmaya çalışan Bekaert patronlarının izlediği bu sinsi yol açık değil mi?

Yarın öbür gün işçilerin haklarını yavaş yavaş gasp edeceklerinin ilanı değil mi bu sözler?

2011 yılında kadrolu ve yaklaşık 3-4 bin TL maaş alan binlerce işçisini çıkaran da bu Bekaert’ti. Sonra 1.200-1.500 TL maaşa çalışmak isteyeni geri işe alan da aynı Bekaert!

Şimdi gelin de “iyi niyetli” düşünün!

 

Bir ÖG okuru

 

Bekaert CEO’su grevde konuştu:

{youtube}https://www.youtube.com/watch?v=VuZE7FRza6U{/youtube}

 

MESS’ten istifa eden Bekaert’te işçiler: “İnandık, direndik, kazandık”:

{youtube}https://www.youtube.com/watch?v=3i0uzSdjXEY&feature=youtu.be{/youtube}

 

Bekaert işçisinden MESS için cenaze töreni:

{youtube}https://www.youtube.com/watch?v=WIprs5KYDuE&feature=youtu.be{/youtube}

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu