GüncelManşet

Bir Dersim klasiği: Demokrat görünümlü CHP’nin AKP ile hemhal olması

AKP hükümetinin 7 Haziran öncesi planlanan ve seçimde alınan yenilgi sonrası T. Kürdistanı’nda devreye koyduğu çöktürme planı ile birlikte gözaltı, tutuklama, katletme, göçertme saldırılarına hız vermiş, katliamlar gerçekleştirmek için Cizre, Sur ve Nusaybin başta olmak üzere şehirler yağmalamış ve yıkmıştı.

Kürt halkı başta olmaz üzere devrimci, demokrat ve yurtseverler bu saldırılarda hedef tahtasına oturtularak yukarıda da belirttiğimiz gibi gözaltı, tutuklama ve katledilmekle sindirilmeye, özgürlük mücadelesinden geri tutulmaya çalışıldı. AKP hükümeti bu saldırılarla toplumun tüm muhalif kesimlerine dönük saldırı gerçekleştirirken devlet bekası adı altında CHP ve MHP ile birlikte ortak bir dil ile T. Kürdistanı’nda yaşanan katliamlar meşrulaştılmaya, Kürdün parlamento mücadelesi dahil bir bütün engellenmek ve yok edilmek istendi. 15 Temmuz “darbe girişimi”nin ardından da “Yenikapı Ruhu” adıyla devlet bekası için bir araya gelen faşizmin memleketteki üç sürdürücüsü çıkarları çatışana dek bilcümle ortaklaşmış, temel insan haklarının ortadan kaldrılmasına birlikte imza atmışlardır.

2002 yılında iktidara gelmesiyle topluma mağdur rolüyle kendini kabullendiren AKP, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası da aynı söylemlerle mutlak bir hakimiyet elde etmek için saldırılarını artırdı. Parlamentoda HDP’ye yönelik tasfiye saldırılarına da hız veren AKP-CHP-MHP ortaklığı, dokunulmazlıkları kaldırarak HDP Eş Genel Başkanları ile birlikte 11 milletvekilini bir gece yarısı operasyonlarıyla tutukluyarak mecliste tek sesliliği hakim kılmaya çalıştı. Burada dokunulmazlıkların kaldırılmasının “hukuksuz” olduğunu, fakat destekleyeceğini belirten CHP, sonrasında demokrasi savunuculuğunu propaganda ederek mağdur olmanın verdiği dayanılmaz çekiciliğe kapılarak “adalet” çağrısında bulundu. Hal böyle olunca “adalet” çağrısında bulunan fakat devlet bekası için toplumun muhalif kesimlerine dönük her türlü saldırıda konumunu kuruluşundan itibaren değiştirmeyen/değiştirmeyecek olan CHP imaj tazelemek için sokaklarda boy göstererek kendini sokağın gücüne kaptırmaya çalıştı. Burada şunu da belirtmek gerekir her ne kadar AKP’nin dikta yönetimine karşı sokaktan çıkacak sesin artması kaygısıyla CHP’nin “adalet” anlayışına karşı koyamayan devrimci, demokrat çevrelerin görmeyi es geçtiği bir konu olmuştur. Kalıp bir ifade olabilir lakin CHP’den medet ummak yılana sarılmaktan farksız. Onun için bulunduğumuz koşulları değerlendirmek, görmek ve buna göre çare üretmek devrimci, demokrat ve yurtseverlerin verdiği mücadelesinde savaşın taktik ve stratejisidir.

 

Devletin kemikleşmiş uygulamalarına demokratlık perdesi

Haliyle CHP’nin Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, Dersim’de yaşanan insan hakları ihlallerine, doğa talanına ve hukusuzluklara yönelik saldırılara sessiz kalırken, PKK’nin cezalandırdığı öğretmen için “adalet” talebinde bulunması anlayışını Erdoğan’ı telefonla arayarak tebrik etmesi Perinçek’in ifade ettiği gibi “çizgimize geldiler” söyleminden farksız değil.

Munzur Vadisi başta olmak üzere dağı-taşı orada yaşayanlar için kutsal olan Dersim’de, kültürel bir yıkım yaşanırken sessiz kalan CHP’nin Tunceli’deki temsilcisi Gürsel Erol, AKP’nin çizgisine gelerek OHAL’de Dersimlilere dayatılan koşulların mimarlarından ve sorumlularındandır. Yani CHP’nin demokrat görünümlü vekilleri, iş devletin kemikleşmiş uygulamalarına gelince askıya aldıkları demokratlıkla prestij tazeleme uğraşlarının bizler açısından bir kıymeti harbiye yoktur, ve olmayacaktır da. Çünkü Dersim Katliamı’nın siyasal ideolojini temsil eden CHP ve CHP’yi temsil eden vekilleri her ne kadar bireysel çıkışlarla yüzleşme girişiminde bulunsa da, T. Kürdistanı’nda yaşanan, günümüz Dersim katliamının benzeri olan, yakın dönemde Roboski ve Cizre bodrumlarında yaşanan katliamlarla yüzleşmesi kadar olduğu ortadır. Yani Dersim’de gerçekleştirilen “adalet yürüyüşü” ve “Teröre karşı yürüyüş” şovenizmin, milliyetçiliğin ve demokrat görünümlü devlet algılayışına yedeklenişi, devletin kemikleşmiş uygulamalarıyla hemhal olan CHP ve AKP’nin resmi ideolojisidir.

Onun içindir ki, Dersim başta olmak üzere T. Kürdistanı illerinde yaşanan saldırılara karşı direnen bir halk gerçeğini unutan egemenlerin gizleyemeyecekleri kadar aleni olan kimlikleri, gerçek adaleti temsil eden halkların adalet mücadelesinde yok olmaya mahkum olacaktır.    

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu