DünyaGüncel

Afganistan Devrimci Güçleri Birliği ve Koordinasyon Komitesi’den Türkiye ve Suriye’deki depremzedelere başsağlığı mesajı

Türkiye, Rojava ve Suriye'de çok sayıda kentte yıkıma sebep olan 7.7 ile 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından baş sağlığı mesajını ileten Afganistan Devrimci Güçleri Birliği ve Koordinasyon Komitesi (CUCARF), “Türkiye ve Suriye'de bugün yaşanan trajik felaketin ana nedeni her iki ülkenin hükümetidir” dedi.

Afganistan Devrimci Güçleri Birliği ve Koordinasyon Komitesi (CUCARF), Türkiye, Rojava ve Suriye’de çok sayıda kentte yıkıma sebep olan 7.7 ile 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Türkiye ve Suriye’deki depremzedelere baş sağlığı mesajını ileten bir açıklama yayınladı.

Açıklamada, Afganistan’ın kötü ekonomik durumu ve siyasi boğulma nedeniyle Türkiye’de yaşayan Afgan göçmenlerin de depremden etkilendiğine dikkat çeken CUCARF, “Evlerini ve köylerini terk etmek zorunda kaldılar ve daha iyi bir yaşam umuduyla yolculuğun tüm zorluklarına ve sıkıntılarına katlanarak Türkiye’ye ulaştılar; ne yazık ki, bu şaşırtıcı ve yıkıcı depremin etkisiyle binlerce acı ve tereddütle, diğerleriyle birlikte hayatlarını kaybettiler. Facianın kurbanları hayata veda ederek ebedi uykuya daldılar” ifadelerini kaydetti.

‘Felaketin ana nedeni her iki ülkenin hükümetidir’

Depremi ‘Yüz yılın felaketi’ olarak nitelendiren açıklamada Türkiye’nin savaş politikalarına ve yatırımına vurgu yapıldı.

CUCARF açıklamasının devamında şöyle denildi:

“Türkiye’deki Erdoğan hükümeti, askeri maceracılığı nedeniyle bölgedeki askeri harcamalara yılda 20 milyar avro harcayan NATO üyesi ülkelerden biridir. Ayrıca ABD’den 1,5 milyar dolara Amerikan F-35 jetleri, Rusya’dan 4 milyar dolara gelişmiş Rus S-400 füzeleri satın alıyor, ancak yine de inşaat tahkimatının büyük bir kısmı bilimsel standartlardan yoksun, bu da enkazın çökmesine neden oldu.

Yerle bir olan binaların çoğunun toplumun orta ve alt sınıflarının konutları olduğu ve inşaatlarında mühendislik tahkimatına ve deprem vb. diğer doğa olaylarının normlarına uyulmasına en az dikkat edildiği görülebilir.

Öte yandan, Türkiye ve Suriye hükümetlerinin protestocuları bastırma aygıtını arttırmak için çok büyük miktarlarda para harcadıkları ve onları acımasızca bir şekilde öldürmek için çok büyük miktarlarda para harcadıkları çok açık!

Sismografi merkezleri deprem olaylarını kaydetmek için gelişmiş tesislere ihtiyaç duyduğunda, buna en az dikkat gösteriliyor çünkü insan hayatının bu tür rejimler için pek bir değeri yok. Söz konusu hükümetler ne sismoloji merkezlerini donatmış ne de onlara diğer ülkelerin jeofizik raporlarını izleme görevi vermiştir. Böylece en azından insan hayatını kurtarmak için önleyici tedbirler alabilirdi.

Basitçe Türkiye ve Suriye’de bugün yaşanan trajik felaketin ana nedeni her iki ülkenin hükümetidir.”

“İzinleri veren idari yolsuzluktur”

Acil yardım ve dayanışma çağrılarının altının çizildiği açıklamada, “Ahlaki yozlaşma değil! Aksine, rüşvet ve zimmete para geçirme karşılığında yüksek binalara standart dışı inşaat ve yenileme izinleri veren idari yolsuzluktur.

Bu doğal felakette hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dilerken, sevdiklerini kaybetmenin acısını paylaşıyor, her iki ülkenin depremden etkilenen halklarına derin sevgilerimizi ifade ediyor ve insanın doğa ile mücadelesinin faşist iktidarlara karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçası olduğunu hatırlatıyoruz” denildi.

‘Tek yol gerici ve faşist sistemleri yıkmak’

CUCARF’nı yaptığı açıklamanın sonuda ise şu ifadeler yer aldı:

“Doğayı kendi çıkarları doğrultusunda sömürücü politikalarla ele geçiren ve yok eden faşistlerdir. Kaza kurbanları için yine timsah gözyaşları dökecek ve çok acı çektiklerini söyleyecek olan faşistlerdir. Sayısız deprem kurbanının sorumlusunun doğal afet olmadığını, bunların tek sorumlusunun hükümet yetkilileri ve onların sömürü politikaları olduğunu artık gizleyemeyecek olan faşistlerdir.

Türkiye ve Suriye’de depremden etkilenen yoksul insanların yardımına koşan dünyadaki tüm devrimci güçlerin yoğun seferberliğini takdir ediyor ve ezilen insanları kurtarmanın tek yolunun gerici ve faşist sistemleri yıkmak ve yerlerine yeni demokratik devrimci hükümetler getirmek olduğuna inanıyoruz. Yeni demokratik devrimci hükümetlerin kurulması ve sömürü ve sınıf baskısından arınmış bir topluma doğru ilerlememizle birlikte, insan ve doğa arasındaki mücadeleyi başlatabilecek; depremler, seller, tsunamiler, fırtınalar vb … gibi mümkün olduğunca çok doğal faktörü kontrol edebileceğiz.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu