GüncelMakaleler

Ermeni mücadele tarihinde Antranik Ozanyan

20. yüzyılın başlarında Ermeni halkının durumu vilayetlerde hiç de iyi değildi. Ümit verici gelişmelerden uzaktı. Osmanlı hükümeti Sasun yöresinde Ermeni halkının yükselen devrimci mücadelesini en ağır biçimde ve kanla bastırarak sonuca ulaşmak için karar vermişti. Bunun yanı sıra dayanılmaz ölçüde ağır vergiler, haraçlar artık halkın ekonomik olarak da varlığını tehdit eder noktaya getirmişti. Ağır siyasi ve ekonomik baskı beraberinde Fedai Hareketinin doğmasına sebep olmuştur. Halkı savunan, direniş örgütleyen Fedailer tarihin ortaya çıkardığı zorunlu birlikteliklerdir. Halk zorunlu olarak silahlı mücadeleye başvurmuş, başka alternatif yol kalmadığından Fedai olmaktan başka çare ve yol kalmamıştı.

Bitlis’te, Osmanlı askeri kuvvetleri komutanı Ali Paşa’ya Bşare Halil Ağa da kendi insanları ile birlikte eşlik ediyordu. Serop Paşa’nın vahşice ölümünden sonra, köyü askerler ile basan Bşare Halil Ağa, köyün muhtarını yakalayamayınca köyü ateşe verir. Halk, Marapa kilisesine sığınır. Vahşete doymayan askerler ile Bşare Halil, insanlarla birlikte kiliseyi ateşe verir. Muhtarın eşini işkencelerden sonra öldürür. Sıbank köyü küle dönüşür. Artık halkın kin ve öfkesi son noktaya gelmiştir. Sasunlu fedailerin yürekleri intikam ile dolar. Ama halkın Fedailere olan güveni sarsılmış, kaybolmuştu. Fedailer küçümseniyordu. Askerler ile Halil Ağa zafer sarhoşluğuna kapılmış, köylerde hava atıyorlardı. Ermeni köylerini basıyor, halka zarar vermekten başka işleri yoktu. Artık bu duruma son vermek, Fedailerin itibarını yeniden kazanmak için bir şeyler yapmanın zamanı çoktan gelip de geçmişti.

Antranik gurup liderlerini toplayarak şu kararı alır: “Ne pahasına olursa olsun, Bşare Halil Ağa’nın başını kesmek lazım.” Bşare Halil Muş’ta Osmanlı valisinin elemanıdır. Vali, Ermenileri yok etmede Bşare Halil’i kullanıyordu. 1900’un sonbaharında Muş’un Marnikli köyüne 12 insanı ile gelecek olan Halil Ağa’nın bilgisini alan Antranik, ekibi ile pusu atıp yakalama kararı alır. Bşare Halil Serop Paşa’nın kafasını kestiği ve Ermeni köylerine karşı yaptığı “kahramanlık” için Sultan Abdülhamid tarafından kendisine hediye olarak gönderilen madalyayı almak için Muş’a gidecektir. Antranik’in pususuna yaklaşan, Halil Ağa’ya, Antranik ateş ederek onu atını vurur ve yere serdikten sonra Fedailer Harutyun, Hampartsum ve Dono ile birlikte teslim alırlar. Arkasından Serop Paşa’nın intikamını Bşare Halil Ağa’nın “sen Serop Paşa’nın başını ölürken kestin, ben senin başını sağken keseceğim” deyip alırlar. Antranik Halil’in Ermeni işbirlikçi hainlerin mühürlerini yanında taşıdığını, gerektiği zamanlarda bunları kullandığını biliyordu. Bunun için Antranik, ceplerini aramalarını emretti. Kesesi bulundu ve içinden Ermeni hainlerin mühürlerine el koydu.

Antranik ile Fedailer, Bşare Halil Ağa’nın başını ve terkisini yanlarına alır, Serop Paşa’nın şehit düştüğü Geliyeguzan’a doğru yola çıkar. Yol üstünde Apo’nun evine uğrarlar, Halil Ağa’nın kesik başını gören Apo, Fedailere sarılıp hepsini tek tek öper, kutlamak için hemencecik bir koyun keser. Kevork bu ara Halil Ağa’nın üzerinden çıkan ve Sultan Abdülhamit tarafından gönderilen madalyayı alıp Antranik’in göğsüne takar. “Antranik bu yalnız sana yakışır” der. Geliyeguzanlılar köylerinde başı kesilen Serop Paşa’nın intikamının alınmasından çok mutluydular. Fedailere sevinçlerini belli etmek için balla hazırlanmış helva yolladılar. Bu durumu Antranig anılarında “Yıllarca yalnız helvanın değil, bal ya da şekerin dahi yüzünü görmemiştik. Günlerimizi buğdaydan, arpadan ya da çavdardan yapılmış ekmekle geçirmiştik. Bazen ayran da bulduğumuz olurdu” diyordu. Muş’ta Ermeniler arasında sevinçle karşılanırken, Serop Paşa’nın Antranik hakkındaki “Ölümümden sonra bu delikanlı, çok büyük bir isim olacak” sözü de doğrulanmış oldu. Arkasından Ermeni halkı minnettarlığını belli etmiş hakkında destanlar yazarak, türküler besteleyerek göstermiştir.

 

general antranik erleri f 517410dKahraman Antranik’e…

Kahraman kükredi, sultan titredi/Wilhelm’in gözünden yaşlar döküldü,

Kılıcın düşmanın göğsünde parladı/Ermenilerin önderi, kahraman Antranik

Sana şükran borçluyuz/Acımasız düşmana eziyet çektirdin…

Antranik’in Samson şapkasıyla beyaz atının üzerinde, 1904 yılında Sasun’dan İran’a geçtiği zaman çekilmiş bir fotoğrafı var. O resimde göğsünde asılı duran madalya Abdulhamit tarafından Bşare Halil Ağa’ya verilen madalyadır. Yine o resimde belinde görülen hançer ise Halil Ağa’nın başını kestiği hançerdir. 1905 yılında Cenevre’ye geçen Antranik Paşa bu hançeri Ermeni Devrimci Federasyonu yayın organı olan Troşag (Bayrak) redaktörlüğüne hediye etmiştir. Herzan aşiret reisi Bşare Halil’in öldürülmesi halkın fedailere olan öz güvenini getirdi. Çok sayıda genç fedailere katıldı.

 

Kutsal Arakelots Manastırı çatışması

Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde yapılan bir manastırdır. Burada kımpetin altında Ermeni halkının ünlü çevirmenlerinden Movses Horenatsi, Isdepanos Asdik, Hazar Parbesi … gibi birçoklarının mezarı bulunmaktadır. Osmanlı yönetimi, Fedailerin eylemlerinden çekindiği halde Ermeni düşmanlığından vazgeçmemiş bunu günlük politika haline getirmişti. Kafkasya’dan çok sayıda Müslüman göçmen gelip Muş’a yerleşmişti. Kürtleri de Ermenilere karşı kışkırtmaktan geri kalmıyordu. Müslüman gençleri Ermenilerin ellerinden aldığı topraklara, evlere Müslüman muhacirleri yerleştiriyordu. Bunlara rağmen şikayetlerini Ermeni Patrikhanesine ileten halk “yönetime sadık kalın” cevabını aldı. Halk yönetimden ümidini kesmiş, varlığını ve şerefini korumak için, devrime Fedailere silahlı öz savunmalara ümidini bağlamıştı. Ruslar kurtuluş olarak Ermenilerin din değiştirerek Ortodoks olmalarını istiyordu. Bir taraftan halk ise Hıristiyan Avrupa’nın gelip kurtarmasını, kurtaracağı ümidini taşıyordu.

Kafkasya’nın Müslüman gençleri ondan fazla Ermeni köylerini ele geçirmişlerdi. Devlet ise Kürtlerden oluşan köy korucuları atamışlardı. Asıl amaç Fedailerin hareketlerini takip etmekti. Serop paşanın ölümünden bir yıl geçmiş, Ermeni halkının acıları artarak çoğalıyordu. Bunun için Antranik yeni bir eylem ile yabancı diplomatların dikkatlerini Ermenilerin üzerine çekmek için gerekli olduğunu düşünüyordu. Batı’da ise katliamları protesto etmek dikkatleri Avrupa’ya çevirmek için amacıyla Ermeni Partileri kitlesel protesto örgütlemişlerdir. Bunların başında Kumkapı olayları gelmektedir. Beş bin kişinin ölümü ile sonuçlanan olaylarda yine Ermeniler günlerce süren Osmanlı Bankası baskını ve rehin alma olayları ile gündeme gelmişlerdir.

Muş ovası sancılı bir dönem geçiriyordu. Hükümet ovada pusuya yatmış, Fedaileri izlerken Antranik dağdan inerek, hemen hükümetin gözü önündeki Manastır’da Kevork Çavuş ve 30 arkadaşı ile konumlandı. Antranik korkusuz, fedakar Fedailerle dünyanın en büyük, vahşi ve despotu Abdülhamit’e kafa tutmak, meydan okumak için Sasun dağlarından ovaya inmişti. Kutsal Arakelots Manastırı çatışması, askeri çatışmaların en kahramanca olanıdır. Ermenilerin mücadele tarihinde önemli yere sahiptir. Tarihçiler bu olaya “Ermeni efsanevi kahramanın şan ve şerefinin ölümsüz katedrali” der.

Antranik ve askerlerinin Manastır’da olduğunu öğrenen Osmanlı askerleri ilk gün gelirler, çatışmadan bir şey yokmuş havası içerisinde geri dönerler. Manastırı boşaltmak isteyen papaz ile öğretmenlerin kuşkulu hareketlerinden şüphelenen Antranik olayı çözer. “Türkler senin manastırda olduğunu biliyor. Manastırı topa tutmak istiyorlar. Rus konsolosu manastırda yetimlerin bulunduğunu ve buranın tüm Hıristiyan dünyasına ait olduğunu dikkat çekti. Manastır papazı ise yetimlerin Muş’a getirilmesi haberini yolladı.” Antranik siperler kazdırır. Yiyecek stokunun bir aylık olduğunu görür. Şarap fıçılarının içini su ile doldurur. Tüfekleri temizletir. Denemelerini emreder. Hazırlıklarını tamamlar. Osmanlı askerleri, manastırı terk etmelerini emreder. Antranik kabul etmez. Yüzlerce asker manastırı kuşatır.

Manastıra ulaşmak isteyen Ermeni Fedailerden Gazar ile Harutyun askerlerin ateşi altında yaralanır. Harutyun, manastıra ulaşırken, Gazar Antranik’e seslenir “Paşa, paşa çocuklara beni vurmalarını söyledim, beni vurmadan burada bıraktılar. Yürüyemiyorum. “Antranik şöyle cevap verir; “Sen damarlarında kardeşlerinin kanını taşıyorsun, cesur ol ve yılan gibi sürünerek gel” der. Gazar manastıra ulaşır fakat böğrüne aldığı yaralardan orada şehit düşer. Manastırda öğretmenler, yetimler şehit devrimciyi marşlar eşliğinde gömerler. Arka taraftan duvarı parçalayan Osmanlı askerlerine karşı çatışmalarda bir yüzbaşı öldürülür. Başarısız girişimlerden sonra Osmanlı ordusu hiddetlenir ve manastırı topa tutar.

Osmanlı askerleri silahlı gücüyle bir avuç cesur Ermeni savaşçılarını dize getiremeyeceğini anlayınca bu sefer diplomatik kandırmaya çalışır. Gecenin zifiri karanlığında sisle kaplı, sürekli yağan kar altında Antranik, Osmanlı’nın sisten yararlanıp büyük kapıyı topla yıkacağını düşünür. Kapının arkasına taş, toprakla takviyeler yaparak kapatır. Arka taraftan ahırın duvarını delerek içeri giren askerlerden birisi “Kevork Çavuş sen misin?” diye seslenince işte o andan itibaren Kevork’un ismi Fedailer ve halk arasında “Kevork Çavuş” olarak anılmaya başlar. Harutyun’un yarası kötüleşmeye başlamış, manastırda ihtiyacı olan ilaç olmadığı için Antranik yarayı dikkatlice temizleme yapar. Ama çaresizdir. Harutyun “Paşa, artık öleceğimi biliyorum… İntikamımın on kat daha fazlası ile alacağınıza eminim” der. Antranik bütün askerlerine, Harutyun’u sırayla öpmelerini, son saygılarını Fedai’ye sunmalarını ister. Aynı gece saat 03’de şehit düşer. Marşlar ve dualar eşliğinde kilise önünde toprağa verilir. Harutyun’un ölümü büyük bir kayıptı. Fedai kişiliği ile asalet ve cesareti ile bir benzeri daha yoktu. Güçlü, sabırlı ve korkusuzdu. Mütevazi, sakin, affetmeyi bilen vatanseverlik ruhu ile dolu bir devrimciydi. Yeniden görüşmelerin olması için Papaz Hovhannes eşliğinde bir heyet yeniden manastırın kapısına dayanır. Çatışmalarda ölen askerlerin cesetleri Türk halkı tarafından bilinmemesi, umutsuzluk yaşanmaması için geceleri gizlice Muş’a taşıdıklarını öğrenirler. Papaz Antranik’e “Allah size güç versin, sizin haliniz ne olacak? Dört tarafınız kanla dolu” der. Antranik Osmanlı ordusunun en çok nerelerde toplandığını, komutanlarının çadırlarının nerede bulunduğunu sorar. Mermileri tükenen fedailer o gece 5 bin mermi doldurur hazırlıklarını yaparlar.

Heyet Abdülhamid Han’ın emirlerini iletirken, vali, emniyet ve içerisinde komiser olan Muhammed Efendi (bu şahıs Müslüman olmuş Osmanlı’ya hizmet eden, bir Ermeni’dir), Ermenilerin şikayetlerini Yüksek Divan’a iletmek üzere dinleyeceklerdir. 3.5 saat süren pazarlıklardan sonra Antranik Paşa Ermenilerin taleplerini şöyle sıraladı: İstanbul’dan buraya kadar, tüm politik tutukluların serbest bırakılması, toplanan vergilerin güvenilir bir adam ile hükümete teslim edilmesi, Ermeni köylerine saldıran Kürt’lerin silahsızlandırılması, Kürtlerin koruma altına alınması, Kürtler tarafından istila edilen köylerin iade edilmesi, devletle birlikte Ermeni köylerinden vergi toplayan Kürt aşiret reislerinin tasfiye edilmesi. Siz, biz devrimcileri eşkiya ilan ettiniz, eşkiya devletin kendisidir. Eşkiyayı kendi içinde aramalıdır. Vergi toplama adı altında Ermeni halkına baskı oluşturuluyor. Durdurulmalıdır.

Gevorg çavuşAbdülhamid Han’a iletilmek üzere dinlenen Ermeni taleplerinden sonra, Abdülhamid Han’dan gelecek cevaba kadar ateşkes üzerinde anlaşma kılındı. Antranik Paşa “Eğer olumlu cevap gelmezse 6 ay direnme gücümüz var” der. Ateşkes sağlanmasına rağmen aynı akşam Osmanlı kuvvetleri saldırıya geçti. Muş ovasında cezaevlerinde, Türkler, Kürtler ve Ermeniler arasında her yerde Arakelots manastırı işgal ve direnişi konuşulurken, hiç kimse Fedailerin içeriden sağ salim çıkacağını düşünmez. Eylemin hedefine ulaştığı kararını veren Antranik 21 gün sonra eylemin sonlandırılması için Fedailere gerekli hazırlıkların yapılması talimatını verdi. 21 gün boyunca özgürlük ve adalet uğruna yürütülen mücadelede kendilerine sığınak olan Manastır kapısı önünde okunan dualar, marşlar, ölen askerlerin mezarları başında içilen andlardan sonra tehlikelerle dolu yeni yolculuklara doğru yol aldılar. Osmanlı askeri kuşatması altında 21 gün sonra iki şehit vererek çıkmaya başaran Antranik Paşa ve Fedailer için köylüler kurtulmaları halinde kurban kesecekleri sözü vermişlerdi. O gün köyde 7 koyun kurban edildi. Halk arasında söylentilere göre Kutsal Arakelots Manastırı kuşatmasında, 21 gün boyunca hastalıktan veya öldürülmüş Osmanlı askeri 1800’dür. Ermenilerin bildirdiğine göre ise 555 Osmanlı askeri öldürülmüş ya da hastalıktan hayatlarını kaybetmişlerdir.

Abdülhamid’den sonra 1915 Ermeni soykırımı ile devam eden İttihat ve Terakki döneminde, Kutsal Arakelots Manastırı papazı olan Hovhannes ise Osmanlı tarafından acımasızca kılıçtan geçirildikten sonra vücudu parça parça edilerek vahşi hayvanlara yem olarak atıldı. Manastırın işlemeli kapısı Ermenistan’a taşınmış orada halen bugün dahi bulunmaktadır.

(Bir ÖG okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu