GüncelMakaleler

ANALİZ | Deprem Yıktı, AKP Rant Peşinde; Dayanışma Yaşatır!

Antakya’da halk, depremin yıkıntıları arasında yaşama tutunmaya çalışırken dayanışmanın gücüyle kendini daha güçlü hissediyor.

6 Şubat Maraş-Pazarcık depreminin vurduğu 11 kentte halk, hala enkaz yığınları içinde yaşama tutunmaya çalışıyor.

Resmi rakamlara göre 55 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği ancak bina stoku üzerinden yapılacak kaba bir hesapla bile sadece Antakya’da yüzbini aşkın insanın öldüğü depremin, yarattığı yıkımın etkisi hala büyük oranda sürüyor.

Malatya, Antep, Adıyaman, Maraş ve Antakya’da depremzedeler kaybettikleri sevdiklerinin, yakınlarının yasını tutar ve yerle bir olan yaşamlarını yeniden inşa etmeye çalışırken iktidar ise yaşananları “Allah’ın bir lütfu” olarak görüyor. Rant, yağma ve inşaatlardan beslenen iktidar, yandaş şirketleriyle deprem bölgesine büyük bir iştahla saldırmış durumda. İktidar, deprem zamanında, enkaz altındakileri kurtarmak ve de sokakta kalan insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için işleri ne kadar ağırdan aldıysa şimdi de tersinden bir o kadar hızlı bir şekilde herşeyi acil koduyla yapıyor.

AKP-MHP bloğu, yangından mal kaçırır gibi depremin yıktığı 11 ili kapsayan OHAL kararnamesiyle orman ve mera alanlarını imara-yapılaşmaya açtı. Birçok yerde alelacele kamulaştırma kararı verilerek depremden sonra bu kez de iktidar eliyle bölge halkı mağdur edildi. Özellikle OHAL sürecine denk getirilen kamulaştırmalarla hak sahiplerinin hukuki süreç işletmelerinin de önüne geçildi.

Örneğin, Hatay Defne’ye bağlı Ballıözü ve Orhanlı’da, içinde tarım arazilerinin de olduğu bölgeler, değerinin altında fiyat verilerek 4 Mayıs’ta TOKİ için acele kamulaştırıldı. Karar OHAL kapsamında alındığı için depremzedelerin dava açma hakkı da yok. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kararı sadece muhtarlıklara tebliğ etti. Depremzedelere ise herhangi bir tebligat ulaştırılmadı.

Ballıözü köyünde yaklaşık 53 dönümlük bir alan kamulaştırılırken bu alanların çoğu da imara kapalı tarım arazileri. Orhanlı mahallesinde ise depremzedelere dönüm başına 43 bin TL verildi. Gerçekte bir dönümün piyasa değeri ise Mayıs ayı için 1 milyon TL’nin üzerinde. Kamulaştırılan yaklaşık bin dönüm arazinin içerisinde ise 25 ayrı mülk ve 98 dönümlük tarım arazisi bulunuyor. Bu durumda, depremzedeye sadece bir dönümün ederinin 25’te biri verilmiş oluyor.

Orhanlı sınırları içerisinde yüksek gerilim hattı var ancak buna rağmen bu bölge buraya yakın yerler TOKİ yapılmak üzere kamulaştırıldı.

Yağma ve rantta dikkat çeken yerlerden biri de Antakya Dikmece köyü. Arap Alevilerin yaşadığı bölgede, köylülere ait tarım arazisi ve zeytinliklerden oluşan çok geniş bir alan kamulaşırma kapsamına sokulmuş durumda.

Köylüler burada bir muhatap bulamıyor. Yer tespiti ve inceleme için gelen görevliler jandarma koruması altında hareket ediyor. Bölgede hazineye ait çok sayıda uygun yer bulunuyor. Kamulaştırmalarda iktidarın çoğunlukla Arap Alevilerin yaşadığı bölgeleri, orada hazine arazisi olsa da tercih ettiği göze çarpıyor. Yoksa Dikmece gibi dağlık bir yapıya sahip Kisecik ve Gülderen köyleri de seçilebilirdi.

AKP-MHP iktidarının ihaleleri beşli çeteye ya da yandaş şirketlere vererek buradan da bir rant devşirdiğini söylemek mümkün. Buna bir örnek Hatay Arsuz’da karşımıza çıkıyor. Arsuz’da 300 bin metrekare alanda, 1.700 ağır hasarlı binanın yıkımı için açılan ihaleyi 18.5 milyon liraya Konya İnşaatçılar ve İnşaat Malzemeleri Satıcıları Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı da olan Ali Yazar’ın şirketi aldı. 1.700 binanın yıkım işini alan bir şirket “Artık burası benim” diyerek depremzedelerin söktükleri kapı, pencere, korkuluklara el koyuyor. (Timur Soykan. Birgün. 7 Mayıs 2023) Bu şirket, depremzedelere kendi binalarından söktükleri malları da satmaya çalışıyor.

Adeta bir savaş alanını andıran kentin her yerinden moloz, enkaz görüntüleri ve yıkım sesleri geliyor. Şehir adeta toza bulanmış durumda. Yıkım ihalesini alan Cengiz Holding gibi şirketler, işlerini bir an önce bitirmek için hiçbir iş sağlığı tedbiri almadan yıkım gerçekleştiriyor. Özellikle de Antakya Defne’de enkaz kaldırma ve ağır hasarlı binaları yıkma çalışmaları halkın tüm itirazlarına rağmen susuz yapılıyor.

Dayanışma çalışmaları sürüyor

Yazın kavurucu sıcaklığının yaşandığı şu günlerde, temiz ve kullanılabilir suya ulaşımda çok büyük zorluklar yaşanıyor. Büyükşehir belediyelerinin ulaştırdıkları su vb. temel gıda maddeleri giderek azalıyor. AFAD ise zaten uzunca bir süredir sadece açtığı çadır kentlere su getiriyor. Özellikle de bu sıcakta çadırlarda kalmak zorunda olan depremzedeler bu çadırların için de nefes alamıyor.

Su dağıtımı çoğunlukla muhtarlar aracılığıyla yapılıyor ki bu noktada da çaba eskisine oranla çok ciddi şekilde azalmış durumda. Sağlık, hijyen ve temel gıda maddelerine ulaşım da yaşanan sorunlara karşı sesini duyurmak için bölge halkı sosyal medyadan çeşitli çağrılar yapıyor.

Depremin ikinci gününde itibaren başladığımız dayanışma çalışmalarımız ise devam ediyor. Bulunduğumuz bölgede çadır ve ev ziyaretleriyle dayanışmayı büyütürken diğer yandan acil ihtiyaçlara dair de adım atmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda yerel bir firmadan dayanışma çalışmalarımız kapsamında satın aldığımız bir tır suyu depremzedelere ulaştırdık. Suyun taşınması ve dağıtımını bölge halkıyla birlikte kolektif bir şekilde gerçekleştirdik.

Antakya’da halk, depremin yıkıntıları arasında yaşama tutunmaya çalışırken dayanışmanın gücüyle kendini daha güçlü hissediyor.

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu