Dersim’de DİSK/Enerji-Sen üyesi Fırat Aksa Elektrik Hizmetleri AŞ (FEDAŞ) işçileri, düşük ücret zammına karşı 9 Ağustos’ta iş yavaşlatma eylemi başlatmış, yaklaşık 100 elektrik işçisi, düşük zam nedeniyle FEDAŞ Tunceli İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapmıştı. FEDAŞ İl Müdürlüğü önünde direnişi sürdüren 120 işçiden 32’sinin işten çıkarıldığını belirten DİSK/Enerji-Sen, “Hiçbir arkadaşımızı geride bırakmayacağız” dedi. Bir araya geldiğimiz işçilerden üçü ile direnişin gelinen aşamada kararlılıkla devam ettiğini konuşurken işçiler “Beş arkadaşınızı işe geri almayacağız, diğerlerini işe alırız” dayatmalarına karşı “kimseyi geride bırakmayacağız” vurgusu yaptı.
“İki aya yaklaşan direnişinize Dersim halkının desteği büyürken Aksa İcra Kurulu masadan kalktı. Sizce FEDAŞ neden tüm tepkilere rağmen çözümsüzlükte ısrar ediyor? Direniş nasıl gidiyor?” şeklindeki ilk sorumuza bir işçi: “Mücadelemiz devam ediyor. Direnişimize ilk günkü gibi sabır ve umutla devam etmekteyiz. FEDAŞ İcra Kurumunun masadan kalkması tamammen işçiler arasındaki bütünlüğü bozmak ve işten çıkarılan 32 işçiyi tabiri caizse kelle almak istedikleri için. Beş arkadaşınızı işe almayacağız dediler. Fakat biz bu yola ‘ya hep beraber ya hiçbirimiz’ sloganı ile çıktık. Bizi, örgütlenmiş işçi topluluğunu kimsenin yıldıramayacağını ve aramıza nifak tohumlarını ekemeyeceklerini anladıklarında masadan kalktılar” şeklinde yanıt verdi.
“Sizce destek vermek kurumlar, devrimci-ilerici kurumlar neler yapmalı, nasıl bir çağrı yapmak istersiniz?” şeklindeki sorumuza yine aynı işçi şöyle yanıt verdi; “Bence desteğin etkisi var. Dersim hem kültürel hem de jeo-politik sebepler nedeni ile kamuoyuna yeterince sesini duyuramamış olabilir ama ne kadar etkilidir tartışılır. Devrimci ve ilerici kurumlar bize desteklerini daha somut olarak sunmalı. Mesela bizim gibi başka illerdeki işçilerin desteğini bizim lehimize çevirecek çalışmalar yapılabilir. Tüm sosyal medya, kamuoyu haklı mücadelemizi paylaşmalıdır. Dersim’deki direnişimize destek vermek istiyorlarsa kendi çalıştıkları alanları mücadele alanlarına çevirmelidirler. Bu sömürüye öncelikle başkaldırmalıdırlar. Bu sömürü sadece Dersim FEDAŞ’ın düzeni değil, tüm Türkiye’ndeki dağıtım şirketlerinin sömürüsüdür. Dersimli derneklerimizi fiziki olarak da yanımızda görmek isteriz. Ve diğer illerdeki sarı sendikalı işçi kardeşlerimizin de gözlerini buraya çevirmelerini isteriz.”
“50 ya da 150 gün, hiç fark etmez!”
Söyleşimizin devamında başka bir işçi aynı soruya şu şekilde yanıt verdi; “FEDAŞ’ın çözümsüzlükte ısrar etmesi aslında bizim için bir onur mücadelesi haline gelmiş durumda. 60 gün geçmiş ve bir adım kaydedilmemiş, şirket tarafından herşey gözardı edilmiş. Yani artık onur mücadelesine döndüğü için şirket bizi yıldırmaya çalışıyor. Örneğin maaşları yatırmayarak yapıyor bunu, farklı şekillerde bizi yıldırmaya çalışıyor. Bu şekilde bir tavır alıyor. Ama biz hiçbir zaman duruşumuzdan bir şey kaybetmedik. Her geçen gün daha ısrarlı, daha direnişle dolu olarak devam ediyoruz. Ne kadar sürer, onu bilemeyiz ama 50 ya da 150 gün, hiç fark etmez.”
Aynı işçi konuşmasının devamında; “Süreç ne kadar uzarsın uzasın, kazanan her zaman işçiler olacak. Bizim direnişimizi kimse gözardı edemez, bu mücadele artık bir kent sorunu haline geldi. Ve bir kent sorunu gözardı edilemez. Bu durum diğer şehirlerde de yaşanabilir. Zaten herkes hakkını aramalıdır. Birbirimize destek vermeliyiz. İstanbul başta olmak üzere büyükşehirler bize yönelik desteğini gösterirse daha güçlü oluruz” diyerek dayanışma çağrısı yaptı. Ardından da “Dersimli dernekler ve Kent Konseyi vs. ellerinden geldikçe yanımızdalar. Belediye başkanı, miletvekillerimiz bizim yanımızda olmaya çalışıyor ama şirket gözlerini kapatmış. Hiçbir iradeye saygı duymuyorlar. Biz bunu kabul etmiyoruz.
Direnişimizin Dersim’de olması, halkın bizi sahiplenmesini beraberinde getiriyor. Desteğe geliyorlar, sürekli ziyarete geliyor. Büyük bir destek var fakat devrimci ve ilerici örgütlerin kendilerine düşen payı alması ve kitlesini bu noktada bilgilendirmesi gerekir. Var o olan korkuyu yenmek için de önemlidir bu. Ayrıca kamuoyunu daha kararlı hale getirir. Fizik uzaklık nedeniyle yanımıza gelemeyen ama bize desteği gösteren bir kitle de söz konusu.
Devrimci ve ilerici kurumlara düşen vazife aslında buradan başlıyor. Kendi kitlesini örgütlerlerse büyüyebiliriz” şeklinde konuştu.
“Kazanan biz olacağız!”
Söyleşi yaptığımız üçüncü işçi ise “Bu mücadele aslında sadece FEDAŞ’a özgü bir mücadele değil. Şu an Türkiye’deki tüm enerji sektörünü ilgilendiren bir aşamaya gelmiş durumda. Bu durum, çözümsüzlük aşamasına gelmesinde önemlidir. Grevimiz şu an sanki kırılma aşamasındaymış gibi görünebilir ama biz ilk günkü gibi kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Yakın bir tarihte kazanan taraf biz olacağız” diyerek direnişe olan güvenini paylaştı.
Aynı işçi devamında “Bir de Dersim küçük bir il olduğu için gözönüne getirmek istemiyor, gündem olmasından kaçınıyorlar. Örneğin burada değil de Elazığ’da olsaydı, oradaki bir fabrika olsaydı belki çoktan çözülürdü. Bizim devrimcilerden talebimiz direnişimize ilk günkü gibi destek versinler. Destek vereceklerine inanıyoruz. İstanbul gibi büyük şehirlerin direnişimize destek vermesi büyük bir ses uyandırır. O yüzden bizim açımızdan önemlidir. Halkımızdan da talebimiz AKSA tabelasının olduğu her binada bizim sesimizi haykırsınlar” dedi.
Sohbetimizin sonunda ilk söyleşi yaptığımız işçi “söyleşi yaptığımız günlerde şirketin bir adım attığını ve işçilerin biletleri alınarak İstanbul’a çağrıldığını ve de orada bir toplantı olacağını” belirtti. Son olarak şöyle konuştu: “Direniş kararlılıkla devam ediyor. Günlerce de sürse devam edeceğiz. Şirket şimdi arkadaşımızla bir toplantı yapacak. Biz Ankara ve İstanbul’a bir yürüyüş planı yapıyorduk. Tam o sırada toplantı çağrısı yapılınca beklemeye karar verdik. Direniş alanımızda sonucu bekliyoruz.”
