GüncelKültür&Sanat

ANTAKYA | Defne/Hancağız’da Cumhurbaşkanı Kararıyla Talan, Yağma ve Ağaç Katliamı!

Bölge, uzun yıllardır çeşitli mezhep, inanç ve kültüre ev sahipliği yapan kültürel çeşitliliği, tekçi devlet tarafından hedef alınarak bölgenin demografik yapısının değiştirilmesine yönelik saldırılar altındadır.

Ben herkese aitim ve kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım.” (Homeros)

Hatay Dikmece’de acele kamulaştırma adı altında el konulan zeytinlikler ve tarım arazilerinden sonra Defne ilçesine bağlı Hancağız mahallesinde zeytinliklere el konuldu. Depremden en fazla hasar alan Hatay’da barınma sorunu devam ederken bu sorun gerekçe gösterilerek yapılan projeler yeni sorunlar yaratmaya devam etmekte. Asırlık zeytin ağaçları kesilerek yapılmak istenen TOKİ projeleri, halkın sorunlarının üzerine yeni sorunlar ekleyerek felaket dallanıp budaklandırılıyor.

Acele kamulaştırma kararlarıyla halkın geçim kaynakları ellerinden alınıyor, doğa ranta açılıyor. Yine kimseye açıklama yapmadan rezerv alanlar belirlenerek halka kendi yaşam alanlarının, geleceklerinin belirlendiği kararlara dair söz hakkı dahi tanınmıyor. Yapılan uygulama doğrudan halkın mülksüzleştirilmesi olarak kendisini gösteriyor.

Anlaşılıyor ki, TOKİ projeleri sadece barınma sorununun giderilmesine dair değil halkı etkisizleştirme projesidir. Kararnamelerle halkın “güvendeyim” dediği her türlü alan zorla alınarak sözde kamu yararına, özde sermayenin kazanması için projeler düzenlenmekte.

Hancağız’da halkın geçim kaynağı olan zeytinlikler, halka doğru düzgün bir bilgi dahi verilmeden doğrudan kesilerek yok edildi. Arazi bir kısmı kişilere ait olmak üzere yıllardır ecrimisil bedelinin ödendiği hazine zeytinliklerden oluşmakta. Bakanlığın köylüleri işgalci olarak nitelendirmeleri doğrudan yaptıkları kıyımı olağan ve meşrulaştırma cabasından başka bir şey değildir.

Öncelikle yapılan ağaç kıyımı, mülkiyet sahipleri üzerinden tartışılamayacak kıymettedir. Asırlık ağaçların kesilmesi, doğaya ve toplumsal değerlere yapılan bir saldırıdır. Mülkiyet hakkı üzerinden tartışılmaya çalışarak bir avuç şahsın veya sermayedarın anlaşması üzerinden rıza üretilmeye çalışılmakta. Razı olmayanlar ise jandarma barikatlarıyla karşısına dikilerek zor ile susturulmakta. Akbelen’de, Manisa’da, Dikmece’de nasıl zor kullanarak halkın tepkilerinin bastırdığına tanıklık ettik.

Rantın, sermayenin, yağmanın hüküm sürdüğü bu düzende her geçen gün halka karşı işlenen suçlara tanıklık ediyoruz.

Erzincan İliç’de yaşanan altın arama madenindeki toprak kayması 9 işçinin ölümüne neden olurken tüm bölge halkının sağlığının nasıl tehlikeye sokulduğunun acı bir şekilde tanığı olduk. Maden işletmesine izin verenler ise topu ondan ona atarak muğlaklaştırıyor. Oysa fail bellidir.

Her karış toprağı, insan sağlığını, bir bütün ekolojiyi sermayenin çıkarları uğruna heba eden düzenin kendisidir. Coğrafyanın tüm yeraltı, yerüstü kaynakları, uluslararası sermayenin hizmetine sokulmuş, geçmişte halkın kazanımı olarak ifade edebileceğimiz yasalar parça parça aşındırılarak, tepe taklak edilmektedir.

Meralardan ormanlık alanlara, zeytinliklerden tarım arazilerine, akarsulara kadar her bir doğal kaynak sermayedarların hizmetine sunularak rant ve kâr uğruna yok edilmekte.

 

Devlet, demografik yapıyı değiştirmeyi hedefliyor

Devlet bürokrasisi son hızıyla uluslararası sermayenin ve yerel işbirlikçilerin önünü açmak için ellerinden geleni yapmaktadır.

Deprem bölgesi Hatay’da sermayedarların projeleri bir engelle karşılaşmadan devam etmekte. Devlet bürokrasisi ve sermaye el ele vererek halkın lehine yasaları, prosedürleri ortadan kaldırarak çökme siyaseti uygulanmakta. Hancağız’da elinde herhangi bir belgesi olup olmadığını bilinmeyen kepçe dozer ve kamyonları ile doğrudan zeytinlikleri sökmeye başlayan Binbay İnşaat’ın dayanağı da tam olarak bu siyasettir.

Yandaşın, bir bütün sermayenin beslenmesi türlü projelerle yaşama geçiriliyor. Hancağız’da zeytinlikleri kesen TOKİ ihalesini alan son on yılda milyarlarca TL’nin üzerinde ihale alan Bedrettin Binbay oldu. 2018 yılında AKP’den milletvekili aday adayı olan Bedrettin Binbay’ın şirketi Binbay yapı yine TOKİ ile anlaşma sağlayarak yeşilimizi griye, zeytinliklerimizi betona büründürüyor.

AKP iktidarı döneminde zeytinlik alanların madencilik faaliyeti için açılmasına yönelik pek çok politikası oldu.

Uzun yıllardır yasalarla korunan zeytinlikler, birçok kez madencilik faaliyetlerine, imara, enerji projelerine açılmak istendi. Ancak zeytin üreticileri, yaşam savunucuları, demokratik kitle örgütleri ve sendikaların mücadelesi sonucu zeytin ağaçları bugüne kadar korunabildi.

Halkın, çevrecilerin ve zeytinyağı sektörü temsilcilerinin karşı çıkmalarıyla söz konusu girişimler, fiili mücadele ve hukuk yoluyla engellendi. Fakat türlü yönetmelik ve kanun değişiklikleriyle doğa kıyımının önünü açtılar. Türkiye’de ormanlık alanların bulunduğu tüm maden sahalarının enerji şirketlerine verilmesi her gün yenileri eklenerek devam etmekte. Artık kalıcı bir yöntem haline getirilen Cumhurbaşkanı kararıyla, acele kamulaştırma ile ya da satın alma yoluyla doğa ve halk düşmanlığı devam ettiriliyor.

Bu saldırı konsepti AKP açısından bir devlet siyaseti haline getirildi.

İklim krizi ve gıda krizi göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye için hayati önemdeki zeytinliklerinden, enerji üretimi ya da konut yapımı gerekçe gösterilerek vazgeçilme girişiminin hukuka ve bilime uygun olmadığını ifade etmek gerekir. Zeytinlikler koşulsuz korunmalıdır. Yapılan her bir uygulama öte yandan başkaca sorunların kaynağı haline dönüşüyor.

Bölgedeki mahallelerin nüfusuna bakıldığında yapılmak istenin barınma sorunu çözmenin ötesinde, rant ve bölgenin demografik yapısını değiştirmeye yönelik bir saldırı politikasıdır.

Hancağız’ın nüfusu bine ulaşmamışken burada köyün ve çevresinin nüfusunun üstünde planlama yapılmakta. Yüzyıllardır komşusuyla, akrabasıyla, kültürüyle birlikte yaşayan bu halkın, TOKİ inşaatlarıyla birlikte kültürel, sosyal ve ekonomik sorunların yaşayabileceğini öngörmemek mümkün değil. Yani bölgenin ihtiyacından fazla konut yaparak demografik yapının değişimi hedeflenmektedir.

Bölge, uzun yıllardır çeşitli mezhep, inanç ve kültüre ev sahipliği yapan kültürel çeşitliliği, tekçi devlet tarafından hedef alınarak bölgenin demografik yapısının değiştirilmesine yönelik saldırılar altındadır.

Kentin ilçeleri dahi bu demografik yapı sınırları üzerinden izlenen politikayla belirlenmiştir. AKP-MHP iktidarının ezilenler üzerinden uyguladığı biat ettirme politikası; TOKİ vb. yapılaşmalarla toprağın, doğanın talanı bir proje, yatırım olarak sunulmakta.

Her kamulaştırma halkın yaşamı, geleceği, doğanın talanı gibi sorunları açığa çıkarırken, AKP-MHP iktidarının ve ortağı olan sermayedarların kârına kâr katmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu