Güncel

YORUM | Bugünün ilhamı Gezi İsyanı!

Gezi isyanında mayalanan öfke bugün kendisini başka bir biçimde örgütlemekte ve AKP iktidarı karşısında ki konumlanışını sürdürmektedir. Bu maddi zemin değişmediği takdirde milyonların öfkesi kendisini farklı biçimlerde ifade etmeye devam edecektir.

Ülkede gerçekleşen en büyük halk ayaklanması olarak tarihe geçen Gezi isyanı; bugün hala, çeşitli saldırılarla gayrı meşru olarak lanse edilmeye çalışılıyor. AKP iktidarı Gezi isyanını ilk gününden bu yana geniş halk kitlelerinin gözünde itibarsızlaştırmaya çalıştı.

AKP iktidarının milyonların yaşam alanlarını işgal eden, inancını yasaklayan, doğanın talanına hedefleyen, politikalarına karşı kitlelerin yükselen öfkesinin açığa çıktığı Gezi İsyanının bu güne verdiği ilham iktidarın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir.

Kitlelerin meşru talepleriyle ortaya çıkan Gezi İsyanı meşruiyetini tüm toplum açısından ortaya koymuşken iktidarın bu duruma yönelik hazımsızlığı devam etmektedir. Bu kaygıyla milyonların meşru mücadelesi, dayanışması, örgütlülüğü, politikliği, komplo teorileriyle yargılanmaya çalışılmaktadır.

Bu çerçevede isyanın ilk günlerinden bu yana açılan onlarca dava ile kitlelerin meşru mücadelesi yargılanmaya çalışılmıştır. Bu davalarla milyonların isyanı; kişilerin üzerinden yargılanmaya çalışılırken bir yandan kişiler üzerinden milyonlara cevap verilmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede açılan onlarca dava sonuçsuz kalıp bu meşru mücadelenin yargılanamayacağı ortaya çıkmışken, temsili dosyalar yüzlerce yıllık cezalarla korku iklimi derinleştirilmeye çalışıldı.

Bu çerçevede açılan davalardan birisi geçtiğimiz hafta gerçekleşen Gezi davasıoldu . Daha önce 26 kişi hakkında Mart 2014’te ‘örgüt kurmak ve yönetmek’ suçlamasıyla açılan ve 2015’de tüm sanıkların beraati ile sonuçlanan dava.

2017 yılında Osman Kavala’nın 2018 yılında Yiğit Aksakoğlu’nun tutuklanması ve çeşitli tarihlerde gözaltına alınan Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman Ali Hakan Altınay, Pınar Öğün, Memet Ali Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan,Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, İnanç Ekmekçi, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi’nin yargılanmasıyla birlikte yeniden açıldı. Yargılanan 16 kişi hakkında “ Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ iddiasıyla Ağırlaştırılmış mühebbet hapis cezası talep edildi. Davada yargılananlar hakkında ayrı ayrı 606 yıldan 2 bin 970 yıla kadar hapisleri isteniyor.

Osman Kavala’nın tutuklanmasının ardına 600 günü aşan bir sürenin ardından açılan dosya daha önce beraat kararlarının alındığı iddianameler ve FETÖ’cüpolislerin hazırladığı komplo dosyalarının içerisinden alınan evrakla doldurularak hazırlanmış bir şekilde açıldı.

İki gün süren mahkemenin ardından verilen kararla tutuklu bulunan iki sanıkranYiğit Aksakoğlu tahliye edilirken diğer tutuklu Osman Kavala’nıntutukluluğunun devamına karar verildi. Yeni çıkarılan “yargı reformunu” uzun tutukluluk süresine yönelik çıkartıldığını iddia eden iktidarın hedefini ortaya koyan bu sonuç 600 gündür tutuklu bulunan birisinin tutukluluğunun devamı kararıyla gerçekliğini ortaya koymaktadır. Yargı reformu tutukluluğa dokunmuyor. 600 güne rağmen tutukluluğun devamına karar veriliyor.

Osman Kavala’nın ifadesiyle “Fantastik bir kurgu”ya sahip olan iddianamenin bu şekilde yargılamaya devam etmesi şaşırtmıyor. İddianamede dikkat çekilen “suçlar” eylemsizlik, evden çıkmamak, dikilme-ayakta durma eylemi (Gezi olayları sırasında Duran Adam Eylemleri yapıldı) arkadaşlık Etme (Gezi olayları sırasında bazı göstericiler ile polis memurları arasında çiçek dağıtmak) suç olarak gösterilmeye çalışılırken bu durum şaşırtmıyor.

Türkiye’de kuruluşundan bu yana gerçekleşen en büyük halk ayaklanması olan Gezi İsyanını bir grup insanın üzerinden yargılamak isteyenler; Milyonların ürünü olan bir pratiğin bir “aydın” grubunun eseri olduğunu anlatmak istemektedir.

Bu durum egemenlerin halk hareketini kitleler gözünde indirgemeye çalıştığı duruma işaret etmektedir. Güncelde İstanbul seçimlerinde İmamoğlu yada CHP yönetimine indirgenen kitlelerin öfkesini ve değiştirici gücünü hasır altı etmekse bu dava ile yapılmaya çalışılan budur. Erdoğanın “kendimizi iyi anlatamadık” mesajıyla ifade ettiği budur.

Gezi isyanı da İstanbul seçimlerinin sonucu da AKP iktidarının politikalarının kitlelerde oluşturduğu öfkenin sonucudur. Gezi isyanında mayalanan öfke bugün kendisini başka bir biçimde örgütlemekte ve AKP iktidarı karşısında ki konumlanışını sürdürmektedir. Bu maddi zemin değişmediği takdirde milyonların öfkesi kendisini farklı biçimlerde ifade etmeye devam edecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu