GüncelManşet

Cumartesi Aileleri 642. haftasında Hasan Gülünay’ın akıbetini sordu

İstanbul: Cumartesi Aileleri 642’inci buluşmalarında 1992 yılında gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbetini sormak için Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi.

Darbe girişiminin yıl dönümünde bir araya gelen Cumartesi aileleri, “KHK değil, adalet istiyoruz” diyerek hukuksuzluklara son verilmesini çağrısında bulundu.

Dört ayı geçen açlık grevinde direnişlerini hapishane koşullarında sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özkaça’nın serbest bırakılması talebini dile getiren Cumartesi aileleri, “Hasan’ın gözaltında olduğuna dair tanıklar varken, Hasan’ın akıbetine ne oldu” dedi

 

Failler aklanıyor

642’inci haftasında bir araya gelen Cumartesi Aileleri eyleminde ilk olarak Hasan Gülünay’ın kızı Deniz Gülünay’ın gönderdiği mektup okundu.

Deniz Gülünay, “Düşünün ki sevdiğiniz insan aniden ortadan kayboluyor. Başvurduğunuz tüm resmi kurumlar size yardımcı olmuyor. Üstelik size uydurma bir kaç cümle ile kaybedilen kişiden umudunuzu kesmenizi, peşinden gitmemenizi tavsiye ediyor. Hatta öğreniyorsunuz ki devlette arıyormuş kaybedilen yakınınızı. Arama artık onu diyorlar size. Peki, o kayıp diye unutmaya mı çalışırsınız? Bir güven sorunu ve yitirilmiş adalet duygusuyla nasıl baş edeceksiniz?” diye belirtti.

 

Devlet bana 25 yıl borçlu

Bu saatten sonra adaletin yerini bulsa bile yeterli olmayacağını ifade edildiği mektupta, “Babam geri gelmeyecek. Peki ya geçen 25 yılın hesabını nasıl soracağım. Devlet bana 25 yıl borçlu. Babasız geçirdiğim 25 yılın hesabını vermek zorunda. Kim sevdiğinin mezarını ziyaret etmek istemez ki. Bu duygudan mahrum bırakılan binlerce kayıp yakını var. Eğer devlet eli ile öldürülen yakınınızı yıllardır görmemişseniz her gün özleyip, onsuzken bile sevmeye devam etmişseniz eğer, bir babaya bir oğula sarılmış kadar mutlu olursunuz. Devletin en büyük utancı insanları bir kemik parçasına mahkum etmesi olmalı” denildi.

 

gülünayDevrimciler halkın gözünde yaşıyor

Gülünay ailesi adına konuşan Zeki Eyi, “Hasan faşizm tarafından kaybedildi. O günden beri hem kardeşlik hem yoldaşlık duygusu ile Hasan’ı aradık. Hasan’ın kızı Deniz kaçırılmaya çalışıldı. Onlar bizim için şehit oldu, onlar hala bizi gözlüyor. Her türlü yardımcı olabilecek derneğe, kuruma gittik Hasan’ı bulabilmek için. Devrimciler halkın gözünde yaşayacaktır ama zalimler, işkenceciler yaşayamacaksınız” dedi.

Gülünay’ın gözaltına alındığına dair tanık Hasan Bozkurt’un beyanı okundu. Bozkurt’ Beyanı şu şekilde:

20 Temmuz 1992’de yani benden üç gün önce gözaltına alındı sevgili Hasan.

Onu en son Gayrettepe hücrelerinde 23 Temmuz’da yada bir kaç gün sonrasında gördüm, tam olarak hatırlamıyorum. Ben askıdayken Hasan’ı getirin dediler. Hasan’ı sürükleyerek getirdiler. Gözbağımın altından diz kapaklarını gördüm sadece ve bir de hala kulağımda çınlayan iniltisini duydum!

Biliyorum ne ben ne ailesi ne yoldaşları ve hatta onu kaybedenler de Hasan’ı unutmayacak. Özellikle de o katiller asla unutmayacak Hasanl ı Hasan’ları ve diğer kayıplarımızı!

Şöyle düşünün: bugüne kadar hangi işkencecinin anma yıldönümleri yapıldı? Hiçbirinin! Kullanılıp kullanılıp çöpe atıldılar.

Ama biz kayıplarımızı günü geldiğinde saygı ve minnetle anıyoruz bıkıp usanmadan. Bence bu davranışımız dahi kaybedenlerin korkulu rüyaları  olmaya yetiyor.

 25. Yılında dostum yoldaşım Hasan Gülünay’ın şahsında tüm kayıplarımızın anılarının önünde sevgi ve saygıyla eğiliyorum! Hepinizi yürek sıcaklığımda kucaklıyorum.

19 Temmuz 1992 tarihinde kurumumuza yapilan bir operasyonda arkadaşlarım ile birlikte gözaltına alındım. Bize gözaltında iken Eko lakaplı Ekrem Yiğit ve Atom lakaplı katiller türlü işkenceler yaptılar.

HASAN’ın gözaltında kaybedildiğine tanıklık eden biri olarak Hasanlı kaybeden sorumluların dönemin emniyet müdürÜ Mehmet Ağar, Nejdet Menzir ve Hüseyin Kocadağ olduğunu bir kez daha söylüyorum.

Gayrettepe Emniyet MÜdÜrlüğü’nde İşkencecilerin bana söyledikleri tek cümle şu idi “biz Hasan Gülünay’ı öldürdük sıra sende”

HASAN yoldaş şahsında bütün gözaltında kaybedilen devrimcileri saygı ile selamlıyorum

 

IMG 5666Kutlamamız istenen demokrasi nerede

642’inci haftasının basın açıklamasını okuyan Gülay Bakışkan, 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü olduğunu hatırlattı. Herkesi hukukun ve insan haklarının üstün olduğu bir Türkiye’ye çağıran Bakışkan, “15 Temmuz darbe girişimi bastırıldı ama AKP iktidarı bu kanlı girişimi ülkeyi darbe koşullarında yönetmenin fırsatına çevirdi ve Türkiye’yi hukukun, insan haklarının, adaletin çöktüğü keyfi bir OHAL rejimine sürükledi. Demokrasiyi reddeden OHAL rejimi hüküm sürerken 15 Temmuz Demokrasi ve Direnme Günü olarak resmi tatil ilan edildi. Günlerdir de demokrasi bayramı adı altında kutlamalar yapılıyor. Halk demokrasi nöbetleri için meydanlara çağrılıyor. Devleti yönetenlere soruyoruz: kutlamamızı ve sahip çıkmamızı istediğiniz demokrasi nerede?” ifadelerini kullandı.

 

Gülünay’ın gözaltında olduğunu kabul etmişlerdi

15 Temmuz darbesini planlayanların hukuka uygun yargılanması gerektiğini kaydeden Bakışkan, ne darbe ne OHAL hukuk devleti istediklerini vurguladı. Bu hafta Hasan Gülünay’ın akıbetini sorduklarını ifade eden Bakışkan, “Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Hasan Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden işyerine gitmek üzere çıktı bir daha geri dönemedi. Memleketlileri olan İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ’a ulaşan aile ‘Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar’ cevabını aldı. Hasan Gülünay’ı İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorguda görenler tanıklık yaptı. Ancak Devletin aileye cevabı: ‘İddialarınız gerçek dışı, başvurularınız ise emniyet teşkilatını karalamaya yönelik’ oldu.” şeklinde konuştu.

 

AKP bu suçun devamcısı

Gülünay ailesinin birçok devlet kurumuna ve insan hakları örgütüne başvuruda bulunduğunu aktaran Bakışkan, ailesinin yaptığı tüm başvuruların cevapsız kaldığını belirtti. 2012 yılında Gülünay soruşturmasının zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kapatıldığını söyleyen Bakışkan, şunları da söyledi: “Hasan Gülünay dosyasındaki hakikatin ortaya çıkarılması uluslararası insan hakları hukukuna aykırı bir biçimde zamanaşımı uygulamasıyla engellendi. İç hukuktaki en üst merci olan Anayasa Mahkemesi bu kararı ile gözaltında kaybedilenler için iç hukukta adalete ulaşmanın mümkün olmadığını teyit etmiş oldu. Hasan Gülünay’ı kaybedenler ve kaybeden iklimi yaratanlar tarihe kara bir leke olarak geçecektir. 15 yıldır evrensel hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen AKP iktidarı da tarihe bu suçun devamcısı olarak geçecektir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu