GüncelManşet

Bi kamyon Zileli yine yollarda!

Tarihte kazananların, direnenler olduğu; direnenlerin de genelde yoksul halklar olduğu tarihsel bir gerçektir.

Yolumuz uzun türküsüz geçmez” diyip bir abla başladı söylemeye… Hayatlarında ilk defa eyleme katılacak ya da eylem yapacak köylüler var aramızda. Ne de olsa onlar sadece üzülmekle yetinen ve “Sakın olaylara karışma” sözünü söyleyen ve başka bir eyleme karışmamış insanlardı. Ama bu yılan su içsen de içmesen de günün birinde dokunacak tüm insanlara… Ve dokundu; hem de suyun kendisine. Otobüs içerisinde hayatlarında ilk defa eylem yapacak olanlar birbirine hayat kurtaran taktikler veriyordu. “Ağzını kapa”, “Limon aldın mı?”, “Yok yok süt daha iyi”… Birden yaşlı bir amca “Yüzünüzü kapatmayın, ceza alırsınız” diyor, bir diğeri de “Açık olursa madalya mı takacaklar, yine ceza verecekler” yanıt veriyor.

Kısa tüyolardan sonra otobüs yavaşça yollardan süzülmeye, “acemi eylemciler” ise yorgun bedenlerini uykuya teslim etti. Bu acemi eylemciler uyuklarken, kimileri sessiz bir şekilde plan kurmakta ve onları pusuya düşürmek için taktikler düşünmekteydi. Sabahın seherinde ve tan vakti acemi eylemciler indiler köylerine, yorgun bedenleriyle kucaklaştılar ana-baba topraklarıyla. Temiz hava, kuş sesi, bir de köylerin çan takılmış deli keçilerinden gelen sesler karıştı; gökyüzüne çarptı. Hasret giderildi, kucaklaşıldı ve tekrardan binildi otobüslere. “İstikamet Yapalak köyü” diye ekledi görevli arkadaş. Yüzlerinde gülümseme, gözleri uykulu ve yorgun bedenleriyle köy yollarının sarhoş zikzaklı kıvrımlarından bir nehir gibi akıp gitmeye başladı otobüsler. Yapalak köyüne yaklaştıkça biraz heyecan, biraz korku düştü acemi eylemcilerin yüzlerine. Yaklaştıkça heyecan, telkinlere; gençlere öğüde ve diğer taktiklere bıraktı yerini. Acemi eylemciler yaklaştıkça kalabalığı gördü, yüzleri gülmeye başladı. Otobüsten inildi, biraz beklendi sonra topluca hareket edildi. Nereden geldiği belli olmayan bir slogan ortalığı hareketlendirdi. Düzensiz ses tonlarıyla herkes kendi havasında katıldı slogana. Birkaç adım sonra bizi karşılayanlar slogan alkış ve ıslıklarla selamladı hepimizi. Yine nereden geldiği belli olmayan “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganı yankılandı vadiden. Bu slogana aşinaydı hemen herkes; ne de olsa televizyonda her yerde atılıyordu. Katıldı binlerce yürek, ses verdi, yankılandı vadi. Karıştı birbirine acemi eylemciler sarılıp kucaklaştılar. Mahşeri kalabalıkta bazı kâğıtlara yazılı olan şeylere göz gezdirdiler. Okuma ve yazması olanlar heceleyerek okudular. “HES’e hayır”, “Çekerek ırmağı özgürdür, özgür akacak”, “HES yapma boşuna yıkacağız başına”…

Bir ses yankılandı vadide herkes dönüp baktı sesin olduğu tarafa; traktör kasasında elinde mikrofon ve yanında kalabalık bir grupla, biri başladı konuşmaya. “Arkadaşlar dostlar”… Dinledi onları “acemi eylemciler”; arada slogan attı, ıslıkladı ve alkış tuttu. Konuşma uzadıkça uzadı sıkıldı acemi eylemciler. Tam yere oturacaklarken farklı bir ses yükseldi. Binlerce insanın arasında sesi bulmaya çalıştı birileri. Ortalardan daha gür bir sesle, “Arkadaşlar şantiyeye gidelim burada zaman kaybetmeyelim” cümlesi yankılandı. Sesler yükselmeye “Gidelim” cümleleri söylenmeye başladı. Gençler en önde gitmeye kararlı ve biraz tedbirli köylüler ortada duran acemi eylemciler. Birden herkes gençlerin arkasına takıldı. Yürüdü herkes, daha kararlıydılar artık. Ayaklarında kara lastik, kimilerinin ayakkabısında diz boyu çamur. Yol kapatılmış jandarma tarafından; en önde gençler, daha dirayetli duran köylüler ve binlerce insan Çekerek Irmağı kıyısından yürümeye başladı. İnsanların kendilerine güveni geldi, “acemi eylemciler” ne arkada ne de önde oldular; yağmur altında çamur sırtında yürümeye devam ettiler bata çıka. Jandarmanın her yolu kapatmasına karşı insanlar gençlerin ve köylerin öncülüğünden kâh tarlalarda kâh daracık yollarda yürümeye devam etti ve ilk temas gerçekleşti. Jandarma yoldan insanların üzerine gaz bombalarıyla plastik mermileriyle saldırmaya başladı. Daha kararlı bir şekilde yürüdü insanlar. Jandarma saldırısına karşın daha da inatlaşarak ve saldırıyı boşa çıkararak yürüdüler.

2 tokat3Acemi eylemciler de ilk sınavlarını vermişlerdi; gaz kokusunu, göz yaşarmasını, delice öksürük bunalımlarını atlatıp eyleme devam ettiler. Jandarmanın onlarca defa yolu kapatmasına rağmen inatla, kararlılıkla ve büyük cüretle yürümeye devam ettiler. Son düzlükte jandarma ile karşı karşıya geldiler; yolu kapatan jandarmanın sağından solundan geçmeye başladılar. “Acemi eylemciler” de kendilerine güveni gelmiş kararlılıkla jandarma barikatını geçmişlerdi. Hatta daha ilginç olanı jandarmanın kendilerini tutmasına rağmen “Ben buradan geçeceğim, durdurmasın beni” şeklinde haykırışları bir anda yankılandı “acemi eylemcilerin”. Dile kolay tam10 km yağmur çamur, gaz, plastik mermi ve jandarma barikatı.

Nihayet şantiye alanındaydı herkes. Yorgun bedenlere inat, şantiyeye varma gurur ve kararlılığıyla, slogan atılmaya başlandı. Acemi eylemciler ile kararlı genç ve köylüler karıştı birbirine. Slogan, ıslık, alkış derken zaman hızla geçmekte ve hiçbir şey yapılmamaktaydı.Tekrardan homurtular başladı birden, jandarma komutanı eline megafonu alıp insanlara vaat adı altında bariz olan yalanlar dizmeye başladı. Buna ne köylüler ne gençler ne de “acemi eylemciler” inandı. Toplanan gençler ve köylüler komutandan yazılı bir tebligat istediler, elbette veremedi komutan. Sokuldu bir “acemi eylemci” komutanın yanına. Komutana hitaben “Sizinle işimiz yok, biz şuradaki şantiye araçlarını istemiyoruz, alıp gitsinler ya da biz onları kırıp döküp yakıp gideceğiz” dedi. Bu sözlerin üzerine komutan dönüp bizim “acemi eylemciye” baktı, ne diyeceğini bilmeden öylece durdu. Acemi eylemci korkusunu yenmiş ve daha bir havalı devam etti: “800 km geldik işimiz var gücümüz var ya sen şu işi yap ya da biz yapalım, yarın işe gideceğiz”. Tekrar bir sessizlik sonra gülüşme sonrasında komutan oradan kaçarcasına ayrıldı. Gençler ve köylüler önce jandarma kalkanlarına yüklendi, tam o esnada gazlı saldırı başladı. Önce kitle biraz geri çekildi, sonra jandarma iki koldan saldırmaya başladı. Önde her zaman gençlik ve köylüler ortalarda acemi eylemciler ve en arkada yaşlı amca-teyze ve “tedirginlik hissedenler”. Yüklenildi taşlar, saldırı başladı. Tepeler tutuldu, kimi gençler gaz bombası, plastik mermi ve tazyikli su sıkan jandarmaya taş atmaya başladı ve o anda jandarma geri çekildi. Arada köylü ve diğer acemi eylemcilerin “Askere ellemeyin” demelerine rağmen özellikle genç ve yoğun gaza maruz kalanlar jandarmayı geri püskürtmeyi başardı. Köylülerin keskin nişancılığı karşısında hem jandarma hem de oradaki araç ve barakalar dakikalar içinde dağıtıldı. Tutulmuş tepelerden yoğun gaz ve plastik mermilerden kaynaklı daha yukarıdaki tepelere çekilmeye başlandı. Jandarmanın nişan alıp insanları yaralamasına sebep olmasından kaynaklı kitle örgütsüzlüğünü göstererek vur kaç taktikleriyle saldırılarına devam etti. “Vuruldu, vuruldu!” diye sesler yükseldi. Nişan alınarak gözüne isabet eden gaz fişeği ve diğer plastik mermiler ile 5 kişi yaralandı. Acemi eylemciler birbirini aradı. Korku birden kaygı ve “Kim” sorularıyla karıştı. Birbiri ardına “olaylara karıştı” herkes. Şantiye alanı çembere alındı. Duvarlar yakıldı, borular yakıldı, araçlar taşındı. “Askere dokunmayın” telkinlerine aldırış etmeyenler de jandarma robokoplarını taşladılar.

2 tokatDuman, gaz, öksürme derken bir anda sessizlik oldu ve herkes bu işten hıncını almışçasına rehavete kavuştu. Taşlama sona erdi, herkes geri çekildi. Tekrardan otobüs aranmaya ve yola çıkmaya hazırlanıldı. Sebebi bilinir elbette çünkü kitle örgütsüzdü. Sonuç alınacak yerde kırıp döküp ve öylece bıraktılar geride. Gaza bulanmış elbiseler, otobüs içerisinde bir bombaya dönüştü. Gözler yaşarmaya, öksürme, nefes almama işkenceye dönüştü. “Acemi eylemciler” bunları hesaplamamıştı, taktiklerinde bu yoktu. Birden herkes otobüsten koşarcasına dışarıya attı kendini. Biraz bekleme sonrasında tekrar yola koyuldular. “Acemi eylemciler” yorgun bedenlerini uykuya vermişken birileri onları kahraman, diğerleri terörist olarak ilan etmişti. Onlar ne kahraman ne de teröristti; sade ve sıradan “acemi eylemciler”di. Bugüne kadar tek eylemleri eylemsizlik kararlarıydı. (Tokat-Zile’den bir Partizan okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu