GüncelManşet

Filler Güney Çin Denizi’nde tepişiyor! Havada barut kokusu var!

Emperyalistler arası hakim güç olma savaşı, her kıtada değişik biçimlerde gerçekleşiyor. Bölgesel savaşlar, iç savaşlar, ülke içinde politik oyunlar, diplomatik ataklar şeklinde dünya siyasetine yansıyor. Dünyanın gözü Ortadoğu’dayken Güney Asya alttan alta bir volkan gibi kaynıyor. Çin, ABD’nin burnunun dibinde, Pasifik’te gücünü artırırken, ABD bunu engellemek için on yıllardır çaba sarf ediyor. Gelinen aşamada politik ve diplomatik dilin daha da sertleşmesinden anlaşılan iki emperyalist arasındaki çelişkinin keskinleşmesi olarak görülmektedir.

ABD emperyalizminin hakim güç oluşu Çin ve Rusya’nın son on yıllık süreçteki hızlı gelişimi ile tartışılır duruma geldi. ABD’nin dünya üzerindeki politik nüfuzu, Suriye savaşıyla önemli bir darbe alırken Halep’in Rusya’nın askeri ve diplomatik hamleleriyle cihatçı çetelerin elinden alınması aynı zamanda ABD’nin Suriye politikasının da yenilgisi olmuştur. Hakim güç olan ABD açısından bu yenilgi önemli bir dönemeçtir. Bu gelişme ve politik kazanımları Rusya hanesine yazılsa da Çin faktörü önemli bir rol oynamaktadır. Suriye’ye yatırım yapılması, askeri araç-gereç desteği, Doğu Akdeniz’e savaş gemisi göndermesi, ekonomisi kriz içinde olan Rusya’ya desteğinin sürmesi gibi adımlar Suriye’deki paylaşım savaşında ön plana çıkamayan fakat ABD’yi köşeye sıkıştıran Rusya’nın elini güçlendiren önemli adımlardır. ABD’nin Suriye savaşında BM Güvenlik Konseyi’nden çıkarmak istediği kararları veto edenlerin başında da Çin emperyalizmi geliyor.

Çin, ABD emperyalizminin 2000’lerin başından beri en büyük tehdit olarak gördüğü bir güç. Zira Çin uzun yıllar ucuz emek deryası olarak gördüğü işçi sınıfı üzerindeki sömürüyü yoğunlaştırarak yüzde 10 oranında büyüme sağladı. Rekabet gücünü yükselterek dünya pazarı alanında ciddi bir rakip oldu. 2010 yılı itibariyle dünya manifaktür üretiminin yüzde 19,8’ini yaparak ABD’nin bu alandaki 100 yıllık üstünlüğünü yıktı. Dünya ekonomisindeki pay dağılımında Çin’in yüzde 5 olan payı yüzde 17’ye çıkarken ABD’nin payı yüzde 22’den yüzde 17’ye geriledi. “IMF’nin verilerine göre satın alma gücü paritesinden yapılan hesaplamada Batı ve Japonya dışında kalan ülkelerin dünya ekonomisindeki payı yüzde 50’nin üzerinde ve Çin dünyanın en büyük ekonomisi haline gelmiş durumda.” (17.06.2016)

Ekonomik alanda Çin’in yükselişine engel olamayan ABD, politik nüfuzunu kullanarak Çin’in yayılmasını, daha da güçlenmesini engelleme çabası içinde. Kapitalist sistemde eşyanın doğasına uygun olan bu çaba, mevcut tabloda ABD’nin aleyhine işledi. Tersinden Çin, Rusya ile ortak hareket ederek ABD emperyalizminin ekonomik ve politik gücünü zayıflatmak için aynı çabayı sarf ediyor. Kapitalist rekabetin tezahürü olarak cereyan eden bu durum Ukrayna ve Suriye’de askeri savaş (her ne kadar doğrudan olmasa da birbirlerinin silah ve savaş kabiliyetini görmüş oldular) biçimini alırken, Latin Amerika’da parlamento seçimlerine de rakip olan güçleri destekleme şeklini aldı. Afrika’daki yöntemde ise Çin ABD’nin işgalci- saldırgan yönünü kullanarak karşılıksız ekonomik yardım ve ülkelerin iç işlerine karışmama tavrıyla politik nüfuzunu artırdı.

Çin emperyalizmi gelişip güçlenirken esas etkisini Güney Çin Denizi ve Pasifik ülkeleri üzerinden de gösterdi. Zira Güney Çin Denizi Çin’in Pasifik Okyanus ve Pasifik ülkelerine açılan kapısıdır. ABD bunu Çin’e karşı kullanmak, Çin’in Güney Çin Denizi’ne inmesini engellemek için Pasifik ülkeleri üzerindeki nüfuzunu kullanıyor. Güney Çin Denizi yıllık 5 trilyon gemi ticaretinin yapıldığı yer olması ve stratejik konumu nedeniyle her iki emperyalist güç için de oldukça önem arz ediyor. Bu kapsamda ABD Trans Pasifik Ortaklık Anlaşması (TPP) Avustralya,  Burnei, Kanada, Şili, Japonya, Malezya, Meksika, Yeni Zelanda, Peru, Singapur ve Vietnam’ı birleştirme içinde Tayland’ı da TPP’ye dahil etmeye çalışsa da ABD bu politikasında başarılı olduğunda dünya ekonomisinin yüzde 25’i üzerinde denetim kuracak. Hem Çin hem de Rusya’yı doğudan ve güneyden sıkıştırma imkanı elde edecek. Böylece ekonomik ve politik üstünlüğünü devam ettirebilecek. Bu amaç doğrultusunda Vietnam’a uygulanan silah ambargosu kaldırıldı. Fakat evdeki hesap çarşıya uymuyor. Tayland TPP’ye katılmaktan ziyade Çin ve Rusya’ya eğilimli Çin ASEAN (Güneydoğu, Asya Uluslar Birliği) ile Rusya EAEU (Avrasya Ekonomik Birliği) ile Pasifik bölgesinde oldukça etkili durumda. ABD başkanı Obama ile özdeşleşen Asya Pivot politikasının yetersiz ve başarısız olmasında bu etkinin rolü büyük. Bu da ABD’yi daha çok tedirgin ediyor.

ABD emperyalizminin ideologlarının emperyalist hegemonyanın geleceğini, enerji, maden, su gibi yeraltı ve yerüstü kaynaklar açısından Avrasya’da görmesi ABD’nin dış politikada temel yönelimine de işaret ediyor. Zira ABD mevcut askeri gücünün önemli bir bölüğünü Avrasya’ya kaydırması sıradan bir gelişme değildir. Yeni seçilen Trump’un Guney Çin denizi üzerinden Çin’e yüklenmesi Tayvan ile görüşmeler yapması yeni bir politika olmayıp mevcut politikada dilin ve tavrın sertleşmesidir.

Çin emperyalizmi ABD’yi diplomatik olarak 1979’dan beri izlenen “Tek Çin” politikasına uymakla uyarırken askeri olarak da Güney Çin Denizi’ne nükleer denizaltı indirerek daha sert bir cevap vermiş oldu. Güney Çin Denizi için yapılan stratejik alan ve pazar dalaşı aynı zamanda hakim güç olma dalaşıdır. ABD açısından yaklaşık bir asırdır devam eden fakat Çin ve Rusya karşısında giderek zayıflayan hakim güç konumunu korumak, Çin açısından ABD’nin ekonomik ve politik gücünü kırarak hem Güney Çin Denizi’nde hem de dünya üzerinde emperyalist hakimiyetini kurmak için henüz askeri savaş seçeneğine başvurulmayan, fakat havanın barut koktuğu bir paylaşım dalaşı söz konusudur. Bu dalaş dünya pazar alanlarını paylaşımı üzerinden yükselirken, Pasifik ülkeleri nezdinde dünya ezilen emekçi halkları açısından yeni çatışmalar, savaşlar ve işgallerden; kan katliam ve gözyaşından, işsizlik yoksulluk ve açlıktan başka bir anlam ifade etmiyor. Bu kan ve gözyaşını durduracak olan ise dünya ezilen emekçi halklarının örgütlü gücünden başka bir güç değildir.    

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu