GüncelManşet

“Cengiz Yoldaş; Özgürlük tutkusu, kararlılığı ve Partimize bağlılığıyla yaşayacak!”

H. Merkezi: Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir yazıyı güncelliğinden kaynaklı paylaşıyoruz:

Cengiz yoldaşla ilk olarak, gerçekleştirilen bir salon etkinliğinde karşılaşmıştık. Tiyatrolar sahneleniyor, şiirler okunuyor, konuya dair belli konuşmalar-sunumlar yapılıyordu. Bunların tamamlanmasının ardından salona söz hakkı verilmişti. Salona söz hakkı verildikten bir süre sonra Cengiz yoldaş söz alarak, abartılı olmayan jest ve mimikleriyle desteklediği bir konuşma yaptı. Anlaşılır, net cümlelerle düşüncelerini ifade eden yoldaş, hafızamda oldukça yer edinmişti. Sakinliğiyle, konuya yaklaşımıyla onu diğer yoldaşlardan ayıran, o an anlamlandıramadığım bir farklılık vardı.

Daha önce hiçbir yerde görmediğim yoldaşı merakımdan başka bir yoldaşa sormuştum: “O konuşma yapan bizim yoldaşlardan mıydı?” diye… Esas kimliğini ise daha sonra resmi bir toplantıda öğrenecektim.

***

Her insanın kişiliği ve karakterinin şekillenmesinde doğup büyüdüğü ortamın, aile yapısının izleri bulunur. Cengiz yoldaşın da çocukluğu deyim yerindeyse kendi ayaklarının üzerine basmadan geçmişti.

Kendi çocukluğunu anlatırken, “Elim çamura doğru düzgün değmedi. Hatta lise dönemime kadar çarşıya tek başıma gitmesini bile bilmezdim” derdi. Bu büyüme şekli, onun her kış yaklaştığında çabucak hastalanmasına neden oluyordu. Yoldaşla sık sık şakasını yaptığımız ev içi emeğe yabancılığı da aslında buradan geliyordu. Cengiz yoldaş bir yeri temizlemeye çalışsa bilirdik ki aslında orası eskisinden daha fazla kirlenecek, yumurta yapacak olsa yumurtasız kalınacak. Yoldaş da bu özelliğinden kaynaklı evde bir iş yapılacağı zaman şakayla karışık kaçamak cevaplarla işten uzak durmaya çalışırdı.

Ancak Cengiz yoldaşın bir taraftan da uzlaşmaz bir yapısı vardı. Devrimci mücadeleye ilk adımını attığı lise yıllarında ilk hesaplaşmayı da kendisiyle gerçekleştirmeye başladı.

Lise dönemi öncesine kadar çarşıya dahi tek başına gitmesini bilmeyen Cengiz yoldaş, örgütlenmesinin ardından eski yaşamının getirdiği kişilik özelliklerinde de kopuşa gitmeye başladı. İnatçı, kararlı ve uzlaşmayı pek sevmeyen bir yapısı vardı. Cengiz yoldaş örgütlenmesinin ardından, meseleleri kavrayışındaki derinlik ve örgüte bağlılığı ile hızlıca ilerlemişti. Verilen görevlere yaklaşımında örgüte bağlılığı onun kararlarının da esas belirleyeni oluyordu. Mücadeleye 90’lı yılların sonunda TMLGB saflarımızda başlayan Cengiz yoldaş, 2000’li yıllardan itibaren örgütümüzün birçok alanında faaliyet yürüttü; bunların birçoğunda da alan sorumluluğu görevini üstleniyordu.

Onun bu gelişimi aynı zamanda kavrayış düzeyini de artırıyordu. Ufku artık genişlemişti, örgütümüzün daha merkezi, bütünlüklü yönelimlerine, sorunlarına kafa yormaya, çözümler üretmeye başlamıştı. Her komite toplantımızda, her randevumuzda tartıştığı meselelerden onun daha merkezi bir kafa yoruş içerisinde olduğunu anlamak zor değildi.

Artık Cengiz yoldaş için, “ülkenin yarısını avucunun içi gibi biliyordu” dersek abartmış olmayız. Belinde çantasıyla ülkenin bir ucundan girip öteki ucundan çıkan bir yoldaş olmuştu. Örneğin biz bir görevden, randevudan kaynaklı bir “noktaya” gitmek istesek ve bu yeri Cengiz yoldaşa sorsak kendi mizacıyla birleştirip bize tarif etmeye başlıyordu. “Yoldaş bak orada şöyle bir lokanta var, şu ara sokağında şu yemeği yapan bir yer var. Orayı bulduktan sonra … şekilde gidebilirsin” şeklinde yol tarifleri yapardı.

Her yoldaşımız devrimcileşmeye önce kendisinden başlar; Cengiz yoldaşımızda ilk olarak kendi düşüncelerindeki yıkım ve yenilenme süreciyle başladı kavgaya. Artık “büyük bedenini” küçük bir dünyanın içerisine hapsetmiyor, koca bir dünyayı ve özgürlük tutkusunu bedeninde taşıyordu. Bunun doğal bir sonucu olarak, kendi yaşamı, çevresi, hayatının ve alacağı kararların merkezinde olmuyordu. Onun yaşamına yön veren, Partimizin yönelimleri, örgütümüzün ihtiyaçları oluyordu. Onun yaşamının böyle şekillenmesi devrimci faaliyet sırasında karşılaşacağı zorluklara da çözüm iradesi koymasını sağlıyordu.

Bu zorluklardan bazıları, şehirde illegal olmanın getirdiği zorluklardı. Cengiz yoldaş örgütümüze yönelik yapılan bir operasyonda tutuklanmamış ancak aranması çıkmıştı. Gerçekleştirilen bu operasyon sonucu Cengiz yoldaş bir süreliğine illegalde kalmıştı. Operasyonun ani gerçekleşmesi sonucu gerekli hazırlıklarda yapılamamıştı ve bunun sonucunda Cengiz yoldaş bir aylık süre boyunca sokakta yaşamak zorunda kalmıştı. Operasyonun kış aylarında yapılması durumu da olayın tuzu biberiydi. Ancak yoldaşın hem bölgeyi iyi bilmesinden hem de düşmanın hareket tarzını iyi okuyabilmesinden kaynaklı bir ay boyunca hiçbir açık vermeden, örgütümüzle yeniden bağ kurabilmişti.

cengiz1Yukarıda da belirttiğim gibi Cengiz yoldaşın uzlaşmayan ve inatçı bir yapısı vardı. Bu durum ailesiyle yürüttüğü tartışmalarında belirleyen oluyordu. Devrimci faaliyetimiz sırasında birçok yoldaşımız ailesiyle ister istemez karşı karşıya gelme durumunda kalıyor. Ailelerimizin ve bizim isteklerimiz ve yapacaklarımızın arasında bir çelişki açığa çıkıyor. Cengiz yoldaş da, örgütlendiği ilk günden, gerillaya katılacağı döneme kadar ailesiyle karşı karşıya gelmek zorunda kalmıştı. Ancak o, ailesiyle yürüttüğü tartışmalarda hiçbir zaman “tatlı, beyaz” yalanlara sığınmıyordu. Düşüncesi ve yapmak istediği şey neyse ailesiyle de o düzlemde tartışıyordu. Aile şuna kırılır, buna gücenir, şöyle yaparsam aileyi rahatlatmış olurum düşüncesiyle hareket edip geri adımlar atmıyordu. Cengiz yoldaşın bu yaklaşımı bir süre sonra ailesinin de mücadeleye bakış açısında belli kırılmaları sağladığını söyleyebiliriz.

Kendisi ailesiyle olan tartışmalarında doğruları ve yapmak istediklerini açık açık ifade ederken bir taraftan da diğer yoldaşlarla da bu meseleyi tartışırdı. Bazı yoldaşlarımız, pratik işlere katılmadan önce aileyle tartışmaya girmemek için beyaz yalanlar uyduruyordu. O böylesi durumların sürekli olarak karşısındaydı. Aileye gerçekler neyse onu söylememiz gerektiğini, kendimize ve ailelerimize karşı dürüst olmamız gerektiğini -bunun sonucunda sağlam bir kavga çıkacak olsa dahi- her zaman vurgulardı.

Bende bu meseleden kaynaklı yoldaşla kısa bir tartışma yaşamıştım. Yapılacak bir toplantıdan önce yoldaşla sohbet etmeye başlamıştık. Sanırım yalan söylediğimi fark ettiğinden kaynaklı, aileyle ilişkimi sormaya başlamıştı. “Ailenin durumu nasıl, senin ailenle ilişkin nasıl gidiyor, kavga etmiyor musunuz?” benzeri birkaç sorunun ardından “toplantıya gelmeden önce sizinkilere ne söyledin” diye sormuştu.

Ben de “arkadaşlarla dışarıya çıkacağım” dediğimi söylemiştim. Cengiz yoldaş benim bu cevabımın ardından meseleyi açıklayarak anlatmıştı. Ailelerimize karşı dürüst olmak gerektiğinden, yaptığımız işin meşruluğundan ve ailelerimizle olan bu gibi ilişkilerimizde mücadeledeki kararlılığımızın direkt etkisinin olduğundan bahsetmişti. Bunları konuştuktan sonra, “Sen git ailene gerçekleri anlat, sonra gel. Biz toplantı için seni bekleyebiliriz” demişti.

Bu kısa sohbet benimde hayatımdaki küçük dönüm noktalarımdan biri oldu ve aile meselelerinde hem benim hem de birçok yoldaşın esasa aldığı düzlem yoldaşın tavsiyeleri üzerinden şekillendi. O gün aileye karşı doğruları söylediğimde, üzerimden ciddi bir yükünde kalktığını hissetmiştim.

 

Hatalarına ve değişime açıklığın simgesi…

Cengiz yoldaşın yaşamının 15 yılı aşkın bir süresi mücadele içerisinde geçti. Mücadelenin içerisinde olan her yoldaşta olduğu gibi doğru ve yanlış pratikleri birlikte ilerledi. Hem genel pratik sürecimizden hem de kendi pratiklerinden, dersler çıkartırdı. Bence bu özelliği Cengiz yoldaşın kişiliğinin en belirgin özelliklerindendi.

Komite toplantılarında bir süreçle ilgili bir planlamaya giderken, yoldaş önceki deneyimlerimizden örneklerle düşüncelerini açıklamaya çalışarak, harekete geçtiğimizde hata payını en aza indirgemeye çalışırdı. Yoldaş, daha çok olumlu pratiklerimizden örnekler vererek, başarma inancını pekiştirmeye çalışırdı. Tabi ki geçmişte yaşadığımız olumsuz süreçlerden de bahsederdi ancak bu örnekleri yoldaş pat diye önümüze koymuyordu. Daha çok nerelerde yanlış yaptık, hangi önlemi alsaydık o sorunlarla karşılaşmazdık diye kendi çıkarımları ile birlikte pratik süreci anlatmaya çalışırdı.

Cengiz yoldaşı birebir tanıma fırsatı bulan yoldaşlarımız bilir ki, yoldaş açıklama yapmayı oldukça severdi. Bazen bir konuyu anlatır, anlatır, anlatırdı. Bazen konuşmaya başlayınca birkaç saat sürerdi. “Tamam yoldaş anladık” deyinceye kadar kendisini kaptırdığı çok olmuştur. Bahsettiğim açıklamaları da bu şekilde oluyordu.

Yoldaş genel pratik sürecimizin yanında kendi pratiğini değerlendirir, dersler çıkartırdı ve bu konuda kendine karşı oldukça açık davranırdı. Bazı toplantılarımızda, “şu yoldaşa karşı keşke şu tavrı geliştirmeseydim, şöyle yapsaydım daha sonuç alıcı olurdu, şuralarda yanlış yapmışım” diye hayıflandığına çokça şahit olduk. Cengiz yoldaş yanlışlarına karşı oldukça açıktı ve bunun yanında bir şeyi yanlış yaptığına ikna olduğunda kesinlikle değiştirme-değişme iradesi gösteriyordu. Bence bu Cengiz yoldaşın en iyi özelliklerinden de birisidir. Yoldaş, kendisiyle birlikte çevresindeki yoldaşlarla da yanlış yapmanın, pratik içerisinde olanın yanlış yapmasından daha doğal bir şey olmadığını da vurgulardı. Bu konuda sadece ders çıkartmamanın, bile bile yanlış yapmanın, sürece bodoslama dalmanın hata olduğunu belirtirdi. Hatta bu konularda sıklıkla yaptığı benzetme de vardı. “Bizim karşımızda bir duvar var. Duvarı geçmek istiyoruz. Bunun için geriliyoruz, koşuyoruz-koşuyoruz duvara çarpıyoruz. Sonra yine gerilip koşuyoruz aynı duvara bir daha çarpıyoruz. Demek ki başka şeyler yapmamız gerekiyor” deyip gülerdi ve alternatifler üzerine tartışırdı.

Sürekli araştırır ve araştırmaya sevk ederdi.

Cengiz yoldaş, okumaya olan düşkünlüğü ve bu konudaki çalışkanlılığıyla hepimize örnek olacak yoldaşlarımızdan birisidir. Sürekli okuyan, araştıran, elinde her zaman bir kitap, makale bulunan bir yoldaştır. Yoldaşın okuma havuzu da oldukça genişti. Yurtdışını, Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından takip eder, bilim dergilerinden, burjuva medyadan spor alanına kadar okuma yapardı. Hatta futbol kulüplerinin yönetici kademelerinin hangi taktiği izlediğinin, neler söylediğini, hangi yolu neden izledikleriyle yakından ilgilenir, bunlardan öğrenmeye çalışırdı.

Yoldaş yaptığı okumaları kendisine saklamazdı. Okuyup beğendiği bir yazı, dergi varsa onu bize de vererek, bazı noktalarına dikkat çeker bizi de okuma yapmaya zorlardı.

Bununla birlikte okuduklarını sürekli yazılı hale getirirdi. Bazı el yazması ve bilgisayar ortamında tuttuğu notlarla hala karşılaşmamız da onun bu özelliğinden geliyor.

Cengiz yoldaş Gençlik alanında olmasından kaynaklı, Bologna Projesi ve YÖK’teki gelişmeleri yakından takip ederdi. Bunun yanında genel olarak Kürt ulusal sorunuyla ilgili, ülkemizde aldığı biçim ve yapmamız gerekenler üzerine somut hedefler belirlemek için tartışır, tartıştırırdı. Bu konuda en atılgan ve kafası en açık olan yoldaşlarımızdan biri olduğunu söylersek doğru olacaktır. Hali hazırda Gençlik alanımızın 2000’li yıllarda T.Kürdistanı’na dair yönelimlerinde de yoldaşımız, somut olarak görevliydi.

cengiz3Cengiz yoldaşın örgütümüzü parçalı olarak görmeyişi, onun bir adım önde olmasını, Partimizin diğer kurumlarına da kafa yormasını sağlıyordu. Çok yönlü gelişimi Parti’yi kavrayışında da kendisini gösteriyordu. Yani Cengiz yoldaş somut olarak görevli olduğu Gençlik alanımızın dışındaki kurumlarımız ile ilgili de fikir yürütürdü. Aynı şekilde yoldaşımız gerilla alanına katıldığında da bu özelliğini korumuştu. Gerilladayken, GB’mize gönderdiği mektupla da bunu somut olarak görebiliyorduk. Gerilla alanımızla, Gençlik alanımızın eş güdümlü tartışma yürütmesinden, kendisinin gerilla alanına katıldıktan sonraki sürecinden de örnekler vererek bu tartışmalarımızın örgütlerimizin gelişimi açısından olumlu olacağını belirtiyordu.

Cengiz yoldaşın Parti bütünlüğünü görerek ve toplama dair kafa yorarak gelişimi, bence yoldaşın şekillenişini etkileyen en büyük etmenlerdendir.

Yoldaş kendi örgütlü olduğu mekanizmalar içerisinde yürüttüğü tartışmalarda zaman zaman toplamın düşüncelerine göre fikir ayrılıklarına düşebiliyordu. Cengiz yoldaşın savunduğu fikirleri sonuna kadar savunmasını bilen, çabuk ikna olmayan, bu anlamda sorgulama kabiliyeti yüksek olan yoldaşlarımızdandır. Ancak yoldaş bir taraftan kendi fikirlerini savunurken bir taraftan da Parti- örgüt bilinciyle hareket etmesini de biliyordu. Yani Cengiz yoldaş “ben” ve “biz” arasındaki girdiği tartışmalarda yönünü sürekli olarak toplama, bütüne çeviren yoldaşlarımızdandır. Ancak bu durum onun yine de tartışma yürütmesinin önüne geçmiyordu. Hatta bazen tartışmalardan bıksak da, müthiş bir yorgunluk olsa da, o boncuk boncuk terlese de tartışmaları sürdürüyor, vazgeçmiyordu.  

 

 

Komite çalışmasında disiplini elden bırakmazdı

Düzene karşı profesyonel bir faaliyet yürütmenin, yeniyi inşa etme çabasının, özgürlük yolunun yolcusu olmanın getirdiği zorluklar bulunur. Bu zorlukların üzerine bir de yöneticilik görevin varsa daha fazla düşünmek, daha fazla üretmek, planlı hareket etmek zorundasındır. Bunları birlikte yapabilmenin en önemli noktalarından biri disiplinli olmaktır. Cengiz yoldaşta disiplinli çalışma konusunda örnek alınacak yoldaşlarımızdandır.

Cengiz yoldaş her zaman bir plan ve program dahilinde çalışma yürütürdü. Komite toplantıları, randevuları sürekli planlar ve bu plana sadık kalmaya çalışırdı. Yoldaşın kendi yaşamı da bir disiplin içerisindeydi. Sabahın en erken saatlerinde uyanırdı. Kendi yaşamında disiplinli oluşu, onun pratik içerisinde de kendi çıkarttığı takvime uymasını beraberinde getiriyordu. Yapılan randevularda, randevu yeri neresi olursa olsun yoldaşın geç kaldığı görülmezdi.

Komite toplantılarında da eski dönem planlamalarımız üzerinden tartışmalar yürütür, planlarımızın ne kadarını hayata geçirdiğimiz üzerine tartışırdık. Yoldaşı bu toplantılarda da en çok “niye ve neden” sorularıyla hatırlıyorum. Çünkü planların, birlikte alınan kararların yaşam bulmadığı durumlarda sürekli sorgular ve sorunun gerçek kaynağını bulmaya çalışırdı.

Komite toplantılarının ilk gündem maddesi Güvenlik başlığında olur. Güvenlik meselesi genelde ek bir sorun olmadığında fazla tartışılmaz, her yoldaşın randevu yerine gelişleri tartışılır, dikkat çeken yerler üzerinde durulur. Bazı durumlarda ihtiyaç doğrultusunda güvenlik meselesi ideolojik temelde de tartışılır.

Yaptığımız bir toplantıda yine Güvenlik meselesinde tartışmamız yoldaşın planlamalara ve disipline sadık kalınmasına bakışına örnektir.

…Toplantıya geçildikten sonra yine ilk gündem olarak güvenlik konusunda toplantıya katılan yoldaşlar randevu yerlerine gelişlerini tartışıyordu ve bu tartışmalardan bir yoldaşın toplantı yerine planlamaların aksine bir gün erken geldiği anlaşılmıştı. Burada toplantının güvenliğini engelleyici bir gelişmenin açığa çıkmadığından kaynaklı toplantı gerçekleştirilmişti ancak Cengiz yoldaş bu konudaki genel düşüncelerini anlatmıştı ve muhatap yoldaş genel bileşen tarafından da uyarılmıştı.

Yoldaşın bu konudaki konuşması anımsadığım kadarıyla: “Güvenlik, örgütümüzün, komitemizin devamlılığı, örgüt belgelerimizin düşmanın eline geçmemesi, ilişkilerimizin açığa çıkmaması… için özenle üzerinde duracağımız bir mesele. Onun için bu konuda yapılacak olan planlamalara sadakat örgütümüzü düşmana karşı daha korunaklı hale getirecektir… Mesela düşman diğer katılımcı yoldaşlara hiç yoğunlaşmasa dahi tek bir yoldaş üzerinden toplantının yapılacağı yeri öğrenebilir ve buradan kolayca komitemize ulaşabilir. Onun için güvenlik konusundaki planları hiçbir koşulda değiştirmememiz, esnetmememiz gerekir. Bundan bir şey olmaz fikriyle bir yerden kurallar esnetilmeye başlatılırsa bundan bir süre sonra hiçbir kural uygulanmaz hale gelebilir…” şeklinde olmuştu…

Şehit düşen yoldaşlarımızın anlatımı, onların yaşamlarından öğrenebilmek, daha fazla tanıyabilmek için oldukça önemlidir. Her yoldaşımız doğru ve yanlış adımları normaldir ki atmıştır. Ancak burada bence esas olan şehit düşen her yoldaşımızda ortak olan; ideolojik duruşundan, Partimize bağlılıklarından ve halkımızın özgürlük mücadelesindeki kararlılığından öğrenebilmektir. Aslında Şahverdi şehitlerimizde en yalın haliyle silah elde direnişleriyle anlatmışlardı kendi yaşamlarını.

***

Ciddi duruşun, kendini önemsemeyen paspal halin, hafif tebessümlerin, karşındakinin konuşmasını sabırla ve önemseyerek dinleyen, sorgulayıcı yapın aklımızdan hiç silinmeyecek.

Hep olmak istediğin yerde sonsuzluğa erişin, kararlılığın, Partimize ve halkımızın özgürlük yoluna bağlılığın GB’mize örnek olacak. Yurdal ve Sefkan yoldaşlarla halkımızın bağrındaki yeriniz asla boş kalmayacak, düşünce ve ideallerinizle içimizde, yanı başımızda yaşayacaksınız.

Şahverdi şehitlerinin, sayısız halk savaşçısının ve siperdaşımızın şehit düşme biçimleri, yaşama biçimimiz olacak! Kalbinizin son çarpışına, verdiğiniz son nefese kadar yükselttiğiniz direniş ve zafer bayrağı inancımız olacak.

 

(TMLGB’den bir yoldaşı)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu