Güncel

(İzlenim)Hüznün İsyan Olmalıdır…

‘’Ey Dersim,

İsyan beşiği

kaç yüreğe cemre düştü sarp yamaçlarında

kaç yürek sevdalandı umuda

kaç yürek ateşler yaktı doruklarında

bitmedi kavga.

Ey Munzur,

bilir misin kadrini

umudun ateş toplarının

feryat değil

isyandır bu

mevzilenmiş dağ yamaçlarında,

feryat değil

isyandır bu!’’

Şehit düşen 3 yoldaşımızın, Cengiz’in, Hakan’ın, Özgüç’ünacısı ve özlemi içimizde hala tazeyken 7 Mayıs sabahı yeni bir haber daha geldi yiğitlerin kanıyla sulanmış Dersim topraklarından. 2 TKP/ML TİKKO gerillası Geyiksuyu’nda sahip oldukları ideolojiye yakışır bir şekilde düşmanla kanlarının son damlasına kadar çatışarak şehit düşmüştü.Haydar Arğal, Murat Tekgöz, iki halk yiğidi, iki komünist devrimci, kızıl karanfillerserdiğimiz devrim yoluna eklediler isimlerini.

Yoldaşlarımızla birlikte alanda geniş bir toplantı yaptığımız sırada şehitlerimizin haberini aldık. Haber henüz netlik kazanmamıştı. Bu nedenle, oturup, haberin netleşmesi üzerine yapacağımız çalışma tarzını tartıştık. Resmi bir açıklama geldiğinde biz önümüzde bir program oluşturmuştuk bile. Haberi aldıktan bir saat sonra cenazeye katılım ve yoldaşlarımızı anmak odaklı çalışmalara başladık. Hızlı bir refleks göstermemiz son derece önemliydi. Cenazelerin olduğu süreçlerde kısıtlı bir zamanın oluyor ve özellikle böylesi süreçlerde refleks göstermek mühim. Aslında bu refleks birçok alanda kendini gösterdi. Şehitlerimizin haberinden sonra birçok alanda pankart ve yazılama çalışmaları, cenazelerin verilmemesine yönelik basın toplantıları yapıldı. Bunun daha önceki deneyimlerimizden dolayı yaptığımız birtakım tartışmalar sonucu olumlu bir ivme kazandığını düşünüyorum.

Şehitlerimizin cenazesini haberi aldıktan iki gün sonra alınabildi ve cenazelerin alındığı günün sabahı yoldaşlarla buluştuk. Cenaze programı açıklandığında Murat yoldaşın cenazesinin Elazığ’a gideceğini öğrendik ve bu yüzden Elazığ otobüsüne bindik. Fakat biz daha yoldayken Murat yoldaşın cenazesinin polisin aileye olan baskısından dolayı defnedildiği haberi geldi. Yoldaşımızın cenazesine yetişemeyeceğimiz ihtimali bile bizi endişelendirirken, bu haber sarsıcı olmuştu. Murat yoldaşın cenazesi defnedildiği için ertesi sabah Elazığ’dan Dersim otobüsüne bindik. Cenaze Dersim merkezdeki Cemevi’ndeydi.Cemevine varana dek defalarca düşman tarafından gbt kontrolüyle engellenmeye çalışıldık. Biz alana vardığımızda, alandaki yoldaşlar cenaze ile ilgili her şeyi ayarlamıştı. Kitlenin sahiplenişi Dersim’in şu an mevcut olan atmosferine göre çok değerliydi. Yasaklamaların ve ablukaların içerisinden yüzlerce insan gelmişti cenazeyi uğurlamaya. Cenaze saati geldiğinde kitleyle birlikte yoldaşımızın tabutunu omuzlamak için morgun önüne gittik. Haydar yoldaşın ailesini ilk orada gördüm. Yoldaşımızın cenazesini omuzlarımıza aldığımız sırada, Haydar yoldaşın kız kardeşinin ‘’Kaldırın flamaları yukarıya! Yiğidimizi uğurluyoruz.’’ diye bağırması beni çok gururlandırdı. Herkes dik durmak için ayrı bir çaba sarf ediyordu. Çünkü kolay değildi yoldaşını gömmek. Yine de hüznümüzü isyan etmesini bilip yoldaşımızın tabutunu omuzlayıp mezarlığa doğru yürüyüşe geçtik. Bu sırada düşmanın tekrar engelleme çabasıyla karşılaştık. Bize pankartla yürüyemeyeceğimizi, pankartı kapatmazsak yürüyüşe müdahale edeceklerini söylediler. Burada net bir tavır ortaya koyup düşmana taviz vermeden, pankartı kapatmadan, sloganlarımızı haykırarak yürüyüşe geçtik. Haydar yoldaşın mezarı 2011 yılında şehit düşenBeşler’in mezarının yanındaydı. Mezarlıkta yoldaşlarımız için şiirler okunduktan sonra TKP/ML TLMGB milisleri cenaze alanına girdi. Haydar yoldaşın gençlik alanına verdiği emeklere değinen bir açıklama okudular. Açıklama bittikten sonra kızıl parti bayrağını Haydar yoldaşın tabutunun üzerine serdiler. Dersimde ki onca ablukaya rağmen TLMGBmilislerinin bu ablukanın içerisinde alana güvenli bir şekilde girip çıkması gerçekten hayret verici bir durumdu. Alanın kime ait olduğunun en somut örneğini de teşkil ediyordu. Cenaze ağıtların ve sloganlarla şehitlerimize yakışır bir şekilde defnedildi. Cenazeden dört bir yanımızı saran hüzünle ve yoldaşlarımızın bizlere bıraktığı mücadele mirasının sorumluluğuyla ayrıldık. Cenazeden onların bizlere gösterdiği yoldan ilerleyeceğimize, mevzilerini boş bırakmayacağımıza, yeni Cengizler, Hakanlar, Özgüçler, Haydarlar ve Muratlar yeşerteceğimize yeminler ederek, toprağa düşen her bir karanfilin intikamını alacağımıza antlar içerek ayrıldık…

(İzlenim)Hüznün İsyan Olmalıdır…

‘’Ey Dersim,

İsyan beşiği

kaç yüreğe cemre düştü sarp yamaçlarında

kaç yürek sevdalandı umuda

kaç yürek ateşler yaktı doruklarında

bitmedi kavga.

Ey Munzur,

bilir misin kadrini

umudun ateş toplarının

feryat değil

isyandır bu

mevzilenmiş dağ yamaçlarında,

feryat değil

isyandır bu!’’

Şehit düşen 3 yoldaşımızın, Cengiz’in, Hakan’ın, Özgüç’ünacısı ve özlemi içimizde hala tazeyken 7 Mayıs sabahı yeni bir haber daha geldi yiğitlerin kanıyla sulanmış Dersim topraklarından. 2 TKP/ML TİKKO gerillası Geyiksuyu’nda sahip oldukları ideolojiye yakışır bir şekilde düşmanla kanlarının son damlasına kadar çatışarak şehit düşmüştü.Haydar Arğal, Murat Tekgöz, iki halk yiğidi, iki komünist devrimci, kızıl karanfillerserdiğimiz devrim yoluna eklediler isimlerini.

Yoldaşlarımızla birlikte alanda geniş bir toplantı yaptığımız sırada şehitlerimizin haberini aldık. Haber henüz netlik kazanmamıştı. Bu nedenle, oturup, haberin netleşmesi üzerine yapacağımız çalışma tarzını tartıştık. Resmi bir açıklama geldiğinde biz önümüzde bir program oluşturmuştuk bile. Haberi aldıktan bir saat sonra cenazeye katılım ve yoldaşlarımızı anmak odaklı çalışmalara başladık. Hızlı bir refleks göstermemiz son derece önemliydi. Cenazelerin olduğu süreçlerde kısıtlı bir zamanın oluyor ve özellikle böylesi süreçlerde refleks göstermek mühim. Aslında bu refleks birçok alanda kendini gösterdi. Şehitlerimizin haberinden sonra birçok alanda pankart ve yazılama çalışmaları, cenazelerin verilmemesine yönelik basın toplantıları yapıldı. Bunun daha önceki deneyimlerimizden dolayı yaptığımız birtakım tartışmalar sonucu olumlu bir ivme kazandığını düşünüyorum.

Şehitlerimizin cenazesini haberi aldıktan iki gün sonra alınabildi ve cenazelerin alındığı günün sabahı yoldaşlarla buluştuk. Cenaze programı açıklandığında Murat yoldaşın cenazesinin Elazığ’a gideceğini öğrendik ve bu yüzden Elazığ otobüsüne bindik. Fakat biz daha yoldayken Murat yoldaşın cenazesinin polisin aileye olan baskısından dolayı defnedildiği haberi geldi. Yoldaşımızın cenazesine yetişemeyeceğimiz ihtimali bile bizi endişelendirirken, bu haber sarsıcı olmuştu. Murat yoldaşın cenazesi defnedildiği için ertesi sabah Elazığ’dan Dersim otobüsüne bindik. Cenaze Dersim merkezdeki Cemevi’ndeydi.Cemevine varana dek defalarca düşman tarafından gbt kontrolüyle engellenmeye çalışıldık. Biz alana vardığımızda, alandaki yoldaşlar cenaze ile ilgili her şeyi ayarlamıştı. Kitlenin sahiplenişi Dersim’in şu an mevcut olan atmosferine göre çok değerliydi. Yasaklamaların ve ablukaların içerisinden yüzlerce insan gelmişti cenazeyi uğurlamaya. Cenaze saati geldiğinde kitleyle birlikte yoldaşımızın tabutunu omuzlamak için morgun önüne gittik. Haydar yoldaşın ailesini ilk orada gördüm. Yoldaşımızın cenazesini omuzlarımıza aldığımız sırada, Haydar yoldaşın kız kardeşinin ‘’Kaldırın flamaları yukarıya! Yiğidimizi uğurluyoruz.’’ diye bağırması beni çok gururlandırdı. Herkes dik durmak için ayrı bir çaba sarf ediyordu. Çünkü kolay değildi yoldaşını gömmek. Yine de hüznümüzü isyan etmesini bilip yoldaşımızın tabutunu omuzlayıp mezarlığa doğru yürüyüşe geçtik. Bu sırada düşmanın tekrar engelleme çabasıyla karşılaştık. Bize pankartla yürüyemeyeceğimizi, pankartı kapatmazsak yürüyüşe müdahale edeceklerini söylediler. Burada net bir tavır ortaya koyup düşmana taviz vermeden, pankartı kapatmadan, sloganlarımızı haykırarak yürüyüşe geçtik. Haydar yoldaşın mezarı 2011 yılında şehit düşenBeşler’in mezarının yanındaydı. Mezarlıkta yoldaşlarımız için şiirler okunduktan sonra TKP/ML TLMGB milisleri cenaze alanına girdi. Haydar yoldaşın gençlik alanına verdiği emeklere değinen bir açıklama okudular. Açıklama bittikten sonra kızıl parti bayrağını Haydar yoldaşın tabutunun üzerine serdiler. Dersimde ki onca ablukaya rağmen TLMGBmilislerinin bu ablukanın içerisinde alana güvenli bir şekilde girip çıkması gerçekten hayret verici bir durumdu. Alanın kime ait olduğunun en somut örneğini de teşkil ediyordu. Cenaze ağıtların ve sloganlarla şehitlerimize yakışır bir şekilde defnedildi. Cenazeden dört bir yanımızı saran hüzünle ve yoldaşlarımızın bizlere bıraktığı mücadele mirasının sorumluluğuyla ayrıldık. Cenazeden onların bizlere gösterdiği yoldan ilerleyeceğimize, mevzilerini boş bırakmayacağımıza, yeni Cengizler, Hakanlar, Özgüçler, Haydarlar ve Muratlar yeşerteceğimize yeminler ederek, toprağa düşen her bir karanfilin intikamını alacağımıza antlar içerek ayrıldık…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu