Makaleler

Bir fabrika deneyimi-2

İşçi sınıfı içerisinde tekstil, belediye, inşaat vd. işkollarında örgütlenme konusunda belirlediğimiz yönelimin pratikte uygulanmasını, yürüttüğümüz tartışmalar ve işçi sınıfının ideolojisini kavramaya yönelik eğitim çalışmalarımız ile birlikte yoldaşlarımızın fabrikalara ve diğer üretim alanlarına girmesini hızlandırarak mümkün hale getirebiliriz.

İşçilerin burjuvazinin kültüründen kendilerinde barındırdıkları günlük yaşamda kullanılagelen yoz söylemler, dedikodular, birbirlerini patron ya da ustabaşına şikayet etmeleri, erkek işçilerin özellikle kadın işçilerle aynı bölümde çalıştıklarında küfürlü konuşmaları (bunun taciz amaçlı olduğu kuşku götürmez), işçinin bir gün ustabaşı olmayı hedeflediği için ustabaşına itaat etmeyen diğer arkadaşına karşı tavır alması yani kendisininde bir gün ezen tarafta olma isteği elbette gözlemlenmesi ve tüm bu özellikleriyle birlikte değerlendirilmesi olumlu bir yaklaşım olacaktır.

Öte yandan, Kürt milliyetinden işçilere ya da çeşitli azınlık inançlardan işçilere karşı inkarcı ve şoven yaklaşımlar ve son süreçte yapılan yeni belirlemeyle, asgari ücretin açlık sınırının altında tutulmaya devam edilmesinden kaynaklı patrona şikayette bulunan veya sendikaya üye olan işçilerin ”Siz 1.300 tl yi beğenmiyorsanız kapıda Suriyeliler bekliyor” gibi tehditlerle oluşturulmaya çalışılan rekabete kaynaklık eden etmenin işçi sınıfının kültürü olmadığı ve burjuva ideolojisinin emek ile emek arasında oluşturduğu bir çelişkiden kaynaklandığı da görülmelidir. Bu çelişkinin örgütlü proleter bilinçle aşılabileceğini öte yandan tek uzlaşmazın ve nihayet proletaryanın zaferiyle aşılacak olan çelişkinin burjuvazi ile proletarya arasındaki çelişki olduğunu işçi sınıfına anlatmak bizim sorumluluğumuzdur. İşte bu sorumluluğumuzu yerine getirebilmek için iş yerlerindeyiz.

Başta, iş yerlerindeki amatörlüğümüze, işçi sınıfının ideolojisini kavramadaki eksikliğimize, orada devrimci müdahalede bulunma yönlü inisiyatifsizliğimize, çelişkilerden örgütlenmeyle arınılabileceğini görme, üretim alanında kendi misyonumuzu yerine getirmeme gibi belli başlı olumsuz pratiklerimize değinirken üretim alanına giren yoldaşlarımızın kendi yaşamlarındaki ve pratiklerindeki olumlu değişiklikler perde arkasında kalmamalıdır.

Daha önce semt faaliyeti içerisinde bulunan yoldaşlarla işçi sınıfı içerisinde örgütlenme çalışması yürütme yönlü yapılan ilk tartışmalarda bu alandaki deneyimsizlik ve ideolojik kavrayıştaki eksikliklerden kaynaklı bir çekince durumu söz konusuydu diyebiliriz. Bütün bu çekincelere/çelişkilerimize karşı Lenin’in dediği gibi “bazı kişilere bir gulyabani gibi gelen fabrika, proleteryayı birleştiren ve disiplinli hale getiren, ona örgütlenmeyi öğreten ve onu emekçi ve sömürülen nüfusun bütün öteki kesimlerini önüne geçiren kapitalist el birliğinin en yüksek biçimini temsil eder. Kapitalizmin kürsüsünde eğitim gören proletarya ideolojisi, Marksizm, istikrarsız aydınlara, sömürü aracı olarak fabrikayla (açlık korkusuna dayalı disiplinle) örgütlenme aracı olarak(teknik bakımdan üst düzeyde gelişmiş üretim biçiminin koşulları çerçevesinde birleştirilmiş ortak çalışmaya dayalı disiplin) arasında ayrım yapmayı öğretmiştir ve öğretmektedir.” Bizler de fabrika deneyimlerimizden öğrenmeye devam ediyoruz. Özellikle küçük burjuva yaşam tarzından çıkarak tümüyle proleter bir pratiğe girmenin handikabıyla yüzleşmek kaçınılmazdır. Günün belli bir zaman dilimiyle sınırlı olan gazete dağıtımı, afiş yapıştırılması, bildiri vb. dağıtım faaliyetlerinde yer alırken çoğu zaman düzenli ve örgütlü hareket etsek de, bu faaliyetler dışında karşılaştığımız çelişkileri devrimci bir yöntemle çözümleyemiyor ya da her koşulda örgütçü bir tarzda hareket edemeyebiliyoruz.

Ancak bir fabrikada çalışan yoldaşın sabah kalkış saatinden başlayarak tümüyle yaşamını disiplinli bir hale dönüştürmesi gerekir. Bu bir tür pratiğin hayata geçmesidir ve sadece iş yerinde olmak işçi sınıfının ideolojisini kavramak anlamına gelmemelidir. Böyle bir durumda bahsini ettiğimiz ”amatörlük” ortaya çıkmakta ve işe giren yoldaşlarımız misyonunu kavramayıp/kavratamayıp salt işçi pozisyonuna düşmektedir/düşürülmektedir.

Aynı zamanda semt faaliyetinde olan her bir yoldaşında işçi sınıfının ideolojisiyle hareket ederek mahallesinde ilişki kurduğu kitlenin bir fabrikada çalıştığını unutmamalı ve çalışmalarının esasına sınıfın örgütlenmesini yerleştirmeliyiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu